HDK Gençlik Meclisi Konferansı: Barışı kalıcılaştırabiliriz

  • 17:26 15 Haziran 2025
  • Güncel
 
İSTANBUL – HDK Gençlik Meclisi, "Gençlik ve Demokratik Toplum" şiarıyla gerçekleştirdiği konferansta, ortak mücadele ile “Faşizme karşı, barışı kalıcılaştırabiliriz” mesajı verdi.
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Gençlik Meclisi, İstanbul’un Kağıthane ilçesinde bir düğün salonunda düzenlenen “Gençlik ve Demokratik Toplum” konulu iki günlük konferansın ilk gününü gerçekleştirdi. Konferansa çok sayıda genç katıldı. Etkinlik, Kobanê direnişine dair sinevizyon gösterimiyle başladı. Salonun duvarlarına “Öz örgütlülükle sosyalist geleceği örüyoruz” pankartı asıldı; katılımcılar ise “Bijî berxwedana Rojava” sloganını attı.
 
Konferansın birinci oturumu, “Demokratik Toplum İçin Direnişin İnşası” başlığıyla gerçekleştirildi. Bu oturumda; Devrimci Öğrenci Birliği üyesi Rojhat Demirdöken “Demokrasi ve Politik Özgürlükler Mücadelesi”, Emekçi Hareket Partisi (EHP) Gençlik üyesi Derin Doğa Kuş “Gençlik Hareketinin Demokrasi Mücadelesindeki Yeri”, HDK Gençlik Meclisi üyesi Özge Nisa Eker “Birleşik Mücadele: Demokratik Toplumun Yolu”, Öğrenci İnisiyatifi'nden Yunus Emre Özel “Demokratik Üniversite, Demokratik Ülke” ve Özgürlükçü Gençlik üyesi Beyda Ceylan ise “Demokratik Cumhuriyet için Anti-Kapitalist Mücadele Yöntemleri” başlıklı sunumlarını gerçekleştirdi.
 
İkinci oturumda ise Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Gençlik Meclisi Eş Sözcüsü Rêzan Kağanarslan, “Barışı Taşırmak: Onurlu Bir Barışın Zemini Demokratik Toplum” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Ardından, Emek ve Adalet Platformu üyesi Yağız Karayel “Kültür Savaşını Aşmak: Barışı Toplumsallaştırmak İçin Acil Görevlerimiz”, Filistin Bin Genç’ten Derin Atoğ “Emperyalizmin Yenilgisi Birleşik Mücadeleden Geçer” ve Öğrenci Faaliyeti’nden Özcan Berber ise “Barış Talebini En Geniş Toplumsallıkta, Kolektif Mücadeleyle Örgütleyelim” başlıklı sunumlarını yaptı.
  
‘Demokrasiyi savunuyoruz’
 
Burada söz alan Emekçi Hareket Partisi (EHP) Gençlik üyesi Derin Doğa Kuş, işçilerin, emekçilerin, kadınların ve gençlerin baskı ve saldırılara maruz kaldığını, bu politikaların da Türkiye’yi geriye götürdüğünü ifade etti. Derin Doğa Kuş, “Doğrudan demokrasiyi savunmalıyız. Önce AKP-MHP’yi göndermek lazım. Bu tek başına yeterli değil. Ancak demokratik haklarımızı bu sayede alabiliriz, o yüzden erken seçim talebinde bulunmalıyız. Kürt halkının gösterdiği zor barış mücadelesi bugün bütün ülkeler için umut kaynağı oldu” dedi. Derin Doğa Kuş, ayrıca üniversitelerde devrimci gençlerin karşı karşıya kaldığı zorluklara dikkat çekerek, eğitimin parasız olması ve üniversitelerin demokratikleşmesi gerektiğini vurguladı.
  
Özneleşme
 
Özgürlükçü Gençlik üyesi Beyda Ceylan, 19 Mart sonrası üniversite gençliğinin “isyan” ettiğini belirtti. Gençler öncülüğünde gelişen direnişin CHP’yi de harekete geçirdiğini ifade eden Beyda Ceylan, üniversite gençliğinin direnişinin “şekilsiz” olduğunu belirterek bunun örgütlenmesi gerektiğini söyledi. “Kürt halkı politik bir halktır. Bu faşizmin kurumsallaşmasına karşı direnişin CHP’yle sınırlı kalmaması lazım. Bu direniş, Kürt halkının direnişiyle bütünleşip demokratik cumhuriyet kurulmalı. Halkın, işçilerin, gençlerin, Alevilerin iktidarda olduğu bir süreç olmalı. Halkın özneleşmesinden bahsediyoruz” diyerek gençliğin üniversitelerde kendini örgütlemesi üzerinde durdu. 
 
Birleşik mücadele vurgusu
 
HDK Gençlik Meclisi üyesi Özge Nisa Eker ise HDK’nin birleşik mücadele açısından önemine değindi. Dünyadaki tüm direnişlerin gençlerin öncülüğünde gerçekleştiğini aktaran Özge Nisa Eker, “Demokratik toplum, iktidarı reddeden ve halkın kendi komünlerini oluşturduğu; kapitalist moderniteye karşı, Sosyalist Önder Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği bir paradigmadır. Bu sistem Rojava’da hayat bulduğu gibi, HDK de bunu Türkiye’ye taşıyan bir çatı örgütüdür. Halkı örgütlemeden elimize alacağımız herhangi bir unsurun işe yaramayacağının farkındayız. Bu yüzden HDK tüm halkları örgütlemeyi amaçlar. Bu örgütleme iddiasıyla Jineoloji atölyelerinde, fabrikalarda işçilerle buluşarak, kadınları ve gençleri örgütler. Yaşayarak görüyoruz; ekonomik kriz, ekolojik kriz gibi krizlere karşı birleşik mücadelenin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Bu nedenle HDK hayati bir önemdedir” dedi.
  
‘Bizim direnişimiz işçi sınıfı için’
 
Ardından söz alan Devrimci Öğrenci Birliği üyesi Rojhat Demirdöken, son dönemlerde demokrasi direnişinin yükselişe geçtiğini dile getirerek 19 Mart sonrası korku duvarlarının yıkıldığını söyledi. Rojhat Demirdöken, “Demokrasi bu ülkede egemen zihniyetin ezilenlere var. Ezilenlere ise bir diktatörlük uygulanıyor. Burada demokrasi ve diktatörlüğün nasıl bir ilişkisi olduğunu görüyoruz. Her şey egemenlerin ve kapitalistlerin yararına uygulanıyor. Kapitalizmin demokrasisinde halkın yararına hiçbir şey çıkmaz. Biz de demokratik üniversite için direniyoruz. Bizim direnişimiz işçi sınıfı içindir” ifadelerini kullandı. 
  
‘Demokratik ülke’
 
Daha sonra konuşan Öğrenci İnisiyatifi üyesi Yunus Emre Özel, “Barış sadece silahsız bir süreci göstermiyor. Aynı zamanda demokrasinin de paralel olarak gelişmesi lazım. Barış bir mücadele sürecidir. İçinde bütün toplumsal kesimlerin yer aldığı bir süreçle gelişmeli barış. Üniversitelerin durumuna bakıldığında ise iktidarın kayyım uygulamaları göze çarpıyor. Demokratik üniversite mücadelesi, doğrudan demokratik ülke mücadelesiyle bağlantılıdır. İkisi birbirini geliştirir” diye belirtti.
  
‘Toplumsallaşmak gerek’
 
İkinci oturumda ilk olarak DEM Parti Gençlik Meclisi Eş Sözcüsü Rêzan Kağanarslan söz aldı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısını hatırlatarak, “PKK’nin feshi, Kürt sorununun başka bir zeminde tartışılması için oldu. Kürt varlığının inkar edilemeyeceği çok net görüldüğü gibi artık aracın değişmesi gerektiği belirtildi. 27 Şubat’tan sonra Önder Apo ile yapılan görüşmenin ardından ancak bir ay sonra tekrar görüşme oldu. Önder Apo’nun bu anlamda şartlarının düzeltilmesi gerekiyor. Demokratik Ulus tanımında ‘Toplumun, halkın iktidara dayanmadan kendini uluslaştırmasıdır’ diyor. Sayın Öcalan, Demokratik Ulus tanımında tüm halkların bir arada yaşamasıyla bunun oluşacağını ifade ediyor. Gençliğin demokratik toplumda yer alması gerekiyor. Gençliğin tanımını da yapmak gerekiyor. Gençlik ancak toplumsallaşarak genç olabilir. Genç toplumsallaşmada yer almadığında, o gençlik sadece biyolojik olarak var olur. Bu yüzden gençlerin toplumsallaşması bu anlamda çok önemlidir. Barışın gerçekleşmesi yasaldır, evet; ama gün geldiğinde despot bir yönetim bunu yıkabilir. Bu anlamda halkların kazanımlarına sahip bir demokratik toplum yaratmak gerekiyor. Ancak bir cevap mekanizmamız varsa faşizme karşı barışı kalıcılaştırabiliriz” sözlerine yer verdi. 
 
Emek ve Adalet Platformu üyesi Yağız Karayel, Filistin Bin Genç’ten Derin Atoğ ve Öğrenci Faaliyeti’nden Özcan Berber ise yaptıkları sunumlarda barışın toplumsallaşması için kolektif bir mücadeleye ihtiyaç olduğunu vurguladı.
 
Konuşmaların ardından sona eren konferans, yarın üçüncü oturumla devam edecek.