Barış panelinde ‘sürecin şeffaflığı’ vurgusu

  • 16:24 15 Haziran 2025
  • Güncel
 
RIHA – DEM Parti Şirnex Milletvekili Newroz Uysal Aslan, sürecin şeffaf biçimde toplumla paylaşıldığını vurgularken; 99 Barış Grubu üyesi Yüksel Genç, sürecin başarıya ulaşması için örgütlenmenin öneminden söz etti.
 
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) Riha Şubesi ve Riha Barosu iş birliğiyle, “Demokratik Toplum ve Barış İnşasında Umut Hakkı” konulu panel; Riha Barosu konferans salonunda düzenlendi. Moderatörlüğü ÖHD’li Ahmet Taş’ın üstlendiği panele; DEM Parti Şirnex Milletvekili Newroz Uysal Aslan, 99 Barış Grubu üyesi ve Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi (SAMER) Koordinatörü Yüksel Genç, 30 yıllık tutsak Veysel Avcı konuşmacı olarak katıldı.
 
Panelde ayrıca Tevgera Jinên Azad (TJA), DEM Parti Riha Milletvekili Ferit Şenyaşar, Riha Barış Anneleri Meclisi, DBP ile DEM Parti il ve ilçe örgütleri, Riha Emek ve Demokrasi Platformu ve çok sayıda kişi yer aldı. 
 
‘Umut ilkesi’ vurgusu
 
Sürecin geldiği aşamanın büyük bir umut olduğunu söyleyen Newroz Uysal, “Son yapılan görüşmelerde de Sayın Öcalan, sürece dair umutlu olduğunu ifade etmişti. Jineoloji’ye gönderdiği mektupta da kadınlar için ‘umut ilkesini’ esas aldığını belirtmişti. Umut etmek sıradan bir şey olmamalıdır. Bu umudun topluma yayılması ve yaşatılması gerekir. 6–7 aydır yapılan tüm görüşmeler çok yakından takip edilmektedir; çünkü Kürt halkı, dünyada gelişen tüm olay ve olguların kendilerini etkileyeceğinin farkındadır. Sayın Öcalan ne düşünüyor? Bunu, kongreye gönderdiği perspektifte görebiliyoruz. Sayın Öcalan süreci hukuki ve diyalog zeminine taşımak istediğini söyledi. Bununla birlikte Sayın Öcalan, herhangi bir aracı olmadan halkla iletişime geçmek ve fikirlerini dile getirmek istediğini ifade etmişti. İşte sürecin karakteri budur. Ayrıca Sayın Öcalan, tarihe bakmamızı ve aldığımız sonuca bakmamız gerektiğini belirtiyor” dedi.
 
‘Süreç tüm şeffaflığıyla kamuoyu ile paylaşılıyor’
 
Sayın Öcalan’ın muhatap olduğunu ifade eden Newroz Uysal, sürecin hukuki ve diplomatik zemine taşınması için Meclis’te komisyon kurulması gerektiğini kaydetti. Devletin herhangi bir somut adım atmadığının altını çizen Newroz Uysal şunları söyledi: “Sayın Öcalan bu süreci ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ olarak tanımladı. Büyük diplomasi, büyük adımların da önünü açmaktadır. Meclis’te kurulacak olan komisyonla birlikte birçok şey değişecektir ve gerekli adımların atılmasının önü açılacaktır. Biz nasıl bir toplum istiyoruz? Toplumun yeniden inşasını nasıl yapacağız? Bu çok önemlidir; çünkü sömürülen ve hedef haline getirilen bir toplum gerçekliği vardır. Sayın Öcalan sürece yeni bir kapı aralamak istediğini belirtti. Süreç tüm şeffaflığıyla kamuoyu ile paylaşılıyor.”
 
99 barış süreci
 
Sürecin başladığı günden bu yana sahada araştırmalar yürüttüğünü ifade eden Siyasal ve Sosyal Araştırma Merkezi (SAMER) Koordinatörü Yüksel Genç, “Sokak, bizim gözlemimize göre sürecin sonuçlarını henüz net biçimde göremiyor. 1993’ten bu yana Sayın Öcalan’ın öncülüğünde başlatılan süreçlere değinmekte fayda var. İnsanlarda bu süreçlerin her zaman tek taraflı kaldığı yönünde bir algı var. 1993 ateşkesi, Kürt özgürlük mücadelesinin meşru olduğunu gösterdi; Ankara’da meşru bir zemin yaratıldı; siyasi partiler kuruldu. Benzer durum 1999 süreci için de geçerlidir. Sayın Öcalan, barışta ısrarını esaretinde de dile getirdi. Demokratik Cumhuriyet için adımlar atıldı. 1999’u eğer anlayabilirsek, bu süreci daha kolay anlarız. Sayın Öcalan o süreçte de çok büyük bir risk üstlendi. 1999 sürecinde biz, devlet yetkililerine şunu söylemiştik: ‘Demokratik cumhuriyet Kürt sorununu çözmede son noktadır.’”
 
‘Sorumluluk üstlenmeliyiz’
 
1999 sürecinden söz eden Yüksel Genç, şunları ekledi: “Devlet o süreçte hiçbir somut adım atmadı. Devlet süreci okuyamadı. Mutabakat kurulmuştu, ancak devlet gereğini yapmadı. Barış süreçleri, bölgesel bir barış gücü ve meşru olduğumuzu göstermişti. 2009–2010 Oslo sürecinin bozulmasının ardından süreç yeniden savaşa sürüklendi; bölgede savaş daha da harlandı. 2013–2015 sürecinde AKP’nin içte stratejisi ve dışta büyüme hevesi boşa gitti. Dolmabahçe mutabakatı olarak adlandırılan bu sürecin, Erdoğan’ın ilanıyla sona erdiği duyuruldu. Bunun ardından halkın ağır biçimde yaşadığı 2015–2016 süreci yaşandı. Bu süreçte Rojava'da Kürtler, kendi direnişlerini dünyaya gösterdi. Sürecin sınırlı biçimde bilinmesi şaibeye yol açabilir; ancak bu süreci kazanmak istiyorsak örgütlenmemiz gerekiyor. Halk, sürecin dışında kalmamalı, sorumluluk üstlenmelidir.”
 
‘Sayın Öcalan halklara umut olmuştur’
 
Umudun her zaman yaşamda var olduğunu belirten Veysel Avcı, Friedrich Nietzsche’nin umut tanımını hatırlatarak şöyle dedi: “Friedrich Nietzsche, umudu ikiye ayırır: pasif umut hiçbir şey yapmamaktır; aktif umut ise mücadele etmek, çabalamaktır. Sayın Öcalan halklara umut olmuştur. Sayın Öcalan’a umut bağlanmasına zaten gerek yoktur; herkesin umut bağladığı bir önderdir. Devlet bile ona umut bağlamıştır. Sayın Öcalan sadece Kürtler için değil, tüm halklar için umuttur. Sayın Öcalan halka güvendiği için PKK’nin fesih kararını aldırdı. Mesele yalnızca silah bırakmak değildir.”
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve Kürtlerin yeni bir sürece hazır olduklarını belirten Veysel Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Süreci doğru tanımlamak gerekir. Halk kendi mekanizmasını kurarsa, hiçbir güç onun önünde duramaz. Demokratik konfederalizm budur; halkın söz sahibi olduğu ve örgütlendiği bir alandır.”
 
‘Özgürlük mücadelesi bir ruhtur’
 
PKK’nin fesih kararının toplum tarafından nasıl karşılandığına değinen Veysel Avcı, son olarak şunları dile getirdi: “Devlet hukuki olarak adım atmak zorundadır. Yaşanan süreç geleneksel bir süreç değildir. ‘İmzalar atıldı, süreç bitti’ dememek gerekir. Herkesin sorumluluk üstlenmesi gerekiyor. Süreci örgütlenerek yürüteceğiz. Hayallerimizin çok ötesinde gelişmeler yaşandı. Özgürlük mücadelesi tarih sayfalarının arkasına atılamaz; bir ruhtur ve hep yaşayacaktır. Umudumuz halklardadır. Umut hakkı, hukuksal olduğu kadar siyasî ve toplumsaldır. Umut hakkı bizim için olduğu kadar devlet için de bir adımdır.”
 
Panel, soru–cevap oturumu ile son buldu.