TJA’lı Hatice Öncü: Süreç artık tek taraflı ilerlememeli

  • 09:03 13 Kasım 2025
  • Güncel
Pelşin Çetinkaya
 
AMED - Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı ile sürecin yeni bir kimlik kazandığını belirten TJA’lı Hatice Öncü, sürecin artık tek taraflı ilerlememesi gerektiğinin altını çizerek, devletin de hukuki ve yasal adımlar atması gerektiğini vurguladı.
 
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim 2024 tarihinde Meclis’in açılışında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı ile tokalaşmasının ardından başlayan tartışmalar sonrası, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı ile yeni bir süreç başladı. Tarihi çağrı sonrası başlayan süreç, Kürt Özgürlük Hareketi’nin somut adımlarıyla devam ederken, gözler hâlâ devletin atacağı adımlar ve hayata geçireceği entegrasyon yasalarına çevrilmiş durumda.
 
Kürt Özgürlük Hareketi, 26 Ekim’de Qendil’de yaptığı açıklamayla Türkiye’de bulunan HPG ve YJA-Star gerillalarının Medya Savunma Alanları’na geri çekildiğini duyurdu. Atılan bu tarihi adım, yalnızca Kürt halkını değil, tüm halkları etkilerken; Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Hatice Öncü sürece dair değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Süreç 27 Şubat çağrısıyla kimlik kazandı’
 
 
Kürt Özgürlük Hareketi’nin açıklamasının hayati önem taşıdığını belirten Hatice Öncü, “26 Ekim’de hareketin ‘Türkiye’deki tüm güçlerimizi geri çekiyoruz’ çağrısı herkes üzerinde büyük etki bıraktı ve günlerdir bu adım konuşuluyor. Sürecin ikinci aşamaya geçtiği, gecikmeden siyasi ve hukuki yaklaşımların gösterilmesi gerektiği vurgulandı. Yine aynı açıklamada halka seferberlik ruhuyla mücadele etme çağrısı da yapıldı. Bu durumun hayati bir önem taşıdığını söylemek istiyorum. Bunun neden bu kadar önemli olduğunu vurgulamak için de biraz tarihsel arka plana bakmak gerekiyor. Bu 8 aylık süreçte hem hareketin hem Sayın Abdullah Öcalan’ın hem de Kürt halkının attığı adımların kamuoyunda ve dünyada oluşturduğu güven duygusundan bahsetmek gerekiyor. İlk olarak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 2025 tarihinde yapmış olduğu ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısı ile birlikte süreç bir kimlik kazandı. Bu çağrıdan sonra hayati adımlar atılmaya başladı” sözlerine yer verdi.
 
‘Atılan adımlar kararlı ve net’
 
Hatice Öncü, süreçte tek taraflı adımların atıldığına ve sorumluluğun yalnızca bir tarafın üzerine yüklendiğine dikkat çekerek, “Mesela 27 Şubat’ta gerçekleştirilen tarihi çağrının hemen ardından 1 Mart’ta PKK, ateşkesi ilan ettiğini duyurdu. Bu kadar kısa sürede hem halkın hem de PKK’nin Sayın Abdullah Öcalan’ın çağrısını geciktirmeden uygulaması; net ve kararlı bir tutumun göstergesi oldu. Akabinde 5-7 Mayıs tarihleri arasında PKK, 12’nci Kongresi’ni toplayarak örgütsel varlığını ve silahlı mücadelesini sona erdirme kararını aldığını açıkladı. Evet, süreci doğrudan yürütenin Sayın Abdullah Öcalan olduğunu çok rahat söyleyebiliriz. Ama aynı zamanda hem PKK’nin hem de Kürt halkının Kürdistan cephesinde güven oluşturacak adımlar attığını da görmek gerekiyor. Bu adımların halkta yarattığı etki de önemli bir husus aslında. Bugün toplumda karşılaştığımız en büyük sorunlardan biri güven meselesi. Devletin 2013, 2015 ve 2019 süreçlerinde atmadığı adımlar nedeniyle halkta ciddi bir güvensizlik duygusu oluştu. Bu güvensizliği ortadan kaldırmak için şu anda Sayın Abdullah Öcalan, Hareket Yönetimi, Kürt halkı ve siyasetçiler tek taraflı adımlar atmaya başladı” ifadelerini kullandı.
 
Geçiş hukukunun gerekliliğine dikkat çekti
 
Sürecin sağlıklı ilerlemesi için Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşülmesi gerektiğini vurgulayan Hatice Öncü, “Peki, bu güven duygusu sadece tek taraflı mı ilerleyecek? sorusu her zaman akıllarımızda. Tabii ki devletin ve iktidarın da adım atması gerekiyor. İşte tam da 26 Ekim’de atılan adım bunu etkileyen bir noktada duruyor. Örneğin 8 aydır tek taraflı adımlar atılıyor dedik. Tamam, bir komisyon oluştu, Meclis birçok kesimle görüşme aldı diyoruz ve bunu çok değerli buluyoruz. Ama en önemli hususu gözden kaçırmamak gerekiyor: Meclis hâlâ sürecin yürütücüsü olan Sayın Abdullah Öcalan’la görüşmedi. Bu durum, atılan adımların pratik yönünün hâlâ gösterilmediğini ortaya koyuyor. Bu pratik yönün gecikmeden gösterilmesi gerekiyor. En önemlisi de artık bir geçiş hukukunun esas alınması gerektiği gerçeği önümüzde bir ödev olarak duruyor. Elbette halka da çok daha fazla sorumluluk düşüyor. Açıklamada da belirtildiği gibi herkesin seferberlik düzeyinde mücadele etmesi gerekiyor” dedi.