
2013-2015 yıllarında heyetler ve komisyon denemeleri (2)
- 09:01 22 Temmuz 2025
- Dosya
Toplumsal Barış Yollarının Araştırılması ve Çözüm Süreci Komisyonu
Melek Avcı
ANKARA – 2013 yılında kurulan “Toplumsal Barış Yollarının Araştırılması ve Çözüm Süreci Komisyonu” çalışmalarında, Abdullah Öcalan’la doğrudan temas kurulamaması ve Kürt temsilciliğinin kısıtlı tutulması, çözüm sürecinin derinleşmesini engelledi. “Terörle mücadele” merkezli bakış açısı, Kürt halkının tarihsel ve siyasal taleplerini görünmez kıldı. Bu kez öyle olacak mı?
“Çözüm Süreci” olarak bilinen ve 2013-2015 dönemini kapsayan Kürt sorununa çözüm girişiminde, Akil İnsanlar Heyeti’nin yapısını, eksik kaldığı noktalara dönük eleştirileri ve çözümde etkin güç olamama halini irdelemiştik.
Bugünü konuşurken, dünden farklı olarak hangi çalışmaların yapılması gerektiğini anlayabilmek adına, 2013-2015 sürecinde toplumsal ve parlamento ayağını yürütmek için görevlendirilen iki yapı vardı. Bu yapının ikincisi, süreçte kurulan ve 120 gün çalışan “Toplumsal Barış Yollarının Araştırılması ve Çözüm Sürecinin Değerlendirilmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu”dur.
9 Mayıs’ta 3 ay çalışacak komisyon kuruldu
Parlamenter sistemin devrede olduğu 2013’te, çözüm sürecini izlemek ve halkı bilgilendirmek üzere bir komisyona ihtiyaç duyulmuştu. 9 Nisan 2013’te komisyonun kurulması için Meclis’e üç ayrı araştırma önergesi sunuldu. Bu araştırma önergeleri Meclis tarafından kabul edilerek, komisyonun oluşması için 17 milletvekili belirli bir süreyle görevlendirildi. Komisyon üyeleri, 8 Mayıs 2013’te ilk kez toplanarak sürece ilişkin bilgilendirme yapacaklarını halka beyan ettikten sonra, 9 Mayıs günü “Toplumsal Barış Yollarının Araştırılması ve Çözüm Sürecinin Değerlendirilmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu”nun üye seçimi tamamlanarak Resmî Gazete’de kuruluşu duyuruldu.
Komisyonun kuruluş gerekçeleri arasında, “meselenin sadece güvenlik eksenli politikalarla çözülemeyeceği; sorunun, demokratik ilkeler etrafında çözülmesi için çaba sarf edilmesi; sorunun çözümü için Meclis bünyesinde oluşturulacak bir komisyonun acilen çözüm yolları araması ve demokratik siyaset kanallarını işletmek için harekete geçmesi” vardı.
Başlangıçta komisyona 3 aylık çalışma süresi belirlenirken, gereken durumlarda bu sürenin uzatılabileceği ifade edilmişti. Mayıs, Haziran, Temmuz aylarında 90 gün çalışan komisyon, 24 Ekim’de ise 1 ay daha çalışma süresini uzatarak toplam 120 gün faaliyet gösterdi.
Komisyon üyeleri: 10 AKP, 1 BDP
Resmî Gazete’de yayımlanan kararla komisyonun asli üyeleri belirlenmişti. Komisyon üyeleri, 10 AKP milletvekili ve 1 BDP milletvekilinden oluşuyordu: Dönemin Amasya Milletvekili Naci Bostancı, Riha Milletvekili Abdülkerim Gök, Çankırı Milletvekili İdris Şahin, Adana Milletvekili Fatoş Gürkan, Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, Afyon Milletvekili Halil Ürün, Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, Êlih Milletvekili Ziyer Özdemir, Amed Milletvekili Mehmet Süleyman Hamzaoğulları, Wan Milletvekili Fatih Çiftçi ve BDP’den ise Bedlîs Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu. Komisyon üyelerinin neredeyse tamamı AKP milletvekillerinden oluşuyordu. Muhalefet (CHP - o dönem MHP) komisyonda yer almadı. BDP ise yalnızca 1 üyeyle temsil edildi. Bu da karar alma süreçlerinde çalışmaları zedeledi.
Komisyon, 24 ayrı oturum gerçekleştirerek 43 ayrı konu uzmanını ve akademisyeni konuşmacı olarak dinledi. Tutuklu bulunan Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer de o dönem komisyona sunum yapan isimler arasında yer alıyordu. Bu uzmanlar; sosyoloji, psikoloji, hukuk, tarih ve siyaset bilimi olmak üzere birçok başlıkta komisyona öneri sunmaya çalıştı.
Komisyon ayrıca farklı şehirlerde toplam 129 konuğu dinledi; çatışmalar sırasında yaşamını yitirenlerin ve PKK gerillalarının aileleri de vardı.
450 sayfalık rapor hazırlandı
Bütün bu çalışmaların sonunda komisyon, 2 Aralık 2013’te “Toplumsal Barış Yollarının Araştırılması ve Çözüm Sürecinin Değerlendirilmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu" adında, çözüm süreciyle ilgili 450 sayfalık bir raporu basına açıkladı ve rapor Meclis Genel Kurulu’na sunuldu.
Güvenlikten çok, Kürt sorununun çözümsüzlüğünün etkilediği ekonomik, sosyal, kültürel ve hukuki alanlara odaklanılmış; farklı ülkelerdeki barış deneyimleri incelenmiş ve anadilde eğitim, yerel yönetim reformları, genel af ve yeniden entegrasyon gibi somut politika alanlarına ilişkin öneriler raporda saptanmıştı.
Raporun ana başlıkları ise şunlar:
“*Komisyonun kuruluşu ve iç işleyişi,
*Türkiye’de çözüme yönelik geçmiş raporlar ve politikalar,
*Uluslararası çözüm örnekleri (Kuzey İrlanda, Bask, Tamil sorunları, Kolombiya gibi),
*Hukuki ve uluslararası boyut (uluslararası hukuk ilkeleri, bölgemizdeki etkiler),
*Psikolojik ve sosyolojik analiz (travma, kimlik, fanatizm vb.),
*Tarihsel perspektif (Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri),
*Alt komisyon raporları (örneğin cezaevi incelemeleri),
*Çözüm süreci içinde öne çıkan alanlar (ana dil, özerklik, af, eğitim vb.),
*Sonuç ve genel değerlendirmeler, 2002–2013 dönemi özelinde kapsamlı bir sentez.”
Genel itibarıyla rapor, çözüm sürecini ele alarak; tarihsel süreç, sorunun tespiti ve çözüm ile çözümün uygulanması gereken alanlara dair bir ön yol haritası sunmaktaydı.
Sorunun nedeni: ‘Tek tip ulus oluşturma’ tespiti
Komisyon, raporun giriş kısmında 1980’lerde PKK’nin ortaya çıkış sürecine ilişkin bir kavramsal değerlendirme yapmazken, yaşananları “kimlik, kültür ve şiddet” meselesi olarak tanımladı. Sorunun temel kaynağı olarak ise Türkiye'nin uyguladığı politikalar gösterilmişti.
Raporda, “Bu meselenin arka planında ekonomik, toplumsal, siyasal ve psikolojik pek çok etken bulunsa da esasen Cumhuriyet rejiminin homojen bir ulus inşa etme çabası belirleyicidir. Cumhuriyet’in zamanla ‘etno-seküler’ bir ideolojik yapıya dönüşmesi, hem toplumsal bütünlüğü sağlayabilecek ahlaki değerleri zayıflatmış hem de karşıt milliyetçilik eğilimlerini körüklemiştir. Bu bağlamda ‘sorunsuz ve tek tip’ bir ulus oluşturma projesi, karşılaşılan sorunları yalnızca güvenlik perspektifinden okumakta ısrar etmiş ve bu yaklaşım bugünkü durumu doğurmuştur” ifadelerine yer verilmişti.
‘Silahsızlanma sürecinde sabırlı olunmalı’
Raporun ilgili bölümlerinden birinde, dünyadaki farklı çözüm süreci örnekleri irdelendi. Bu kapsamda Kuzey İrlanda, Bask bölgesi, Tamil sorunu ve Kolombiya gibi başlıklara özel yer verilirken; El Salvador, Guatemala, Güney Afrika, Tacikistan, Sierra Leone, Güney Sudan, Burundi, Endonezya'nın Açe bölgesi ve Nepal gibi deneyimler de örnek olarak değerlendirildi.
Uluslararası barış süreçlerinden çıkarılan temel derslerden biri ise “Barışa ulaşmak zaman ister” oldu. Raporda ayrıca, silahsızlandırma konusunda hızlı, plansız ve sabırsız adımlardan kaçınılması gerektiği tespiti yapılıyordu.
Rapordaki en kritik kısım ise, sonuç bölümünde yer alan 42 maddelik öneri paketiydi. Son olarak, dış aktörlerin sürece olası etkilerine dair dikkatli olunması gerektiği uyarısı yapılıyordu.
BDP’den eleştiri ve alternatif rapor
Raporun kamuoyuna sunulmasının ardından BDP, AKP’li vekillerden oluşan komisyon tarafından hazırlanan raporun hazırlanma sürecinde partinin temel politik görüşlerinin ve hassasiyetlerinin göz ardı edildiğini açıkladı. Özellikle komisyonun, rapor boyunca soruna birçok kez atıfta bulunmasına rağmen, “Kürt sorunu” ifadesini bilinçli olarak kullanmamasını eleştirdi.
BDP, sunduğu alternatif raporda, komisyonun sunduğu tarihsel arka planı da yetersiz bularak şu değerlendirmede bulundu: “Rapor, Kürt meselesinin kökenini ağırlıklı olarak tek parti döneminin uygulamalarına ve 12 Eylül askeri rejimine bağlasa da, aslında sorunun tarihsel temelleri Osmanlı İmparatorluğu’nun merkezileşme çabalarının başladığı döneme kadar uzanır.” Ayrıca, AKP sonrası dönemin “demokratik reformlar dönemi” olarak lanse edilmesinin gerçeği yansıtmadığı savunuldu.
Komisyon ve İmralı arasında temas yok
Alternatif raporda, Abdullah Öcalan’ın müzakere sürecine etkin katılımının sağlanabilmesi için koşullarının yeniden düzenlenmesi gerektiği vurgulanırken, BDP; komisyona, Abdullah Öcalan’la doğrudan görüşülmesi yönünde öneride bulunduklarını, ancak bu görüşmenin gerçekleşmediğini belirterek, raporda buna “ciddi eksiklik” olarak yer verildiğini aktardı.
Yasal düzenleme ve entegrasyon
Ayrıca, Abdullah Öcalan’ın aktif siyaset yapabilmesinin önünü açacak yasal düzenlemelerin belirlenmesi ve bir an önce hayata geçirilmesi gerektiği dile getirildi. Raporun sonuç bölümünde, silah bırakacak olan gerillalara dönük yasal güvencelerin oluşturulması gerektiğine yer veriliyordu.
“Demokratik siyaset zemini güvence altına alındıktan sonra, tüm silahlı unsurların siyasi hayata entegre edilebilmesinin olanakları oluşturulmalıdır” ifadesiyle, sürecin ilerlemesi için hukuki ve siyasal altyapıya vurgu yapıldı.
Ayrıca geçmişle yüzleşmeyi sağlayacak “Hakikatleri Araştırma ve Yüzleşme Komisyonları”nın kurulması gerektiği de BDP’nin alternatif raporunda yer aldı.
Yarın: 2013 Komisyonu’nun sınırları ve kadının süreçten dışlanması