İstanbul'daki ırkçı saldırı protesto edildi
- 18:56 16 Temmuz 2025
- Güncel
HABER NERKEZİ - Bayrampaşa’da Kürtçe müzik dinlediği için polisler tarafından işkenceye maruz kalan aileye ilişkin yapılan açıklamada, “Kürt halkının dili, kimliği ve kültürü kriminalize edilemez. Kürtçe müzik dinlemek suç değildir. Bu saldırıya sessiz kalan herkes bu zulmün ortağıdır.” denildi.
İstanbul’un Bayrampaşa ilçesinde 13 Temmuz’da aynı aileden 10 kişin Kürtçe müzik dinledikleri gerekçesiyle polis tarafından darp edilmesine ilişkin tepkiler devam ediyor. Hakların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) öncülüğünde, İl binalarının önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamaya Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri, Barış Anneleri Meclisi, Tevgera Jinên Azad (TJA) ve çok sayıda yurttaş katıldı.
"Kürtçeye karşı hazımsızlığa geçit vermeyeceğiz" pankartının açılığı açıklamada, sık sık, “Bê Ziman Jîyan Nabe” sloganı atıldı. Basın metnini DEM Parti Mersin İl Eşbaşkanı Bedriye Kuş okudu.
‘Kürt halkına yönelik imha ve inkâr siyaseti bir kez daha açığa çıkmıştır’
Bayrampaşa’da Kürtçe müzik dinledikleri gerekçesiyle bir ailenin onlarca polis tarafından darp edilmesinin Türkiye’de Kürt halkına yönelik inkâr ve imha siyasetinin bir kez daha çıplak biçimde açığa çıktığını söyleyen Bedriye Kuş, “14 yaşındaki bir çocuğun yüzüne biber gazı sıkılması, 7 aylık hamile bir kadının polis tekmeleriyle hastaneye kaldırılması ve acil sezaryene zorlanması; hem fiziksel hem psikolojik şiddetin ulaştığı vahim boyutu ortaya koymaktadır. Bugün bir bebek kafatası hasarıyla kuvözde yaşam mücadelesi veriyor, bir anne ise yoğun bakımda hayatta kalmaya çalışıyor. Gözaltına alınan 10 kişiden 7’si savcılığa sevk edilmiş, 3 kişi tutuklama talebiyle mahkemeye çıkarılmış ancak adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır. Yaşanan polis saldırısı, kamuoyuna yansıyan görüntülerle ve Özgürlük için Hukukçular Derneği’nin paylaştığı kayıtlarla açık biçimde belgelenmiştir.
Bu saldırı münferit değil, sistematik bir baskı politikasıdır. Kürt diline, kimliğine ve kültürüne yönelen bu nefret; valilerin “taşkınlık” diyerek suçu mağdura yıkmaya çalıştığı, karakolların Kürtçeyi yok saydığı, yargının cezasızlıkla koruduğu devlet politikalarının ürünüdür” dedi.
‘Bu bir hak ihlali değil insanlık suçudur’
Cezasızlık zırhının bir kez daha devreye girdiğini söyleyen Bedriye Kuş,"Darp raporlarının hastane kayıtlarında yer almaması, yoğun bakımdaki bir kadının ifadesi için baskı altına alınması ve saldırıya katılan polisler hakkında hiçbir işlem başlatılmaması; adalet mekanizmasının nasıl işlevsizleştirildiğini gözler önüne sermektedir. Bu bir hak ihlali değil, bir insanlık suçudur. Hiçbir halk, hiçbir kimlik, hiçbir dil bu kadar pervasız bir saldırıyı hak etmez. Kürt halkına karşı sürdürülen inkâr siyaseti, her gün yeni bir yara açmakta; devlet şiddeti, yaşam hakkını tehdit etmektedir” ifadelerini kullandı.
‘Polisler derhal açığa alınsın, bağımsız ve etkin soruşturma yürütülsün’
Saldırıya karışan tüm polislerin derhal açığa alınması, bağımsız ve etkin bir soruşturma yürütülmesi gerektiğini söyleyen Bedriye Kuş, son olarak şunları söyledi: “Yoğun bakımda olan kadının ve bebeğinin tedavisi devlet güvencesinde sağlanmalı; aileye yönelik tüm maddi ve manevi zararlar tazmin edilmelidir. Darp izlerini saklayan sağlık çalışanları ile mağdurlara baskı yapan kolluk görevlileri hakkında yargı süreci başlatılmalıdır. Kürt halkının dili, kimliği ve kültürü kriminalize edilemez. Kürtçe müzik dinlemek suç değildir. Bu saldırıya sessiz kalan herkes bu zulmün ortağıdır. DEM Parti olarak yargıdan, sokaktan, meclisten ve yaşamın her alanından bu insanlık suçuna karşı ses yükseltmeye devam edeceğiz.”
Açıklama sloganlarla sona erdi.
Adana
Adana'da DEM Parti İl Örgütü öncülüğünde Adana Emek ve Demokrasi Güçleri, İnönü Parkı’nda basın açıklaması yaptı. Basın metnini DEM Parti Adana İl Eşbaşkanı Seyfettin Aydemir okudu. Kürtlerin daha önce de konser yasakları, toplumsal baskılar ve yargı süreçleriyle hedef alındığını hatırlatan Aydemir, barış sürecine zarar veren bu tutumların kabul edilemez olduğunu ifade etti. DEM Parti olarak olayın takipçisi olacaklarını duyuran Aydemir, işkence ve kötü muameleye karışan güvenlik görevlileri hakkında derhal soruşturma açılmasını ve sorumluların görevden uzaklaştırılmasını talep etti. Aydemir, ayrıca bu tür insan hakları ihlallerinin cezasız kalmaması için tüm hukuki yolların kullanılacağı sözlerine ekledi.
Son olarak konuşan Barış Annesi Suphiye Bayav, yapılan polis şiddetine tepki göstererek, bu ülkede kendi anadilleriyle barış içinde yaşamak istediklerini vurguladı.
Riha
DEM Parti ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Riha il örgütleri, İstanbul'da bir ailenin Kürtçe müzik dinlemesi üzerine saldırıya uğramasına tepki gösterdi. DEM Parti il binası önünde gerçekleştirilen açıklamaya, parti üye ve yöneticilerinin yanı sıra, kentteki siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. DEM Parti Riha İl Eşbaşkanı Nihat Demirbilekli, Kürtçe'ye dönük saldırının inkarcı ve asimilasyoncu zihniyetin bir dışa vurumu olduğunu söyleyerek, "Kürtçe kırmızı çizgimizdir" dedi.
Açıklama, "Be ziman jiyan na be" sloganları ve alkışlarla son buldu.
Mêrdîn
Kürtçe müzik dinleyen aileye dönük gerçekleştirilen saldırıya karşı TJA, DEM Parti ve DBP tarafından Mêrdîn’de yürüyüş gerçekleştirildi. Artuklu ilçesinde Qoser (Kızıltepe) kavşağında toplanan kitle pankart eşliğinde Karayolları Parkı’na doğru yürüyüş gerçekleştirdi. “Bijî berxwedana gelê Kurd” ve “Bê ziman jiyan nabe” sloganlarının yanı sıra Kürtçe şarkılar eşliğinde yürüyüş gerçekleştiren kitle ellerinde Kürtçe dövizler taşıdı. Karayolları Parkı’na kadar yapılan yürüyüşün ardından açıklama yapıldı.
DEM Parti İl Eşbaşkanı Nihat Gökalp, Kürtçe’ye dönük saldırıların yeni olmadığını belirterek, kabul etmeyeceklerini ifade etti. Ardından açıklama yapan TJA Sözcüsü Hatice Öncü, gerçekleştirilen saldırıyı kınadıklarını ifade ederek, “Önemli adımların atılmasını bekliyoruz. Barış ancak hukuken tanınma ile sağlanır. Kürtçe’ye saygı duyulması ve statüsünün tanınmasını bekliyoruz. Bizler bu saldırılara karşı sessiz kalmayacağız. Bu erk anlayışı ve inkar politikalarını kabul etmeyeceğiz. Bizler Kürtçe’nin korunması ve öne çıkması için her türlü mücadelemizi büyüteceğiz” ifadelerini kullandı.
Açıklamanın ardından 5 dakikalık oturma eylemi şarkılar eşliğinde gerçekleştirildi.
İzmir
13 Temmuz’da İstanbul Bayrampaşa’da piknikten dönerken Kürtçe müzik dinledikleri için aralarında hamişle bir kadının da olduğu 10 kişilik ailenin polis işkencesine maruz kalması üzerine 20 sendika, siyasi parti ve sivil toplum örgütü İzmir'de Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamada, "Barışın ve demokratik toplumun düşmanı ırkçılığa sessiz kalmayacağız. Kürtçeye yönelik saldırı halkların birlikte yaşama iradesine yöneliktir" yazılı pankart taşınırken, sık sık “İşkenceci polis hesap verecek”, “Be zaman jiyan nabe” “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek”, “Biji wekhewiya gelan”, “Susma haykır anadil haktır” sloganları atıldı. Açıklamayı KESK dönem sözcüsü Bülent Karakaş okudu.
‘Sıradan bir saldırı değil’
Açıklamada, sıradan bir orantısız güç kullanımının olarak değerlendirilemeyeceği ifade edilerek, “Bu olay, halkların diliyle, kültürüyle, müziğiyle, hafızasıyla kurduğu yaşamı hedef alan organize bir şiddetin parçasıdır. Kürtçe müzik dinlemenin 'suç' sayıldığı bir yerde, barış içinde bir arada yaşamın, demokratik bir toplumun ve ortak geleceğin zemini saldırı altındadır. Bizler bu saldırıyı yalnızca bir ailenin yaşadığı bireysel mağduriyet olarak görmüyoruz. Bu olay; bu ülkenin en temel meselelerinden biri olan Kürt meselesinin inkâr ve zorla bastırma politikalarıyla çözülemeyeceğinin acı bir göstergesidir. Bu olay; demokratik siyasetin, kültürel çoğulluğun ve birlikte yaşama iradesinin sistematik olarak kriminalize edilmesidir. Barış bir temenni değil, halkların eşit haklara sahip olduğu bir yaşam biçimidir. Demokratik toplum ise, çok dilliği, çokkültürlülüğü, kimlikler arasında eşitlikle mümkündür. Bugün Kürtçeye tahammülsüzlük, yarın başka bir halkın, inancın ya da yaşam tarzının hedef alınmasının önünü açar. Sessiz kalmak, bu suça ortak olmaktır” denildi.
Saldırının kınandığı açıklamada şu talepler sıralandı:
"*Bu olay derhal tüm boyutlarıyla araştırılmalı, şiddet uygulayan ve emri veren tüm kamu görevlileri açığa alınmalıdır.
* Barış ve bir arada yaşama iradesini hedef alan bu saldırı karşısında; tüm demokratik kurumlar, siyasi partiler, meslek örgütleri ve yurttaşlar birlikte ses çıkarmalıdır.
*Bu ülkenin barışçıl, eşitlikçi ve demokratik geleceğini savunan herkes, anadilde yaşam hakkının, kültürel hakların ve halkların birlikte yaşama iradesinin yanında durmalıdır.
Açıklama sloganlarla sona erdi."