Hasta tutsağın annesinden ‘sessizlik kırılmalı’ çağrısı

  • 09:06 13 Ocak 2024
  • Güncel
ANKARA - Ağır hasta tutsak Ekim Polat’ın sağlık durumu gün geçtikçe kötüye giderken, tedavisinin engellendiğini söyleyen Anne Songül İlker, “Bu sessizliğin kırılması gerek. S ve Y tipi cezaevleri yapılıyor, bu siyasi atmosferde yarın orada herkes olabilir” dedi.
 
Cezaevlerindeki ağır hasta tutsaklar tedavileri için tahliye edilmezken, tedavileri de keyfi bir biçimde ya engelleniyor ya da kelepçeli tedavi dayatılıyor.  Durumu ağır olan hasta tutsaklardan biri olan Ekim Polat.  İstanbul’da 2016 yılında göz altına alınıp tutuklanan ve 24 yıl ceza verilen Ekim,  bir buçuk yıl  Silivri 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulduktan sonra Bandırma, Manisa Akhisar T Tipi Kapalı Cezaevi ve Denizli T Tipi Kapalı Cezaevi’ne götürüldü. Ekim, son olarak 7 ay önce de Tekirdağ F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne sürgün edildi.
 
Ekim, cezaevinde ciddi ritim bozukluğu nedeniyle iki kez kalp krizi geçirdi, ilerlemiş KOAH ve tüberküloz hastası ve ayrıca böbrek ve diyabet hastası, Hipofizden kaynaklı gövdesi büyürken kemikleri eriyor.
 
‘Tedavi için gereken iğneler yapılmıyor’
 
Ekim’in Tekirdağ F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne 7 ay önce sürgün edildiğini söyleyen annesi Songül İlker, hastalığının ağırlaştığını belirtti. Songül, “Ekim’in tedavisi için 3 ay boyunca iğneler yapıldı fakat 3 ayın ardından iğneler bir anda hapishanenin keyfi tutumuyla kesildi. Şuan iğnelerini olamıyor, boyunun uzamasını engellemek için bir tedavi henüz başlatılmadı ve gerekli olan ortopedik yatak ve sandalye de hala temin edilmedi. Gerekli ilaçlar ise iki haftadan önce ulaşmıyor gelse dahi çoğu zaman eksik geliyor ve keyfi olarak verilmiyor” dedi.
 
‘ATK hastalığın üstünü örtmeye çalıştı’
 
Hastalığının başlı başına bir rapor yerine geçtiğini belirten Songül, Adli Tıp Kurumu’ndan rapor isteme zorunluluğu olmadığını söyledi. Songül, “Ergenliğini tamamlamış bir insanın sürekli olarak ayak numarası büyüyor ve boyu uzuyorsa bu başlı başına bir rapor yerine geçiyor ki Adli Tıp bu hastalığını biliyor ve görüyor; hastalığı manipüle ederek üstünü örtüyorlar. Teşhis konulduktan 5 yıl sonra kendi çabalarımla raporlara ulaşarak öğrenebildim. Milyonda bir görülen bir hastalık olduğu için derhal Ekim’in tahliye edilmesi gerekiyor ki Ekim cezaevinde sağlığını yitirdi ve bu hastalığa yakalandı. Bir saniye bile içeride tutulmaması gerekiyor ama düşman hukukuyla hareket ettikleri için bırakın tahliye etmeyi tedavi bile engelleniyor. Bunun üzerine işkenceler de sürüyor” sözlerini kullandı.
 
‘Tedaviyi değil işkenceli tedaviyi reddediyor’
 
Ekim’in tedaviyi reddettiği algısının yalan olduğunu dile getiren Songül, insani koşullarda tedavi talepleri olduğunu belirtti. Songül, şöyle devam etti: “Ekim tedavisi için içeride ben de dışarıda mücadele ediyoruz. Oturma eylemimin 481’inci günündeyim. İnsani koşullarda tedavi hakkı istiyoruz. Bu her insanın hakkı, yaşam hakkı engelleniyor ve hasta bir mahpusa kafes ring, kelepçeli muayeneler dayatılıyor. Ekim bunları reddediyor. Hastaneye sevkler yapılmıyor, iptal ediliyor bunlara karşı bir mücadelesi var, reddettiği bunlardır. O tedavisi için mücadele ediyor. İnsani koşullarda yasal tedavi hakkını talep ediyor.”
 
Tüm hasta tutsakların yaşam hakkına sahip çıkılmalı
 
Tüm hasta tutsakların tedavi hakları olduğunu hatırlatmaya çalıştıklarını belirten Songül, “Keyfi biçimde tedaviler engellenerek, işkenceye maruz kalıyorlar. Ekim dışarıdaki sessizlikten çok rahatsız ve hasta tutsaklara karşı duyarsızlığın sonlanması gerekiyor. Herkesin bu duruma insanı olarak bakması gerekiyor. Hastasınız, tutsaksınız ve tedaviniz engelleniyor; buna karşı herkesin tek yürek olması ve üzerine düşeni yapması gerekiyor. Bu sessizliğin kırılması gerek. S ve Y tipi cezaevleri yapılıyor, bu siyasi atmosferde yarın orada herkes olabilir. O zaman iş işten geçmiş olacak bu nedenle tüm hasta tutsakların sahiplenilmesi ve gerekenin yapılmasını şarttır. Hasta tutsakların yaşam hakkının sahiplenilmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.