ÖHD: Türkiye 'umut hakkı' için adım atmalı

  • 18:26 2 Ağustos 2025
  • Güncel
COLEMÊRG - AİHM'in ağırlaştırılmış müebbet cezalarına yönelik ihlal kararlarını hatırlatan ÖHD, Türkiye’nin umut hakkını tanımadığını belirterek hükümeti, meclisi ve muhalefeti insan onuruna uygun adımlar atmaya çağırdı.
 
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Colemêrg’in Gever ilçesine bağlı Ciwyan köyünde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarına karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına ve umut hakkına ilişkin açıklama düzenledi. Açıklamaya ÖHD Eşgenel Başkanları, ÖHD üyeleri, Colemêrg milletvekili Avukat Onur Düşünmez, Colemêrg Baro Başkan yardımcısı Avukat Tevfik Gündüz katıldı. Açıklama metnini ise ÖHD Genel merkez yöneticisi Savaş Temel okudu.
 
Türkiye’yi ve tüm ilgili kurumları umut hakkını hayata geçirmeye çağırdıklarını dile getirilen açıklamada, AİHM’in Abdullah Öcalan, Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan başvurularında verdiği ihlal kararlarına dikkat çekilerek, bu kararların Avrupa Konseyi (AK) Bakanlar Komitesi tarafından “Gurban Grubu” kapsamında izlendiği belirtildi. AİHM’in kararlarında, ömür boyu süren hapis cezalarının insanlık dışı bir cezalandırma biçimi olduğu vurgulanan açıklamada, "Tutsakların bir gün serbest kalabileceklerine dair 'gerçek ve somut bir umut' taşıması gerektiği ifade edilmiştik. Bizler ÖHD olarak 2021 tarihinden bu yana umut hakkı olarak ifade ettiğimiz dava grubunu izlemekte, takibini yapmakta ve gerekli adımların atılması gereke andımlar için başvuruları yapmaktayız. En son bu amaçlarla 21 Temmuz 2025 tarihinde AK Bakanlar Komitesi’ne birçok sivil toplum örgütü ve baro olarak Kural 9.2 başvurusunu yapmış, bulunmaktayız. Başvuru, kurumumuzla birlikte İHD, TOHAV, TİHV, CİSST, ÇHD, Diyarbakır Barosu, Van Barosu, Şırnak Barosu, Şanlıurfa Barosu ve Hakkari Barosu tarafından yapılmıştır” denildi.
 
‘Yasal düzenlemelerle ömür boyu hapis cezasını ortadan kaldırmamıştır’
 
AİHM’e göre kişinin hayatı boyunca devam ettirilen hapis cezaları insanlık dışı olarak tespit edildiğini ve kişinin bir gün yeniden özgürlüğüne kavuşabileceğini, yeniden toplumla buluşabileceğini umut edebilmesi gerektiği belirtİLen açıklama, aynı şekilde bu umudun bir temenninin ötesine geçmesini, öngörülebilir, belirli ve gerçekleşebilir olmasını gerektiğini ifade edildi. Açıklamada, “Bu kararlar bir ömre bedel nitelikte uzun süreli hapis cezaları açısından da kabul edilmesi gereken ilkeler ortaya koymaktadır. Türkiye aradan geçen 11 yılı aşkın süreye rağmen AİHM kararlarına uymamış, yasal düzenlemelerle ömür boyu hapis cezasını ortadan kaldırmamıştır. Bu yılın başında Adalet Bakanı tarafından umut hakkına dair herhangi bir yasal düzenleme yapılmayacağı beyan edilmişti. 27 Haziran 2025 tarihinde de Hükümet tarafından AK Bakanlar Komitesi’ne bir eylem planı sunulmuştur. Söz konusu eylem planı da Adalet Bakanı’nın açıklamaları ile uyumlu olarak ömür boyu hapis cezası biçimine dair herhangi bir çözüm modeli getirmediği görülmüştür” ifadelerine yer verildi.
 
‘Ortak yaşama köprü ve demokrasiye açılan esaslı kapı olacaktır’
 
Umut hakkına dair hukuki bir mekanizmanın oluşturulmasını, aksi takdirde anlamlı bir ilerleme gösterilmezse Sekretaryaya bir ‘ara karar taslağı’ hazırlaması talimatı verildiği hatırlatılan açıklamada buna rağmen gerek bakanlık beyanatı, gerekse de en son eylem planında yeni herhangi bir gelişmenin olmadığı vurgulandı. açıklamada “AİHM kararlarına uygun adımlar atılmadığı ortadadır. Güncel gelişmelerle birlikte bu hususlar geniş imzayla yapmış olduğumuz başvurumuzda konu edilmiştir. Umut hakkı hiç kuşkusuz bugün içerisinden geçtiğimiz Barış ve Demokratik Toplum süreci açısından da belirleyici önemdedir. Bu süreci resmen başlatan, adım adım ören, inşa eden ve pratikleştiren sayın Öcalan yaklaşık 27 yıldır ağır izolasyon koşullarında tutulmaktadır. Mevcut koşulları ne AİHM kararları ve umut hakkı ile uyumludur ne de Kürt Meselesinin demokratik ve siyasal çözümüne odaklı yürüttüğü süreçle uyumludur. Üstlendiği tarihi misyon gereği daha fazla vakit kaybetmeden özgürlüğüne kavuşması gerekmektedir. Bu bağlamda sayın Öcalan’ın özgürlüğü, özgür çalışabilmesi, ortak yaşama köprü ve demokrasiye açılan esaslı kapı olacaktır” diye belirtildi.
 
'AİHM sorumluluğun yerine getirmeli'
 
Hükümetin elbette AİHM kararlarının gereğini yerine getirmekle yükümlü olduğunun altı çizilen  açıklamada, “Fakat Meclis çatısı altında olan bütün partiler, muhalefet de halkın temsilcileri olarak, yasa yapıcı olarak sorumludurlar. Özellikle işkence olarak tarif edilen fiili uygulama ile yapısal mekanizmaların ortadan kalkması için, AİHM kararlarının gereğinin sağlanması için çaba ortaya koymak durumundadırlar. Siyasal mücadeleyi salt bir iktidar-koltuk değişikliğine sıkıştırmak, an’da değişim ve dönüşümü hedeflememek birey-toplum ve tarih adına fırsatları ıskalamak anlamına da gelecektir” denildi.
 
‘Umut hakkının sağlanması için adım atmaya, girişimde bulunmaya çağırıyoruz’
 
Hükümeti şimdiye kadarki politikalarından vazgeçmeye, insan hak ve onuruyla uyumlu adımlar atmaya, umut hakkının gereğini yerine getirmeye yönünde çağrıda bulunun açıklamanın devamında şunlar kaydedildi: “Türkiye Büyük Millet Meclisini, Meclis Başkanlığını Anayasal sorumluluğunu yerine getirmeye davet ediyoruz. Muhalefet partilerini, meclisteki tüm parti ve milletvekillerini AİHM kararlarına konu olan umut hakkının sağlanması için adım atmaya, girişimde bulunmaya çağırıyoruz. Demokratik değişim ve dönüşümün asıl öznesi ve dinamiği olan halkımızı, demokratik kamuoyunu, sivil toplum örgütlerini ve baroları umut hakkının yaşama geçmesi için duyarlılık ve sorumluluk almaya çağırıyoruz.”