Tülay Hatimoğulları NADA kongresinde konuştu: Barışı taçlandırabiliriz
- 16:03 16 Mayıs 2025
- Güncel
SILÊMANÎ - NADA Kongresi’nde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısı ve PKK’nin kongresine dikkat çekerek, “Bu süreci barışla taçlandırabilir, Rojava’dan tüm bölgelere yayılan demokratik toplumun inşasını gerçekleştirebiliriz” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Barış ve Demokratik Toplum İnisiyatifinde Kadın Öncülüğü” başlığı altında konuşma gerçekleştirdi.
NADA’nın 2021’de Beyrut’ta kurulduğunda delegesi olduğunu söyleyen Tülay Hatimoğulları, “Bölge için çok ama çok önemli bir çalışma. Biz kadınlar bu çalışmaya sahip çıkmalıyız. Pratik faaliyetlerini daha çok görünür kılmalıyız. Çünkü bölge kadınlarının böylesi enternasyonalist bir çalışmaya çok ihtiyacı var. Siyasi ve toplumsal özneler, NADA benzeri bir çalışmayı karma olarak da yapabilmeli. Savaşları ve çatışmaları çıkaran erkek egemen sistemdir, erkek akıldır. Günümüz koşullarında bu kapitalizmdir. Kapitalizm, erkek egemen sistemle iş birliği içindedir. Dünya sermayesinin neredeyse tamamı erkeklerin elinde. Dünyada yaşanan iktisadi krizin faturası halka ödetiliyor; emek sömürüsüyle ve savaşlarla. Bunun en ağır bedelini Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkeleri olarak bizler ödüyoruz. Bu salondaki kadınlar olarak bu ülkelerin neler çektiğinin canlı tanıklarıyız. Filistin, Yemen, Lübnan, Irak, Suriye… Filistin halkının yaşadığı büyük katliamda yaşamını kaybeden bütün Filistinlileri saygıyla anıyorum. Mazlum Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.
‘Emekleri görünmez kılındı’
Kadınların bedenlerinin savaş ganimeti olarak görüldüğünü belirten Tülay Hatimoğulları, “Savaşlarda, çatışmalarda kadınlara tecavüz etmek, o ülkenin toprağını işgal etmekle eş değer görüldü. Son 10 yıl içinde binlerce Êzidî kadının yaşadıkları, Lazkiye’de kadınların yaşadıkları, taciz ve kaçırılmalar… Suriye’de Durzi kadınlara yönelik baskılar kabul edilemez. 21’inci yüzyılda kadınlar kaçırılıyor ve bunu kabul etmek mümkün değil. Biz kadınlar savaşlarda göç yoluna düşüyoruz. Akdeniz, birçok kadının ve çocuğun mezarı olmuş durumda. Biz kadınlar sadece savaşlardan çekmiyoruz. Antidemokratik rejimlerden, siyasal İslam’dan da çok çekiyoruz. Kadınların binlerce yıllık ezilme ve sömürülme biçimlerine baktığımızda, yaşadığımız ülkelerde en ağır şekilde görüyoruz. Mitoloji, bilim, sanat, felsefe, siyaset, ekonomi, sosyal yaşamdaki emekleri görünmez kılındı” sözlerini kullandı.
Rojava deneyimi
Tülay Hatimoğulları devamında şöyle konuşu: “Bölgemizi etkisi altına alan siyasal İslam, bizlerin ve NADA’nın özel olarak durması gereken başlıklardan birisi. IŞİD, Boko Haram vb. örnekler bize göstermiştir ki kadın örgütlenmesinin olmadığı, seküler ve kadın eşitlikçi anlayışın bulunmadığı yerlerde bu yapılar toplumun içine hızlıca sızıyor, zarar veriyorlar. Bu anlamda Rojava Kadın Devrimi muazzam bir deneyim. Arap, Ermeni, Fars, Êzidî ve burada sayamadığım bütün halklardan ve inançlardan kadınlar için mükemmel bir deneyim. Demokratik toplumu anlamak için öğrenmeye ve dinlemeye ihtiyacımız var. Ortadoğu halklarına, kadın öncülüğünde demokratik toplum inşasının nasıl olacağını gösterdiler. Arap bir kadın olarak Kürt kadınlarına teşekkürlerimi sunuyorum.
Kürt sorunu
27 Şubat’ta yapılan çağrı üzerine PKK kongresini topladı ve 12 Mayıs’ta fesih kararını açıklayarak demokratik siyaset yöntemini geliştirmek için yeni bir yapılanma kararı aldığını ilan etti. 21 Şubat’ta İmralı’ya giden heyette yer aldım ve tarihi çağrının tanıklarından biri olarak büyük bir onur duyuyorum. Bu gelişmeler sadece Türkiye’ye değil; Irak, İran, Suriye’ye de etkisi olacaktır. Barış ve demokratik siyaset için tarihi bir sayfa açılmıştır. Bizler de, başta Kadın Meclisimiz olmak üzere, Türkiye kadın hareketi olarak Kürt kadın hareketiyle beraber elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Bu gelişme Ortadoğu’da kanayan yara olan Kürt sorununu çözme konusunda tarihi bir adımdır. Bu süreci barışla taçlandırabilir, Rojava’dan tüm bölgelere yayılan demokratik toplumun inşasını gerçekleştirebiliriz.
NADA’nın desteğine ihtiyacımız var
Türkiye’deki gelişmeleri ve diğer gelişmelerde kadının rolünü çok önemsiyoruz. Kadının rolü olmadan barışın olmayacağını düşünüyoruz. Filistinli kadınların kurduğu Barış İçin Kadın Koalisyonu, İrlandalı kadınların Kadın Destek Ağı, Kolombiyalı kadınların Güzel Rotası, Amerika’da savaş ve militarizm karşıtı olarak kurulan Codepink oluşumu… Türkiye’de yıllardır emek veren Kürt Barış Anneleri İnisiyatifi ve Türkiye’de yaşayan tüm halkların ortak kurduğu Barış İçin Kadın Girişimi gibi önemli deneyimler ve pratikler... Bunun için iki örnek vermek istiyorum: Liberya kadın barış hareketi, iç savaşın taraflarını masaya oturtmaya ikna ederek Liberya’daki barışın mimarı oldu. Sayın Öcalan’ın çağrısı ve PKK’nin feshiyle birlikte Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi çalışmalarını sürdürüyor. Bu somut gelişmede NADA’nın desteğini, dayanışmasını çok önemsiyoruz. NADA’ya bir ricamız olacak: Barışın tesisi için NADA’nın dayanışmasına ihtiyacımız var.
İdeolojik olarak donanımımızı artırmak
5 bin yıllık uygarlık, sömürü düzeni ve ulus-devlet anlayışıyla şekillenerek günümüze geldi. Ulus-devlet anlayışının panzehiri Demokratik Ulus, Demokratik Toplum’dur. Peki, ne yapmalı, nasıl yapmalı? Asıl mesele bu. En zorlandığımız konu da bu. Binlerce yıldır kök salmış sınıflı sermaye sistemi, kapitalist sistem, antidemokratik, katı merkeziyetçi, erkek egemen sistem el ele vererek kadınlar için yaşam alanı bırakmamış durumda. Farkındayız ama ezilenler ve sömürülenler ya kaderlerine boyun eğecek ya da insanca, demokratik bir zeminde yaşamak için mücadele edecek. Bizler bugün bu salondaysak, bu konferansı gerçekleştiriyorsak mücadeleyi seçtiğimiz içindir. Demokratik toplumun inşası için yapılacak çok şey var ama ilk adım inanmak ve özgürlüğe sarılmak. İdeolojik olarak donanımımızı artırmak, hep birlikte demokratik toplum bilincini kavramak, yaşam alanlarımızdan başlayarak örgütlenmek... İlmek ilmek, iğneyle oya işler gibi... Sımsıkı örgütlenmek... Toplumun her varlığı özgün örgütlenmesini gerçekleştirmelidir: Her halk, inanç grubu, gençler, kadınlar, doğa ve insan hakları savunucuları, işçiler, emekçiler… Her birimizin kendi öz örgütlenmesini sağlamak atılacak adımdır. Biz kadınlar bu konuda en başarılı çalışmayı yapıyoruz. Kendimizle gurur duymalıyız.
Kadın varlığı ve demokratik toplum
Demokratik toplum perspektifiyle oluşturulan mahalle meclisleri, kent meclisleri örgütlenmesi toplumu değiştirir, dönüştürür, eşitler, özgürleştirir, adaleti tesis eder. Merkezileşmekten uzak güçlü yerel yönetim, demokratik toplumun vazgeçilmezidir, lokomotifidir. Her halkın kendi diliyle özgürce konuşması, şarkı söylemesi; her inancın ibadetini özgürce yapması demokratik toplumun temel taşlarındandır. Savaş, şiddet, kapitalizmin kâr hırsı ve rantçı anlayışı doğayı talan ediyor. Doğa, insan ve bütün canlılar için yaşam alanı yaratmak adına onları korumalıyız. Demokratik toplumda bütün siyasal ve toplumsal dinamiklerin bir ortak keseni vardır ki o da kadındır. Kadın özgürlükçü anlayış her alanda varlık göstermeli ki demokratik toplum özüne kavuşabilsin.
Örnekler
Ekolojik, demokratik, kadın özgürlükçü, adil bir anlayışın toplum bilinciyle özdeşleşmesi, bütün ezilen ve sömürülenlerin kurtuluşu anlamına gelir. Biz kadınlar bunun öncülüğünü yapıyoruz. Daha fazlasını yapmalıyız. Yaşanmış deneyimler bize yol göstericidir: Erkek egemen, cinsiyetçi saldırılara karşı mücadelenin sembolü haline gelen Rojava Kadın Devrimi. Kadınlar için inşa edilen Jinwar Kadın Köyü, komünal yaşamın da modeli; hepimizce özel olarak incelenmeli. Kadına yönelik şiddete karşı Kürt, Arap, Türkmen, Çerkes, Süryani ve Ermeni kadınların birlikte kurduğu ve mücadele ettiği Zennubya Kadın Topluluğu örneği. Bütün dünyadaki kadınların ve demokrasi güçlerinin sahiplenmesi gereken, öğretici ve ilham kaynağı önemli deneyimlerdir.
Demokratik toplumun inşası mümkün
“Demokratik toplumun inşası mümkündür. Her şeyden önce inanalım ve güçlü bir şekilde örgütlenelim. Birbirimizden öğrenecek çok şey var. Arap kadınların ortaya çıkaracağı pratik, bölgenin kaderini değiştirebilir. Kürt kadınların bugüne kadar yarattığı pratikler bölgenin kaderini bir nebze değiştirmiştir. NADA çok önemli. NADA’ya sahip çıkmalıyız. Bu çalışmanın ileriye taşınacağına inanıyorum. Ve sözlerimi Mısırlı feminist yazar Nawal El Saadawi’nin şu sözleriyle bitiriyorum:‘Hangi kadın, kilitleri asırlık geleneklerle taşlaşmış bu zindandan kaçabilir? Hangi kadın böyle bir bedeli göze alabilir? Hangi kadın bütün toplumu arkasına alacak özgürlük tutkusuna sahip olabilir?’
Bu coğrafyada ezici baskıya rağmen özgürlüğe susamış kadınlar geçmişte de vardı, şimdi de var, gelecekte de var olacak…
Mara, haya, hürriyye, Jin Jiyan Azadî.”