'Demokratikleşme Cumartesi Meydanından geçer'
- 22:11 27 Haziran 2025
- Güncel
İZMİR - Cumartesi Anneleri’nin mücadelsinin 30’uncu yılı dolayısıyla düzenlenen film gösteriminde konuşan İHD İstanbul Şube Başkanı Jiyan Tosun, “Kerboran Davası açılmıştı ancak bu dosya geçtiğimiz günlerde zaman aşımından kapandı. O yüzden demokratikleşme hukuk devletinden başlanacaksa Cumartesi Meydanından geçer” dedi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İzmir Meclisi, Fransız Kültür Merkezi'nde Cumartesi Anneleri/İnsanları'nın 30’uncu direniş yılı dolayısıyla ‘Bîr’ isimli belgesel gösterimi gerçekleştirdi. Gösterim sonrası belgesel yönetmeni Veysi Altay ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı ve aynı zamanda kaybettirilen Fehmi Tosun'un kızı Jiyan Tosun’un katıldığı söyleşi düzenlendi.
‘1995’e kadar neredeyse her 3 kişiden biri zorla kaybedildi’
İlk olarak Jiyan Tosun söz aldı. Türkiye’nin kaybetmelere ilişkin tarihinin 1915’lere kadar uzandığını dile getiren Jiyan Tosun, 12 Eylül döneminde de çokça ama faili meçhul ve gözaltında kayıpların en çok 1990’larda yaşandığını ifade etti. İHD kayıtlarına göre 12 Eylül darbesi döneminde 33 kişinin kaybedilirken 1992-1996 yıllarında yaygın olarak Kürdistan’da kaybetmelerin yaşandığını dile getiren Jiyan Tosun, “1994 yılında 518, 1995 yılında 232, 1996’da 170 kişi zorla kaybedilmiş. 1995’e kadar neredeyse her 3 kişiden biri zorla kaybedildi. Belgeselde ‘Nereye gittiysek yok dediler’ dediklerini duyuyorsunuz. Her yerde sessizlik söz konusu” dedi.
‘Kayıplar mücadelesi kayıpların azalmasını sağladı’
Kaybedilen Hasan Ocak ve Rıdvan Koç’un cenazelerinin bulunmasının ardından İHD aktivistlerinin "Kayıplar son bulsun, failler yargılansın" sloganıyla eylem başlattıklarını dile getiren Jiyan Tosun, “30 yıl geçti. Mücadeleleri büyük oranda başarıya ulaştı ve 1996’larda faili meçhullerin sayısı düştü. Mücadele önemli bir eşiği atlattı ama failler hala bulunamadı, hiçbirini akıbeti açıklanmadı. Aileler kendi çabalarıyla bazı kaybedilenlerin kemiklerine ulaştı. Kaybetmek yetmiyor onların mezarlarını bulurken de nasıl acımasız yaklaştıklarını görüyorsunuz. Savcı yok adli tıpçılar yok. Zorla kaybedilmiş bir kişinin nasıl aranmayacağını gösteriyorlar” diye kaydetti.
‘Demokratikleşme ve hukuk devleti Cumartesi Meydanından geçer’
Failler bulunana kadar mücadele edeceklerini vurgulayan Jiyan Tosun, “Biz failleri biliyoruz. Ama Cumartesi alanında onların isimleri her zaman söyleniyor, Cumartesi Anneleri bunu haykırmaya devam edecek. Çünkü buradaki herkese bunun hesabını vermek zorundalar. 2009 yılında AKP’nin Avrupa’ya yakınlaşınca bazı mezarlar açılabildi. 14 yıl boyunca hiçbir şey yapılmayan dosyada en sonunda bazı mezarlar açılabilmişti. Sonrasında bütün dosyalar kapandı. Tayyip Erdoğan Cumartesi Annelerini çağırmıştı ve sizin sorununuz bizim sorunumuz demişti. Kerboran Davası açılmıştı ancak bu dosya geçtiğimiz günlerde zaman aşımından kapandı. O yüzden demokratikleşme hukuk devletinden başlanacaksa Cumartesi Meydanından geçer” ifadelerini kullandı.
‘Devlet katillerine sahip çıktı’
Türkiye’de kaybetmelerin 1915 Ermeni Soykırımı ile başladığını, Şeyh Sait, Seyit Rıza, Saidi Kurdi’nin mezarsız bırakıldıklarını hatırlatan Veysi Altaş ise, Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşmeyen devletler arasında olduğunu kaydetti. Veysi Altaş, cezasızlık politikalarından ziyade ödüllendirme politikasının bulunduğunu belirterek 1993’de Cizre’de yaşanan faili meçhullerden sorumlu fail Cemal Temizöz’ün katliamı itiraf etmesine rağmen davasının beraatle sonuçlandığını dile getirdi. Veysi Altaş, “Cemal Temizöz 127 madalya aldı. Bu devlette sürekliliğin göstergesiydi. Musa Çitil Sur’da bir çok insan öldürdü ve bir çoğunun kimliğini bilmiyoruz. Devlette bütün katillerine sahip çıktı. Kaybetme özellikle Kürdistan’da Kürtlerde öncülük yapanlarda çok yaşandı, 90’larda yoğunlaştırmaya başladı. Acıyı süreklileştirmek aileleri arafta bırakmak, öleni öldürmemek yaşayanı yaşatmamak politikası yürütüyor” diye belirtti.
‘Vicdanını kaybetmiş toplumun vicdanı oldular’
Toplumun vicdanını kaybetmiş bir noktadayken Amed’de birkaç anne dışında kimsenin konuyla ilgilenmediğini söyleyen Veysi Altaş, “O vicdanını kaybetmiş toplumun vicdanı oldular. Kimisi şehir görmemişti kimisi Türkçe bilmiyordu ama katil bir devletin karşısına çıktılar. Bunlardan biri Berfu Anaydı. ‘Beni oğlum bulunana kadar gömmeyin’ diyordu. Bunu yapabilirdik belki. Onun etrafında mücadeleyi farklı boyuta çekebilirlerdi. Ama Anne gömüldü oğlu için yanındaki mezar boş bırakıldı. Cemil’in nasıl öldürüldüğünü aslında meclis tespit etti. Cumartesi Anneleri ifade ediyordu. Ama iş cezalandırmaya gelince devlet hiçbir adım atmadı. Devlet sistematik olarak sahip çıktı. Ben Türkiye’nin normalleşeceğini düşünmüyorum” şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından söyleşi soru- cevaplarla devam etti.