REPAK’tan 25 Kasım çağrısı: Özgür bir dünya inşa edelim

  • 16:16 23 Kasım 2025
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ- 25 Kasım’a dair açıklama yapan REPAK, kadınları mücadeleye çağırarak, "Kadınların iradesi, bilgisi ve örgütlenmesiyle şiddetsiz, barışçıl ve özgür bir dünya inşa edelim" dedi.
 
Kürt Kadın Dış İlişkiler Merkezi (REPAK), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla yazılı bir açıklama yayımladı.
 
REPAK açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
 
“Kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele gününde, erkek egemen sistemin zulmü ve vahşeti sonucu katledilen tüm kadınları anıyoruz ve diyoruz ki: Sizi asla unutmayacağız, şiddet olmayan, özgür bir dünya ve toplum kurarak sizin intikamınızı alacağız. Şiddet insanlık dışı bir olgudur ve ne yazık ki bugün çok çeşitli yöntem ve araçlarla sistematik olarak kadınların, toplumların ve doğanın üzerinde uygulanmaktadır. Şiddet, iktidarın ürünü bir kültürdür. İktidarın olduğu yerde doğal olarak şiddet de vardır. İktidarın kaynağı bizzat şiddettir. Şiddetin fiziksel, psikolojik, siyasi, ekonomik, ideolojik, dijital, kültürel ve yüzlerce biçimi vardır. Bütün şiddet türleri iktidarın hizmetinde geliştirilir. Bu nedenle şiddet olayları sadece Mirabel Kardeşler’in –‘üç kelebek’in– katledilmesiyle başlamamıştır. Onlar direnişin sembolü olmuş ve Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün vesilesi olmuşlardır. Erkek egemen sistemin kuruluşundan bugüne kadar insanlık ve kadınlar hiçbir mekânda ve zamanda şiddetsiz bir dönem yaşamamıştır.
 
Tüm kıtalarda kadınlar hedefte
 
Bu erkek egemen sistem tüm soykırımların nedeni ve sonucudur. Bu soykırımlardan en çok zarar gören ne yazık ki biz kadınlarız. Bugün dünyanın her yerinde kadınlar soykırım düzeyinde saldırılara uğruyor. Kadınların dünyada yaşadığı gerçeklik FEMİNİSİD’dir. Tüm kıtalarda kadınlar statüleri, renkleri, yaşları, dilleri ne olursa olsun hedef alınıyor, katlediliyor, emekleri gasp ediliyor. Erkek kendini kadınları öldürme, işgal etme hakkını görüyor. Erkek egemen kültür kadını insan olarak görmüyor, kadını değersiz kılıyor, kadının varlığını sadece erkeğe hizmetle sınırlıyor. Erkek-devlet iktidarının tahtı kadının köleliği üzerine kurulmuştur. Bu zalim sistem çok iyi biliyor ki temelinden sarsılırsa çökecek. Bu yüzden siyaset, hukuk, bilim, ordu, güvenlik, okul, sokak, stadyum, sanat, medya, moda, din, aile, reklam vb. her şey bu erkek egemen sistemi koruyor. Devlet sistemi erkek egemen, yani cinsiyetçi bir sistemdir. İktidarın en küçük hücresi olan aile de cinsiyetçiliğin öğretildiği ve çoğaltıldığı yerdir.
 
Dünyanın her yerinde şiddetle karşılaştık 
 
Biz kadınlar bu yıl da dünyanın her yerinde şiddetle karşılaştık. Filistin-Gazze savaşında, Suriye’de Sahil ve Suveyda bölgelerindeki katliamlarda, Sudan iç savaşında en çok kurban olan kadınlar ve çocuklardı. İran’da bu yıl 704 kadın idam edildi. Türkiye hapishanelerinde on binlerce kadın siyasi görüşleri nedeniyle insanlık dışı muamelelere maruz kaldı. Durmadan kadınlar erkekler, aileleri, akrabaları, sevgilileri tarafından katledildi. İşsizlik, göç, yoksulluk en çok kadınların hayatını etkiledi. Namus adına kadın cinayetleri meşrulaştırıldı ve teşvik edildi. Irak’ta yılın başında ‘Kişisel Statü Yasası’ adı altında kadınların yasal hakları gasp edildi; çocuk yaşta evlilik ve çok eşliliğin önü açıldı.
 
Kadınlara çağrı
 
25 Kasım 1960’tan bugüne, Mirabel Kardeşler –Patria, Minerva ve María– katledilişlerinin 65. yılındayız. Ama ne yazık ki kız kardeşlerimiz, çocuklarımız sınır tanımadan katledilmeye devam ediyor. Kız kardeşlerimizin ölüm bilançosu devletler arası savaş bilançolarından aşağı değil. Bu kader değildir ve hiçbir güç bunu bize kabul ettiremez. Çok iyi biliyoruz ki hiçbir kadın sebepsiz yere hayatına son vermez, hiçbir kadın kendi kendine bedenini ateşe vermez. Ve bu kadar çok ‘ölüm’ ve ‘intihar’ olayının olması tesadüf değildir. Ama bu olaylar bilinçli olarak kapatılıyor, gerçekler çoğu zaman tersyüz ediliyor ya da sıradan bir olay gibi gündem yapılmıyor. Katiller çoğu zaman bu yöntemlerle korunuyor, yargılanmıyor, serbestçe dolaşıyor. Ama biz diyoruz ki kadın katliamı politiktir. Bu nedenle kapitalist erkek-devlet sistemine karşı radikal bir mücadele verilmelidir. Bugün şiddet hayatımızın her alanına yayılmış durumdadır. Bu yüzden biz kadınlar mücadelemizi sadece bir güne sıkıştırmamalıyız. 
Şiddete karşı her an ve hayatın her alanında mücadelemizi sürdürmeliyiz. Mücadelemizin sonuç alıcı olması için kadınlar örgütlü olmalıdır. Kadınların örgütlenmesi en büyük savunmadır. Bu vesileyle REPAK olarak çağrı yapıyoruz: Gelin, her günü 25 Kasım gibi mücadele, direniş ve savunma günü yapalım. Gelin, irade, bilim ve kadın örgütlenmesiyle şiddetsiz, barışçıl ve özgür bir dünya kuralım.”