Toplumsal barış için özgürlük yasaları
- 09:01 2 Kasım 2025
 - Güncel
 
	Semiha Alankuş
	HABER MERKEZİ - Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun çözümü için dile getirdiği özgürlük yasaları, bireysel ve toplumsal özgürlükleri korumayı ifade ediyor. “Demokratik entegrasyon” yasaları ile birlikte ele alındığında ise birbirini güçlendiren, tamamlayan iki yasal çerçeve olarak öne çıkıyor.
	Kürt sorununun çözüm tartışmalarının yoğunlaştığı bu süreçte, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın perspektifleri Kürt halkı ve demokratik kamuoyu tarafından dikkatle takip ediliyor. Kürt Halk Önderi, çözüm için iki önemli yasal düzenlemeye dikkat çekiyor. “Demokratik entegrasyon” yasaları ve “özgürlük yasalarının” çıkarılması gerektiği önerisi, demokratik toplumun inşasında önemli bir yerde duruyor. Birbirini tamamlayan; biri olduğunda diğerinin de gelişme zemini bulan iki yasal çerçeve... Bundan dolayı hem Kürt Halk Önderi hem de Özgürlük Hareketi sıkça buna vurgu yapıyor. Gerek Barış ve Demokratik Toplum Grubu’nun 11 Temmuz’da silah yakma töreninde, gerekse de bir grup gerillanın geri çekilme açıklamasında bu yasal düzenlemelerin altı çizildi.
	Bu yazıda da “özgürlük yasaları” ele alınacaktır.
	Kürt sorununun çözümünün ve Türkiye’nin demokratikleşmesinin ana halkalarından olan “özgürlük yasaları”, genel anlamıyla bireysel ve toplumsal özgürlükleri korumayı hedefleyen yasaları ifade ediyor. Düşünce, ifade, örgütlenme ve basın özgürlüğünü korumak, esas çerçevesini oluşturuyor.
	Tarihsel örnekler
	Tarihsel süreç itibarıyla bakıldığında anayasal düzenlemeler ve halkların bağımsızlık bildirgeleri bu temelde değerlendirilebilir. İngiltere’de 1215 yılında çıkarılan Magna Carta yani “Büyük Sözleşme”, kralın yetkisini sınırlamak ve hukukun esas alınması gerektiğini savunduğu için bu kapsamda değerlendirilir. Yine İngiltere’de 1689’da çıkarılan “Haklar Bildirgesi”, kralın yetkilerini sınırlandırmak ve parlamentonun üstünlüğünü güvence altına almak açısından önemli bir özgürlük yasası düzenlemesidir. Artık kralın parlamentonun onayı olmadan vergi koyamaması, sürekli ordu bulundurmanın parlamento onayına bağlanması, serbest seçimler ve parlamentoda söz söyleme özgürlüğünün sağlanması; aşırı ceza, işkence ve keyfi cezaların yasaklanması bireylerin haklarının devlet karşısında korunmasını bir hayli güçlendirmiştir.
	İsveç’te basın özgürlüğü
	İsveç’te 1777 yılında çıkarılan “Basın Özgürlüğü Yasası” da özgürlük yasaları açısından ilk örneklerden biridir. Basın özgürlüğü ve bilgi özgürlüğünü anayasal olarak güvence altına alan bir yasa olması açısından önemlidir. Basılacak olan metinlerin devlet ya da kimi otoriteler tarafından incelenmesini kaldıran, yayınlanmadan önce denetime tabi tutulmasını engelleyen; ancak yayınlandıktan sonra içeriğine ilişkin yasa ihlali varsa yargılama yolunu açan bir düzenlemedir. Aynı şekilde mahkemelerin, kamu kurumlarının, parlamento belgelerinin halka açık hale getirilmesi, bilgi edinme hakkı açısından önemli bir adımdır.
	Özgürlük yasalarına ilişkin tarihsel süreçte daha farklı örnekleri ele almak mümkündür. Ancak bu örnekler bile özgürlük yasalarının önemini ortaya koyuyor. Bu tarihsel örneklerden de anlaşıldığı gibi özgürlük yasaları, bireysel veya toplumsal özgürlükleri güvence altına alan yasal düzenlemelerdir. Yani halkların, toplumların temel hak ve özgürlüklerini korumak açısından önemlidir.
	Kürt halkının varlık, kimlik ve dil-kültürel haklarının tanınması çerçevesinden bakıldığında bu anlamıyla özgürlük yasalarının çıkarılması demek, bunun yasal ve anayasal düzlemde ele alınması ve çözüme kavuşturulmasını içerir. Yani anayasada Kürt halkının kimliğinin tanınması demek, eşit yurttaşlığın zeminini ortaya koyar. Aynı şekilde Kürt halkının anadilinin eğitim dili olması, kamusal alanda serbest ve yasaksız kullanılabilmesinin önü açılmış olur.
	Siyaset alanında da böyle bir düzenlemenin yapılması, demokratik siyaset yapmanın yolunu açar. Özellikle Kürt sorununun çözümüne ilişkin tartışmaların yoğunlaştığı bu süreçte, Kürt halkının devletin inkâr politikasından vazgeçtiğine dair güven verici, samimi bir adım olarak görülür ve demokratik bir toplumun inşasının önünü açar.
	Burada yine tarihe bir göz atmak da önemli. 1998’deki Belfast Antlaşması, İngiltere’nin yasal reformlar yapmasını ve adalet sisteminde düzenlemelere giderek çatışmaların durmasını sağlamıştır. Aynı şekilde İspanya’da da Bask halkının anadilinin ve kültürünün anayasal güvenceye alınması, ETA’nın silah bırakma sürecine girmesini sağlamıştır. Yine Güney Afrika’da Apartheid sonrası çıkarılan eşitlik yasaları, siyahilerin siyasete katılımını sağlayarak toplumsal dönüşümün ana eksenini oluşturmuştur.
	Özgürlük yasaları ne sağlar?
	Tarihsel örnekleriyle vermeye çalıştığımız ve ne anlama geldiğini kısaca ortaya koyduğumuz özgürlük yasalarının çıkması, Türkiye’de neyi değiştirir, ne kazandırır? Bunu da genel bir çerçeve olarak kimi başlıklar halinde belirtmek mümkün.
	Öncelikle belirtmek gerekir ki özgürlük yasaları, Türkiye’de demokratikleşmenin sağlanması ve demokratikleşmeye giden yolda önemli bir kilometre taşı rolü oynar. Devletin toplumla ilişkisi yeniden tanımlanır. Yine Kürt sorununun çözümü bağlamında da birçok krize dönüşmüş yapısal, sistemsel sorunun çözümü için ön açıcı bir çerçeve ortaya koyar.
	Çözüm için hukuki zemin fırsatı
	İlk olarak belirtilebilecek, vurgu yapılacak nokta; çıkarılacak özgürlük yasalarının ifade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, inanç özgürlüğü gibi olmazsa olmaz hak ve özgürlükleri güvenceye almasıdır. Hele ki günümüzde mevcut iktidarın, kadınlar başta olmak üzere Kürt halkı, Türkiye toplumu, muhalif demokratik kesimler ve basına yönelik baskıları göz önüne alındığında özgürlük yasalarının çıkarılmasının toplumu ne denli soluklandıracağı kendiliğinden anlaşılır. Özgürlük yasaları buna zemin hazırlar.
	Bu sürece samimi olarak girmek, yani demokratikleşmede devletin kararlılık ve samimiyet göstermesi demek; savaş ve saldırılardan vazgeçtiği anlamına gelir ve bu önemli bir adımdır. Devamında Kürt halkının anadilinde eğitim hakkı, kültürel hakların tanınması, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi düzenlemelerin yolunu açar. Bu da toplumsal barışın inşası için bir çerçeve oluşturur. Diğer bir ifadeyle, savaş ve çatışma zemininden çıkış; demokratik siyasetin devreye girmesi anlamına gelir.
	Demokratik dönüşüm kapısı aralar
	Devletin toplumda yarattığı sıkıntılardan biri, aşırı merkeziyetçilik ve yerellere hiçbir inisiyatif alanı bırakmamasıdır. Bu açıdan ele alındığında da özgürlük yasalarının çıkarılması demek, devletin yönetim anlayışındaki katı merkeziyetçiliği kırarak yerele inisiyatif tanıyan, yerelin söz ve karar sahibi olduğu, daha katılımcı ve sorgulanabilir bir sistemin inşasına zemin sunmak demektir. Bu yönüyle devleti bir dönüşüme de zorlar.
	Kadın özgürlüğü açısından ne anlama gelir?
	Kimi yönleriyle ele alınan özgürlük yasalarının temas edeceği en önemli alan, kadın özgürlüğü ve toplumsal cinsiyet eşitliği alanıdır. Özgürlük yasaları, kadın özgürlüğü dışında düşünülemez. Zira kadınların siyasetten eğitime, eğitimden ekonomiye yaşamın bir bütününe eşit katılımını güvence altına alan düzenlemeler, demokratikleşmenin derinleşmesi için zorunludur. Bu da erkek egemen zihniyetin kırılmasına ve demokratik toplumun daha kapsayıcı hale gelmesine katkı sunar.
	Şöyle ki; kadınların karar mekanizmalarında yer alması, özgürlük yasalarının en somut kazanımıdır. Parlamentoda, yerel yönetimlerde katılımları güvenceye kavuşmuş olur. Sadece seçme-seçilme hakkı değil, karar üretme hakkını da kullanmış olurlar. Bu, erkek egemen sistemin temellerini dönüştürür ve demokratik toplumun gerçek anlamda kurulmasını sağlar.
	Bir diğer boyut da özgürlük yasalarının kadına yönelik şiddetin önlenmesinde bir rol oynamasıdır. Çünkü özgürlük yasaları, fiziksel, psikolojik, ekonomik, dijital ve her tür şiddeti “insanlık suçu” olarak tanımlar. Bunun yanında kadın dayanışma merkezleri ve özsavunma mekanizmaları yasal statüye kavuşur. Kadınlara karşı işlenen suçlarda yaptırım ve cezanın yanı sıra zihniyeti dönüştüren mekanizmalar da geliştirilir.
	Kadın özgürlüğü, toplumsal özgürlüğün temelini oluşturduğu için özgürlük yasalarının çıkarılması sadece bununla sınırlı kalmaz; kültür, sanat, inanç ve eğitim alanlarında da kadınların kendi bedenleri üzerinde hak sahibi olmalarını sağlar. Tüm bunlarla birlikte özgürlük yasalarını en çok kadınları ilgilendiren ve kadınlar için olmazsa olmaz yasalar olarak ele almak yanlış olmaz.
	Birbirini besleyen yasalar
	Sonuç itibarıyla, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin doğru temelde gelişmesi için ifade ettiği “demokratik entegrasyon” ve “özgürlük yasaları” birbiriyle ilişkili, birbirini güçlendiren yasalar olarak değerlendirilir. Biri olmadan diğeri zayıf kalır; birlikte uygulandıklarında ise toplumsal özgürlüğün önünü açacak yasalar haline gelirler. Yani demokratik bir sistem inşasının gelişmesinin önemli adımlarıdır. Öz olarak, demokratik entegrasyon yasaları özgürlük yasaları olmadan yüzeysel ve eksik kalır; özgürlük yasaları da ancak demokratik bir ortamda ete kemiğe bürünerek esas anlamına kavuşur.

				
				
				
				
				





