‘Anadilini öğrenmek ve öğretmek birinci vazifemizdir’

  • 09:06 15 Mayıs 2025
  • Kültür Sanat
 
AMED - Dil profesörü Mahabad Kamil ve Zazaca eğitmeni Suzan Vejan Tatlı, Kürtçenin yaşaması için ailelerin çocuklarına anadillerini öğretmesi gerektiğini vurguladı. Kırmancki Meclisi’nin kurulmasıyla birlikte somut adımlar atıldığını belirten eğitmenler, “Dil, kimliktir; kökümüzü korumak için dilimize sahip çıkmalıyız” mesajı verdi.
 
Kürt halkı üzerinde yıllardır süren inkâr ve imha politikaları hız kesmeden devam ederken, Kürtler de buna karşılık mücadelelerini durmaksızın sürdürüyor. Bu mücadele kapsamında dillerini korumaya yönelik çalışmalar yürütülüyor. Bunun bir örneği, 1932 yılında Celadet Alî Bedirxan öncülüğünde yayın hayatına başlayan Hawar Dergisi’nin ilk sayısının çıktığı gün olan 15 Mayıs’ın her yıl Kürt Dil Bayramı olarak kutlanmasıdır.
 
Kürtçeye yönelik baskılar günümüzde de sürerken, Kürtler ve kurumları buna karşı çeşitli yöntemler geliştiriyor. Örneğin, Kürtçenin Kırmancki lehçesinin kaybolma tehlikesine karşı, geçtiğimiz günlerde “Kırmancki Meclisi” ilan edildi.
 
Zazaca öğretmeni Suzan Vejan ile Halep’te dil profesörü olan Mahabad Kamil, Kürtçeye yönelik politikaları değerlendirdi.
 
‘Asimilasyon politikaları bu süreçle sınırlı değil’
 
Suzan Vejan Tatlı, asimilasyon politikalarının yalnızca bugünkü süreçle sınırlı olmadığını, bu politikaların temelinin Cumhuriyet’in kuruluş dönemine dayandığını belirtti: “Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne kadar Kürtler üzerinde her türlü asimilasyon politikası yürütüldü. Çünkü Cumhuriyet’in kuruluşunun zemininde tekçilik var. Her şey tekçilik üzerinde kurulmuş. Tek millet, tek ulus, tek dil anlayışı hakimdi. Bu mantığa göre ayrımcılık yoktu, ama Kürtler de ayrıydı. Bu mantığa göre ayrımcılığın kalkması gerekiyordu. Yok sayma süreci, ret ve inkâr süreci, katletme süreci, hapishane, öldürme süreci günümüze kadar devam etti.”
 
‘Kürtler boyun eğmedi’
 
Suzan Vejan Tatlı, Kürt halkının bu politikalara karşı durmadan mücadele ettiğini şu sözlerle vurguladı: “Kürtler baş eğmedi, boyun eğmedi hatta söyleyebiliriz ki son 50 yıldır Kürtler, Kürt özgürlük hareketi öncülüğünde eşsiz bir mücadele verdi. Mücadelelerini sürdürüyorlar. Kürtleri ortadan kaldırmak için denemedikleri yol kalmadı. Fakat Kürtler, bu zulüm, baskı ve haksızlığa karşı mücadelelerini sürdürmeye devam ettiler.”
 
‘Kırmancki Meclisi’ni kurduk’
 
Kırmancki lehçesinin durumuna dikkat çeken Tatlı, çalışmalara dair şunları dile getirdi: “Kirmancki Kürtçe dilinde diğer lehçelere oranla daha çok tehlike altında. Ne yazık ki yok olmayla yüz yüze diyebiliriz. Zaten bu dilin durumunun büyük bir sebebi devletin kendisidir. Öte yandan kendi gerçekliğimizi de görmeliyiz. Ne kadar dilimize sahip çıkıyoruz? Bu soru hep aklımızda kalmalı ki her zaman dilimize sahip çıkabilelim. Birkaç gün önce Kirmancki Meclisi kuruldu. Bu mecliste biz kolektif çalışmalar yapacağız. Standardizasyon çalışması olacak. Kirmanckiyi öğretmek için materyaller hazırlanacak. Zaten kurum ve derneklerimizde Kirmanckiyi öğretmek için atölyelerimiz var. Bu defa daha fazla eğitim-öğretim olacak. Yine belediyelerde Kirmancki çalışmaları daha fazla yapılacak.”
 
‘Dil kökünü ektiğimiz topraktır’
 
Dilin yaşamsal bir sistem olduğunu ve toplumun buna sahip çıkması gerektiğini vurgulayan Tatlı, şu ifadeleri kullandı: “Bu sistem çalışmadığı vakit dil ortadan kalkar, erir, biter. Eğer bir dil, konuşmacıları tarafından konuşulursa kendini korur, çoğalır. Bunun için de kürtlük anlayışıyla dilimize sahip çıkmalıyız. Her zaman diyoruz dil kimliktir, dil varlığımızdır. Evet, doğrudur dil kimliğimizdir, varlığımızdır. Biz dilimizle kendimizi tanıyoruz ve tanımlıyoruz fakat biz ne kadar dilimize sahip çıkıyoruz, ya da ne kadar dil onurumuzdur diyoruz. Eğer dilin kaybolursa, onurun ne olacak? Dil her alanda, günlük yaşantımızda her zaman yaşamalı, dilimize göre yaşantımızı kurmalıyız. Dil; kökünü ektiğimiz topraktır. O kökte geçmişimiz saklı, geleceğimiz saklı, bütün değerlerimiz saklı. Eğer insan dilini Kürtçülük anlayışıyla korumak istiyorsa, kesinlikle köküne sahip çıkması gerekiyor. Burada da eğer insan kökü üzerinde yeşermek istiyorsa kesinlikle diline sahip çıkması gerekiyor.”
 
‘Tarihi adım atıldı’
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın tarihi çağrısına değinen Tatlı, şöyle konuştu: “Kürt halkı için ve diğer halklar için tarihi bir adım attı. Yeni bir süreç, yeni bir yol umutla başladı. Kesinlikle biz bütün Kürtler bire bir bu sürecin ilerlemesi için kendimizi sorumlu tutmalıyız ve çalışmaların içinde yer almalıyız. Bu sürecin nasıl ilerleyeceğini ve pratik adımlarla nasıl geliştirilebileceğini düşünmeliyiz. Kesinlikle hepimiz çabalamalıyız ki bu devlet, dil üzerinde var olan bütün engelleri, yasakları ortadan kaldırsın. Hukuki ve politikayla dilin üzerinde var olan o yasaklar kaldırılsın. Kürtçe dili statü sahibi olsun ve Kürtçe eğitim dilinin yolu açılsın diyoruz.”
 
‘Lehçelerimiz zenginliğimizdir’
 
Halep’te dil profesörü olan Mahabad Kamil, Kürtçenin lehçelerine dikkat çekerek şöyle konuştu: “Dünyadaki birçok dilden daha zengin bir diyalektiğe sahip, o da Kürtçeyi zengin bir dil yapmakla beraber sürekli canlı tutuyor. Bu diyalektik aslında sahip olduğu lehçelerden kaynaklı oluyor. Kurmanci, Sorani, Kırmancki, Gorani ve Lorani lehçeleri. Bizim bu lehçelere sahip çıkmamız ve korumamız gerekir. Dili koruma boyutunda bizlerden kaynaklı yetersizlikler var. Özellikle Bakurê Kurdistan’da bu daha çok ön planda. Kimse Kürtçe konuşmuyor. Artık ailelerde bile Kürtçe konuşan yok ve bilen yok. Bu bizim açımızdan ağır. Kabul edilecek bir şey değil.”
 
Çağrıda bulundu
 
Buradan herkese, özellikle ailelere seslenmek istiyorum; Kürtçe öğrenin ve öğretin. Kendi dilinizden utanmayın. Dilimiz zengin ve eşi benzeri olmayan bir dil. O yüzden gurur duymak ve sahip çıkmak gerekir. Sokaklar ve mahallelerde Kürtçe konuşmak gerekir. Bu bizim ana dilimiz, böyle yaklaşmak gerekir. Eğer insan kendi ana dilini iyi bilmez ise ikinci dili bilip konuşmanın bir anlamı ve özelliği yoktur. Bir kez daha buradan kadınlara, annelere sesleniyorum anadilini öğrenmek ve öğretmek birinci vazifemiz olmalıdır.”