‘Özgürlük Hareketi iddialarını büyütüyor devlet de adım atmalı’
- 09:02 2 Kasım 2025
 - Güncel
 
	Gülistan Gülmüş
	RIHA - Kürt Özgürlük Hareketi’nin 26 Ekim’de duyurduğu geri çekilme kararına ilişkin konuşan TJA’lı Başak Sarıdal, medyanın olumsuz propagandasına rağmen Özgürlük Hareketi’nin kararlılıkla barış için iddia ve kararını büyüttüğünü, devletin de hukuki ve siyasi adımlar atması gerektiğini vurguladı.
	Kürt Özgürlük Hareketi yönetimi, 26 Ekim’de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın onayı doğrultusunda Qendîl’de tarihi bir açıklama gerçekleştirdi. Hareketin açıklamasında, PKK’nin 12’nci Kongre kararları doğrultusunda Hezên Parastina Gel (HPG) ve Yekîtiya Jinên Azad-STAR (YJA-STAR) güçlerinin geri çekilmeye başladığı belirtildi. Bu adımla beraber sürecin 2’nci aşamaya geçildiği ifade edildi. Dünya kamuoyunda ve Kürt halkında büyük yankı uyandıran bu açıklamanın ardından halkın da talebi, devletin artık adım atması gerektiği yönünde.
	Konuya ilişkin Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Başak Sarıdal değerlendirmelerde bulundu.
	Başak Sarıdal, sözlerine Kürt Özgürlük Hareketi’nin yıllardır mücadele yürüttüğünü belirterek başladı. Kürt Özgürlük Hareketi’nin daha önce 1993, 2013 ve 2015 yıllarında da barış için adım attığını ancak bu adımların karşılıksız kaldığını hatırlattı. Başak Sarıdal, 27 Şubat çağrısı ile yeni bir sürece adım atıldığına vurgu yaparak, “27 Şubat’tan itibaren bu sürecin başlamasıyla birlikte PKK gerçekten tarihi adımlar atıyor. Dediğimiz gibi bu mücadelenin barış şiarını, barış isteğini çok somutlaştırılmış haliyle ortaya koyuyor. Şu anda bu süreçle birlikte kadınların büyük bir rolü de vardı. 2013-15’lerde yoğun kadın katliamlarına ve zulme rağmen kadınlar bugün hâlâ sokaklarda, kentlerde, direnişlerde somutlaştırılmış bir barış talebini gösterebiliyor” ifadelerine yer verdi.
	‘Cinsiyetçilik günümüz çözümsüzlüğünün bir özetidir’
	27 Şubat’tan bu yana başlayan sürecin provoke edilmeye çalışıldığına dikkat çeken Başak Sarıdal, buna örnek olarak TJA’nın ve DEM Gençlik Meclisi’nin farklı tarihlerde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için yapmış olduğu eylemlerin provoke edilmesini gösterdi. Başak Sarıdal, “Pervin arkadaşın yapmış olduğu açıklamada İYİ Parti’nin milletvekillerinin ona cinsiyetçi mesajlar attığını ifşa etti. Bunların hepsi aslında toplumun bir özetidir, günümüz çözümsüzlüğünün bir özetidir. Toplumda bu şekilde derinleştirilen cinsiyetçiliğin, derinleştirilmiş savaş ortamında en çok zarar gören, en çok zulme, katliama uğrayan kadınlar olduğu için bu süreçte, barış sürecinde de en çok kadınlar süreci sahiplendi” diye kaydetti.
	‘Kürt hareketi kararlılıkla barış için iddialarını büyütüyor’
	Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın barış için sürekli çalışma yürüttüğünün altını çizen Başak Sarıdal, medyanın olumsuz propagandaları olduğunu belirterek, “Kürt Özgürlük Hareketi kararlılıkla, ısrarla barış için iddialarını büyütüyor, kararlarını büyütüyor, tarihi adımlar atıyor. Bunların artık devlet nezdinde de karşılık bulması, devletin de atması gereken yasa ve siyasi gelişmelerin önünü açıyor aslında. Lakin devlet tıkamaya müsait biraz daha. Bunca tıkanmaya rağmen, bunca sürecin provoke edilmesine rağmen halklar, Kürt halkı, hareketin kendisi büyük bir ısrarla sürecin önünü açmak için tarihi adımlar atıyor. Dediğimiz gibi, aslında bu artık siyasi partilerin veya önderlerin bir talebi değil, bu halkların da talebi. TJA olarak yürüyüş yaptık, gittiğimiz her kentte büyük bir coşkuyla karşılandık. Aslında bu, toplumun barışa olan ihtiyacının çok net, somut bir şekilde göstergesidir” dedi.
	‘Hukuki ve siyasi adımlar atılmalı’
	Birçok baskıya ve tecride rağmen Abdullah Öcalan’ın, Kürt halkının ve siyasi alanın barış için çalışmalarını yürüttüğünün altını çizen Başak Sarıdal, devletin de adım atması gerektiğini kaydederek şu sözlere yer verdi: “Kürt Özgürlük Hareketi’nin dünya basınında da büyük bir yankı uyandırdığını belirten Başak Sarıdal, örneğin son 26 yılda Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan bu kadar ağır tecrit altında olmasına rağmen ısrarla sürecin önünü açmak için kararlar alıyor. Keza Kürt hareketi aynı şekilde bu kadar yoğun saldırılara rağmen sürecin önünü açmak için adımlar atıyor. Halklar bu soykırımlardan daha fazla zarar görmesin diye süreci sahipleniyor. Siyasi alan keza aynı şekilde bu kadar ağır koşulların olduğu yerde kadınlar yine aynı şekilde süreci sahipleniyorlar, sürecin ruhuna uygun olarak adımlar atıyorlar, süreci provokasyona karşı savunuyorlar. Devletin adım atması gereken siyasi ve hukuki zeminlerin olduğunu düşünüyoruz. Bu şekilde devlet hukuki ve siyasi adımları atabilmeli.”


				
				
				
				
				





