'Hukuki, siyasi ve yasal düzenlemeler yapılmalı'

  • 09:09 22 Kasım 2025
  • Güncel
AMED - 27 Şubat’tan bu yana süren Barış ve Demokratik Toplum çağrısı, Türkiye ve Kürdistan’da büyük yankı uyandırdı. Konuya ilişkin konuşan kadınlar ise devletin bir an önce hukuki, siyasi ve yasal düzenlemeler konusunda somut adımlar atmasını istiyor. 
 
Türkiye ve Kürdistan’da 27 Şubat’ta başlayan Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ile birlikte halkın, siyasi partilerin ve sivil toplumun umutlarını büyüten yeni bir atmosfer hâkim. Ancak Kürt halkı ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin attığı somut adımlara rağmen devletin hâlâ karşılık vermemesi, sürecin geleceğine dair ciddi soru işaretleri yaratıyor. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve MED TUHAD-FED, hem sahadaki gerillanın geri çekilmesi hem de cezaevlerindeki ağır tecrit koşullarına rağmen ilerlemeyen adımların “Devlet neyi bekliyor?” sorusunu daha da yakıcı hale getirdiğini vurguluyor.
 
DEM Parti Eş Genel Başkanları, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun İmralı Adası’na yapılacak ziyareti onaylamasını “Türkiye’nin demokratik olgunluğunun ve barış iradesinin en somut ifadesi” olarak nitelendirdi. Bu karar, sürece dair beklentileri artırırken, kamuoyunda da “yasal ve hukuki düzenlemeler yapılacak mı?” sorusunu akla getirdi. 
 
‘Devlet somut bir adım atmak için hâlâ neyi bekliyor?’
 
27 Şubat ile başlayan Barış ve Demokratik Toplum çağrısı ile beraber Türkiye ve Kürdistan’da farklı bir atmosferin yaşandığını söyleyen Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Amed İl Eşbaşkanı Ruçem Elyakut, STÖ, siyasi partilerin ve halkın  sürece dair inancını ve beklentilerinin olduğuna işaret etti. Ruçem Elyakut, “PKK 26 Ekim’de Medya Savunma Alanlarına çekildiğini açıkladı; ardından çatışmalı alanlardan geri çekildiklerini belirttiler. Açıkçası Kürt halkı, Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürt Halk Önderi barışa ne kadar yakın olduklarını, barış için ne kadar hazır olduklarını bu somut adımlarla göstermiş oldular. Bütün bu somut adımlara rağmen henüz iktidar tarafı, devlet tarafı somut bir adım atmış değil. Kürt halkının da söylediği bir şey; devlet somut bir adım atmak için hâlâ neyi bekliyor? Hepimizin merak ettiği ve sorguladığı şey bu” diye belirtti.
 
‘Devletin artık bu sürece karşılık vermesi gerekiyor’
 
Kürt halkının barış için hazır olduğunu dile getiren Ruçem Elyakut, cezaevlerinde binlerce siyasi tutsağın ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın hâlâ tecrit altında tutulduğunu vurguladı. Ruçem Elyakut, “Henüz hukuki bir düzenleme yok. Bunların yapılması için ne bekleniyor, bunları sormak lazım. Devletin bütün bu somut adımlara karşı bir adım atmaması Kürt halkını kaygılandırıyor. Bir an önce yasal ve hukuki düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerekiyor. Biz barış istiyoruz diyoruz, demokratik toplumdan söz ediyoruz ama hâlâ bu çağrılara dönük hiçbir adım atılmadı. Devletin artık bu sürece karşılık vermesi, somut adımları atması gerekiyor. Bir an önce demokratik bir toplumun inşasının da yaratılması gerekiyor. Ortadoğu’nun yaşadığı kaosu da biliyoruz; Türkiye’nin bu kaosun içinden çıkması için yapılması gerekenler çok açık ve net. Bunlar siyasi, hukuki ve yasal düzenlemelerin yapılmasıdır. Artık Kürt Özgürlük Hareketi’nin, gerillanın burada aktif siyasete katılması ve siyasi tutsakların bir an önce özgürlüklerine kavuşması gerekir. Öncelikle tabi ki Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşması gerekir. Bu ciddiyetle iktidarın yaklaşması gerekir” dedi.
 
‘Somut adımlar atılmalı’
 
Kürt halkı için farklı ve tarihi bir süreç olduğunu vurgulayan MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) Eşbaşkanı Pınar Sakık Tekin, daha önce barışın sağlanması için atılan adımlardan çok farklı olduğunu, inançlarının ve umutlarının yüksek olduğunu belirtti. Pınar Sakık Tekin, “Bu süreç bir yılını doldururken beraberinde Kürtler tarafından çok somut adımlar atıldı. Sayın Öcalan’ın çağrısı ile birlikte birçok adım atıldı. Bu adımlar çok kıymetli adımlar. Bu adımlar neyin göstergesidir? Kürt halkının artık gerçekten çatışmadan yana olmadığının, kararlılığının ve barıştaki ısrarının göstergesidir” ifadelerini kullandı.
 
‘Barış cezaevlerinden başlamalı’
 
Yürütülen barış sürecinin tek taraflı olmaması, herkesin barış için mücadele etmesi gerektiğini vurgulayan Pınar Sakık Tekin, “Barış bir an önce pratiğe dönüştürülmelidir. Halklar artık bunun bir pratiğe ve somut hale gelmesini istiyor. Böyle bir süreç konuşulurken cezaevlerini de unutmamak gerekir; orada farklı bir durum var, farklı bir politika uygulanıyor. Bu muğlaklık üzerine bizler dışarıda barışın sıcaklığını hissederken içeride hissedilmeyişinin acısını hissediyoruz. Barış cezaevlerinden başlamalı. Anayasal değişikliklerin olması gerekiyor. Bir düzenlemeye girileceği zaman artık gerçekten rahat bir nefes alacağımızı düşünüyoruz” diye konuştu.