GÖÇ DER’den panel: İnşa sürecini iyi yürütmeliyiz

  • 15:44 15 Haziran 2025
  • Güncel
 
AMED – GÖÇ DER tarafından “Köyümüze geri dönerek onurlu ve demokratik bir toplum yaşamını inşa ediyoruz” düzenlenen panelde göçün sistematik asimilasyon politikası olduğu vurgulanırken, yeni yaşamın inşası için Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısına dikkat çekildi.
 
Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği (GÖÇ DER), “14–20 Haziran Göç Haftası” kapsamında Çand Amed Kongre Merkezi’nde “Köyümüze geri dönerek onurlu ve demokratik bir toplum yaşamını inşa ediyoruz” adlı panel düzenledi. Panele çok sayıda kişi katıldı. Panel, saygı duruşuyla başladı. 
 
Panelin açılış konuşmasını yapan GÖÇ DER Eşbaşkanı Murat Sarı, burada sadece geçmişi değil, geçmişle yüzleşmek için bir arada bulunduklarını söyledi. Yaşanan göç politikaları nedeniyle yüz binlerce insanın topraklarından koparıldığını belirten Murat Sarı, “Bugün burada, sadece geçmişi anmak için değil; o geçmişi değiştirme ve halkımızın gasp edilen haklarını geri alma iradesini birlikte büyütmek için bir aradayız” dedi.
 
Onurlu barış ve demokrasi talebi
 
1990’lı yıllarda devletin güvenlik politikaları adı altında yürüttüğü köy boşaltmaları ve zorla yerinden etme uygulamalarının sadece bir coğrafyayı değil bir halkın belleğini, yaşamını ve toplumsal bağlarını hedef aldığını söyleyen Murat Sarı, “Bu politikalar sonucunda yüz binlerce insan doğup büyüdüğü topraklardan koparıldı, yaşam alanlarından sürüldü, yoksulluğa ve belirsizliğe mahkûm edildi. 
 
Bugün bizler gasp edilen haklarımızı, terk ettirilen köylerimizi, yıkılan evlerimizi ve parçalanan toplumsal yapımızı geri istiyoruz. Köyümüze dönmek yalnızca bir fiziksel dönüş değil; hafızayı, kimliği ve toplumsal adaleti yeniden kurmaktır. Bu, aynı zamanda onurlu bir barış ve gerçek bir demokrasi talebidir” dedi.
 
Açılış konuşmasının ardından 1990’lı yıllarda köy boşaltmaları konu alan sinevizyon gösterimi yapıldı. Sinevizyonun ardından moderatörlüğü avukat Cihan Aydın’ın yaptığı panele geçildi. 
 
Panelde ilk olarak İHD Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz, “Zorla göç ettirmenin yarattığı insan hakları ihlalleri” başlığıyla konuştu. Zorla yerinden edilmeyi insanların kendi iradeleri dışında, can kaybı korkusuyla bulundukları yerden ayrılmaları olarak tanımlayan Ercan Yılmaz, doğal afetler ile savaşların en önemli göç nedenleri olduğunu belirtti. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra 60 milyondan fazla insanın yerinden edildiğini, Rusya Ukrayna savaşı nedeniyle de yüz binlerce insanın göç ettiğini söyledi.
 
200 binden fazla kişinin yerinden edilmesine de değinen  Ercan Yılmaz, etnik ve dini gerekçelerle göçlerin yaşandığını dile getirdi. Ermeni tehciri sırasında 1 milyon 200 binden fazla insanın yerinden edildiğini söyleyen Ercan Yılmaz, barajlar gibi devlet projeleri dolayısıyla zorunlu göç yaşandığını ifade etti.
 
Kültürel mirasın tahrip edilmesi
 
TMMOB üyesi Mimar Selma Aslan ise “Kentsel müdahale gölgesinde göç” başlıklı sunumda göç ve kentleşme arasındaki ilişkiye değindi. Kırsal alanlarda işsizlik, eğitim ve sağlık olanaklarının eksikliğinin göçe neden olduğunu savunan  Selma Aslan; kent içindeki göçün sebebini ise iç çatışmalara, Sur’da ilan edilen uygulanan yasaklara bağladı. Tarihi yapıların ve sosyal dokunun tahribatının toplumsal belleğe zarar verdiğini vurguladı.
 
Sistematik göç ve asimilasyon politikaları
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Dil ve Kültür Komisyonu Eşsözcüsü Cemile Turhallı Balsak “Göç ve dil politikaları” başlıklı konuşmasında devletlerin sistematik göç politikaları yürüttüğünü belirtti. Türkiye’nin Ermeni tehcirinden Dêrsim Tertelesi’ne ve günümüze kadar Kürtleri asimile etmeye çalıştığını söyleyen Cemile Turhallı Balsak, “Kavimler göçü” ve “Latince’nin gelişimi” gibi örnekler verdi. Cemile Turhallı Balsak, “Asimilasyona karşı insanların güçlü ideolojisi olacak. Evet zorluk çekiyorsun ama bunu ortadan kaldırabilir, buna karşı direniş gösterebilirsin” dedi ve “Özgürlüğü istiyorsak inşa sürecini iyi bir şekilde yürütmeliyiz” çağrısında bulundu.
 
Göçle kadınların yükü arttı
 
Son olarak TJA aktivisti Hülya Alökmen Uyanık, “Göç politikalarının Kürt kadınlarının yaşamına etkisi” başlıklı sunumda, göçle birlikte kadınların yükünün iki kat arttığını belirtti. Kentte yaşanan göçlerin kadınları yaşamlarından ve dillerinden uzaklaştırdığını ifade eden Hülya Alökmen Uyanık, Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısını hatırlatarak, “Yeni bir yaşamı inşa etmek için daha çok çalışmak gerekiyor” dedi.
Panel, soru–cevaplarla sona erdi.