Kayıp yakınları: Adalet talebinden vazgeçmiyoruz
- 13:52 28 Haziran 2025
- Güncel
HABER MERKEZİ - İHD ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” şiarıyla Amed, Êlih ve Colemêrg'de düzenledikleri eylemlerde adalet talebinden vazgeçmeyeceklerini bir kez daha vurguladı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları Amed, Êlih ve Colemêrg'de "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" şiarıyla bir araya gelerek, adalet talebinde ısrarcı olduklarını vurguladı.
Amed
İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” şiarıyla düzenledikleri eylemin 855’ncisini gerçekleştirmek için bir araya geldi. Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu parkında bir araya gelen aileler ellerinde gözaltında kaybettirilen ve faili meçhul cinayetlerle katledilenlerin fotoğraflarını taşıdı.
Bu haftaki eylemde, 1992’de Amed’in Farqîn (Silvan) ilçesinde kaybettirilen Ramazan Yüce’nin hikayesi Kayıp Komisyonu Üyesi Berfin Elçi tarafından okundu.
‘Aile o dönemde sürekli baskı ve tehdit altında olur’
Berfin Elçi, ilk olarak Ramazan Yüce’nin hikayesine dair, “Diyarbakır’ın Silvan İlçesinde ikamet eden Ramazan Yüce evli ve 7 çocuk babasıydı. Ramazan Yüce, Silvan Yatılı Bölge Okulunda Hizmetli kadrosunda görev yapıyordu. Ramazan Yüce, 1980 darbesinden sonra gözaltına alınır. Yoğun bir işkence döneminden sonra serbest bırakılır. Daha sonrasında yine defalarca gözaltına alınıp serbest bırakılır.1991-1997 yılları arasında Silvan ilçesinde yoğun bir faili meçhul cinayetler dönemi yaşanıyordu. Hizbullah Örgütü, o dönemde devletin sınırsız desteğini arkasına alarak özellikle ilçe merkezde sivil halka yönelik yüzlerce faili meçhul cinayete karışır. Bu cinayetlere kurban gidenlerden biri de Ramazan Yüce olur. Ramazan Yüce’nin büyük kızı da o dönemde Hizbullah saldırısı sonucu ağır yaralanarak kurtulur. Aile o dönmede sürekli baskı ve tehdit altında olur” aktarımlarında bulundu.
‘Silahlı saldırıya uğradı’
Berfin Elçi, hikayenin devamında Ramazan Yüce’nin katledilme sürecine dair aktarımlarda bulunularak, “29 Haziran 1992 tarihinde Ramazan Yüce dışardan liseyi bitirme sınavı için Amed’e gider. O sabah eşine ‘ben gidiyorum, ama kötü rüyalar gördüm, bana bir şey olursa nişanlı olan kızımı evlendirin’ der. Amed’den Farqîn’e gelmek üzereyken kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce Lalebey Sokak’ta arkadan silahlı saldırıya uğrar. Ramazan Yüce orada hayatını kaybeder. Cenazesi Farqîn (Silvan) ilçe merkezine kaldırılarak defin edilir. Taziyenin yoğun kalabalık geçmesinden dolayı, yine o dönemin karanlık güçleri tarafından cenaze töreninde saldırı gerçekleştirilir. Olay o tarihten günümüze faili meçhul olarak kayıtlara geçer” dedi.
‘Adalet istemekten vazgçmeyeceğiz’
Berfin Elçi, son olarak şu sözlere yer verdi: “Bir kez daha burada gerçeklerin ortaya çıkarılması ve sorumluların tespit edilip yargı önüne çıkarılarak cezalandırılmasını istiyoruz. Bizler, insan hakları savunucuları ve kayıp yakınları olarak; kayıplarımızın akıbetinin ortaya çıkarılması ve failleri bulunup yargılanması talebiyle 31 Ocak 2009 tarihinden bu yana her hafta ve kesintisiz bir şekilde sürdürmüş olduğumuz adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz. 33 yıldır dosyasında hiçbir ilerleme sağlanamayan Ramazan Yüce için adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz.”
Açıklama, yapılan oturma eylemiyle son buldu.
Êlih
İHD Êlih şubesi ve kayıp yakınları tarafından sürdürülen “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemi 691'inci haftasında da Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleşti. Eylemde gözaltında kaybettirilen ve faili meçhul cinayetlerle katledilen yurttaşların fotoğrafları açıldı.
Bu haftaki eylemde 6 Haziran 1994’te Amed’in ’in Karaz (Kocaköy) ilçesinde gözaltına alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan Salih Çalık ve Sinan Fidan’ın hikayesini İHD Şube Yöneticisi Ali Karadoğan okudu.
Salih Çalık ve Sinan Fidan’ın kaybedilme hikayesi şöyle: “Şaklat köyü askerler tarafından yakıldığı için Çalık ailesi Amed merkezine göç etmişti. Ancak Salih Çalık işçi olduğu için köye çalışmaya gidip gelmeye devam ediyordu. Olay günü yine köye çalışmaya gitmişti. Köyde de bir askeri operasyon başlamıştı. Operasyon sırasında askerler köylüleri uzun namlulu silahlarla taradılar, tarama sırasında 2 köylü yaşamını yitirdi. Olayda Salih Çalık da ayağından yaralanmıştı. Yaralı olduğu için köyden çıkamayınca Süleyman Muntaş’ın evine sığınmıştı. Ancak askerler kaldığı evi tespit ederek, eve baskın düzenledi. Yapılan baskın sonucunda ev sahibi Süleyman Muntaş, yaralı Salih Çalık ve tedavisi için evde bulunan Sinan Fidan, askerler tarafından gözaltına alındı. Ev sahibi Süleyman Muntaş, 25 gün sonra serbest bırakıldı. Salih ve Sinan’ı ise gözaltında tutmaya devam ettiler. Serbest bırakılan Süleyman Muntaş, yalnızca 2 gün Salih ve Sinan ile birlikte gözaltında kaldığını, sonrasında ikisini onun yanından ayırdıklarını anlatıyor.
Salih Çalık ve Sinan Fidan’ın akıbeti konusunda bir bilgiye ulaşamayan aileleri, Diyarbakır DGM (Devlet Güvenlik Mahkemeleri) Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdular. Salih Çalık’ın annesi, savcıya iki kişinin Süleyman Muntaş’ın evinden askerler tarafından gözaltına alındığını, Muntaş’ın da buna şahit olduğunu anlattı. Ancak Savcı dilekçeyi aileye iade ederek, ‘Bu şahısları biz almadık, gidin PKK’den sorun’ diyerek ailelerin talebini geri çevirdi. O tarihten itibaren Salih Çalık ve Sinan Fidan’dan bir daha haber alınamadı”
Açıklama oturma eylemiyle son buldu.
Colemêrg
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 18’inci haftasında Gever (Yüksekova) ilçesindeki Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. “Failler belli, kayıplar nerede” ve “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartının açıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı. Bu haftaki eylemde, 31 yıl önce gözaltında katledilen Resul Ercan’ın faillerinin yargılanması istendi. Açıklamayı İHD Hakkari Şube sekreteri Pınar Şen okudu.
Resul Ercan'ın hikayesi
Resul Ercan hayvancılık ile uğraştığını ve Vezirli köyü civarında bulanan anayolda askeri bir araca bindirildiğini söyleyen Pınar Şen, “Israrla çiftçi olduğunu dile getirse bile işkence edilerek gözaltına alındı. Akabinde köylüler aile bireylerine Resul Ercan’ın Sinava karakolundan gelen ekiplerce gözaltına alındığını aktardı. Sinava karakoluna giden aile bireylerine Resul Ercan’ın burada olmadığı, tümene gitmeleri gerektiğini söyledi. Görgü tanıklarının tümene gelmeleri ile beraber ilgili tümen komutanlığında yapılan görüşmede Resul Ercan’ın akıbetinin bilinmediği söylendi ve tüm akrabaları olay yerinden uzaklaştırıldı. Akabinde kimliği belirsiz kişilerce Resul Ercan’ın ailesi tehdit edildi” diye konuştu.Son olarak 7 Haziran 1993’te Keremağa Köprüsü’nde köylüler tarafından Resul Ercan’ın cenazesini bulduğunu söyleyen Pınar Şen, “Aile bireyleri su kanalından Resul Ercan’ın işkence edilmiş ve ateşli silahla katledilmiş bedenini çıkardı. Aile bireyleri ilk başta baskından dolayı herhangi bir başvuru yapmasa da aradan geçen süre zarfında Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı makamına başvuruda bulundu. Tanıkları dinleyen savcılık Resul Ercan’ın gözaltına alındığını doğrulasa da akabinde cezasızlık ile dosyayı kapattı. Yurttaşların kendilerini güvende hissetmediği yerde adaletten bahsedilmez. Ercan ailesi bu topraklarda kendilerini güvende hissetmedi. Katledilen sevdikleri ile ilgili herhangi bir dava açılmadı, sorumlular hakkında herhangi bir araştırma yapılmadan Resul Ercan’ın akıbeti faili meçhul bırakıldı” diye bitirdi.