Göz ardı edilen gerçek, görünmeyen failler (1)

  • 09:02 27 Mayıs 2025
  • Dosya
Katledilen kadınlar, kapatılan dosyalar
 
Yeşim Oruç
 
HABER MERKEZİ – İstanbul Sözleşmesi’nden çıkışın ardından kadın ve çocuklara yönelik şiddet artarken, sadece 2024 yılında 358 kadın katledildi, 221 kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. 2025’in ilk dört ayında ise tablo daha da ağırlaştı.
 
Her gün, en az bir kadın en yakını olan erkek tarafından katlediliyor. Kadın örgütlerinin saha raporları ve JINNEWS’in yayımladığı aylık şiddet çeteleleri, bu gerçeği açıkça ortaya koyuyor. Ancak kayda geçen vakaların dışında, basına yansımayan, soruşturulmadan kapatılan ve hiçbir resmî kayda geçmeyen onlarca katledilen kadın, hâlâ görünmezliğini koruyor.
 
Kadın katliamlarının ardında, siyasi iktidarın erkek şiddetini meşrulaştıran söylemi, yargının cezasızlık politikası ve sıkça uygulanan “haksız tahrik” ile “iyi hâl” indirimlerinin yer aldığı ise sık sık vurgulanıyor. Bu uygulamalar failleri adeta ödüllendirirken, kadınların adalet arayışı sistematik biçimde engelleniyor. Artık münferit örneklerden değil, kadınların uzun süredir dile getirdiği ve devlet eliyle sürdürülen bir adaletsizlik sisteminden söz ediyoruz.
 
Dosyamızın bu bölümünde, kadınların şüpheli ölümlerine yönelik yürütülmeyen soruşturmaları, cezasızlık politikalarını ve adalet mekanizmasının kadınlar için nasıl işlemez hâle getirildiğini gözler önüne seriyoruz.
 
Kadınlar yalnızca hayattan koparılmıyor; hayatta kalmayı başaranlar da adalete olan inançlarını her geçen gün daha fazla yitiriyor. “Cinayetler artmadı, sadece kayıt altına alındı” söylemi ise yaşananların üzerini örtmeye yetmiyor.
 
Kadın katliamlarına karşı mücadele eden örgütler kriminalize edilirken, kadın katliamlarındaki artış iktidar tarafından “veri şeffaflığı” söylemiyle geçiştirilmeye çalışılıyor. Ancak sahadaki gerçekler, bu söylemin artık inandırıcılığını tamamen yitirdiğini gösteriyor.
 
Ajansımızın derlediği verilere göre; 2020 yılında 332 kadın katledilirken, 110 şüpheli kadın ölümü kaydedildi. 2021 yılında 311 kadın katledildi ve 181 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. 2022 yılında 348 kadın katledildi ve 206 şüpheli ölüm yaşandı. 2023’te 320 kadın katledildi, 189 şüpheli ölüm rapor edildi. 2024 yılı ise 358 kadının katledilmesi ve 221 şüpheli kadın ölümüyle kayıtlara geçti.
 
Yıllara göre kadın katliamları ve şüpheli ölümler 
 
2025 yılının ilk dört ayına ait verilere bakıldığında; Ocak ayında 2 kadın ve 5 çocuk katledilmiş, 25 kadın ve 2 çocuk şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Şubat ayında 5 kadın ve 2 çocuk katledildi, 18 kadın ve 1 çocuk şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Mart ayında 24 kadın ve 4 çocuk katledildi, 14 kadın ve 1 çocuğun yaşamını yitirmesi şüpheli olarak kaydedildi. Nisan ayında ise 34 kadın ve 3 çocuk katledildi, 14 kadın ve 2 çocuk şüpheli şekilde hayatını kaybetti.
 
Şüpheli ölümler: İntihar' mı, katledilme ‘mi?
 
Kadın örgütlerinin saha gözlemleri, şüpheli kadın ölümlerinde çoğunlukla etkin bir soruşturma yürütülmediğini ve bu ölümlerin çoğu zaman “intihar” olarak kayda geçtiğini ortaya koyuyor. Otopsi yapılmayan, fail tespit edilmeyen ya da açılmadan kapatılan dosyalar, kadınların ardından adaletsizliğin de izini bırakıyor.
 
TİHV 2022 Raporu: Şüpheli kadın ölümlerinin birçoğunda otopsi yapılmadı. Ailelerin itirazlarına rağmen etkin soruşturma yürütülmedi. Davalar açılmadan dosyalar kapandı.
 
Mor Çatı 2023 Gözlemi: Koruma taleplerine rağmen birçok kadın, şiddet gördükleri kişiler tarafından katledildi. Devlet mekanizmaları etkisiz kaldı.
 
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış sonrası ne değişti?
 
2021 yılında, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi. Gerekçe olarak, sözleşmenin “aile değerlerine uymadığı” ve “eşcinselliği normalleştirdiği” iddia edildi. Ancak kadın örgütleri bu kararın ardından şiddetin daha da görünmez hâle geldiğini, koruma tedbirlerinin zayıfladığını ve adalete erişimin ciddi şekilde sekteye uğradığına dikkat çekmeye devam ediyor. 
 
EŞİK ve KCDP ortak verilerine göre; kadın katliamları ve şüpheli ölümlerde artış yaşandı, koruma tedbirlerinin uygulanma oranı düştü, şiddete uğrayan kadınların adalet ve destek mekanizmalarına erişimi zayıfladı. 
 
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının ardından: Kadın katliamı ve şüpheli ölümler (2020–2024)
 
Adalet mücadelesi devam ediyor
 
Şüpheli ölümler sıklıkla “intihar” olarak kaydedilirken, geride kalan aileler adalet mücadelesine yıllarca devam ediyor. Kimi zaman da yıldırılıyor, vazgeçmek zorunda bırakılıyorlar. Mor Çatı’da tanıklık eden bir anne şöyle diyor: “Kadın öldü. Fail belli değil. Oysa biz biliyoruz.”
 
Kadınlar katlediliyor, devlet bakıyor
 
İstatistikler, raporlar ve tanıklıklar, kadınların yalnızca katledilmediğini, aynı zamanda sistematik bir biçimde yalnız bırakıldığını ortaya koyuyor. Şüpheli ölümler, cezasızlık ve hukuki indirimlerin gölgesinde kadınlar hayattan koparılırken; devletin bu sürece seyirci kalması, adaleti kadınlar için erişilemez hâle getiriyor.

Yarın:  Hiçbir ölüm sıradan değil