‘Barışa Çağrı’ imzacısı Fatma Gök: Abdullah Öcalan’ın rolü önemli

  • 09:08 29 Ekim 2023
  • Güncel
 
Marta Sömek
 
İSTANBUL - “Abdullah Öcalan’a yönelik yürütülen bu tecrit, gerçekten barışa yöneltilen bir tecrittir. Çünkü Kürt halkı, Önderliği yoluyla cezalandırılıyor” diyen “Barışa Çağrı” Deklarasyonu imzacılarından araştırmacı, yazar, siyasetçi ve Prof. Dr. Fatma Gök, çözümün Türkiye ve Kurdistan halkları ile üretilmesi gerektiğini vurgulayarak, her kesime barış taleplerine ses verme çağrısında bulundu.
 
Kurdistan’da savaş ve saldırı politikaları sürerken, İmralı Adası’nda 25 yıldır ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan haber alınamama hali de 33’üncü ayına girerek mutlak iletişimsizlik her geçen gün daha da derinleşiyor. Bu politikalara karşı ise dün aralarında çok sayıda akademisyen, siyasetçi, sanatçı, yazar, gazeteci ve aydının bulunduğu, her kesimin imzacısı olan 78 kişi, “Barışa Çağrı” ismiyle, Taksim’de bulunan Elit Word Otel’de basın toplantısı ile deklarasyon açıkladı.
 
Her kesimden ilgi yağdı
 
“Barışa Çağrı” yazılı pankartları ile donatılan toplantı salonunda, ulusal ve uluslararası basından da çok sayıda gazeteci yer aldı. Öte yandan toplantıya, deklarasyon metninin imzacılarından çok sayıda akademisyen, siyasetçi, sanatçı, yazar, gazeteci ve aydının yanı sıra PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın müdafiliğini yapan Asrın Hukuk Bürosu avukatları, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şube Eşbaşkanları ile üyeleri, Emekçi Hareket Partisi (EHP) Sözcüleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Marmara Eşsözcüleri, Devrimci Parti, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanları ile çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi ve siyasetçiler de katıldı.
 
Çözümün adresi belli: Abdullah Öcalan!
 
Kürt sorununun demokratik çözümünde Abdullah Öcalan’ın birincil muhatap olduğu ve barışın inşasındaki rolünün büyük bir önem taşıdığının belirtildiği deklarasyon metninde, “Çabamız, barışı aramak üzerinedir ve barış yolcusu olabilme cesaretine dairdir. İnşasının Türkiye adına tarihsel önemde olduğuna inandığımız barışın toplumsallaşmasında Öcalan’ın çok önemli katkılar sunacağını düşünüyoruz” sözleriyle çözümün anahtarı olduğu bir kez daha vurgulandı. İmzacılar, her kesime barış taleplerine ses vermeleri ve birlikte mücadele çağrısında bulundu. İmzacılardan araştırmacı, yazar, siyasetçi ve Prof. Dr. Fatma Gök de, “Halkların silaha, savaşa değil, barışla nasıl daha fazla yol alınması yönünde ses çıkarması, harekete geçmesi gerekiyor. Ve gerçekten bunu hayata geçirmemesi için sınanıyor. Bu çağrı umuyorum daha büyük kitleleri harekete geçirecek. Barışı kurana kadar bunun peşini bırakmayacağız” sözleriyle seslendi. 
 
Fatma’ya, barışa duyulan ihtiyaç, Kürt sorununun demokratik çözümündeki ısrar, PKK Lideri’nin çözümdeki anahtar rolü ve çağrılarına ilişkin mikrofon uzattık.
 
‘Yeniden barışa ihtiyaç olan bir dönemdeyiz’
 
Gençlik yıllarında Vietnam Savaşı’na karşı çıktığını söyleyen Fatma, “Her dönem barışa ihtiyacımız var dendi. Bugün tekrar bunu söylemek durumundayız. Çünkü Orta Doğu coğrafyasını, Kafkaslarda, Balkanlarda militarist ve savaş yanlısı güçlerin insanlığa saldırdığını görüyoruz” dedi. Filistin’de yaşananların tüm toplumları insanlığını sorguladığını belirten Fatma, “Rojava’da yaşananlar da öyle. Gazze halkının bu şekilde yok edilmeye zorlanması ile zorunlu göç savaş suçudur. Savaştan en çok çocuklarla birlikte kadınlar etkileniyor. Onun için böyle tarihi, kritik bir dönemdeyiz. Buradan ya çıkacağız, ya çıkacağız. Böyle bir toplumsal hareketin gelişmesi, sivil toplumda, örgütlü toplumda, siyasi partilerde bunu büyütmemiz, buradan çıkmamız lazım. Bu çağrının önemini de öyle görüyorum. Bu ülkenin yarısından fazlası savaşa karşı. Ama ses çıkarmayınca bir şey olmuyor” ifadeleriyle her kesimin ses çıkarmasının büyük bir önem taşıdığını dile getirdi.
 
‘Kürt halkı Önderliği yoluyla ‘cezalandırılıyor!’
 
Öte yandan PKK Lideri’ne uygulanan mutlak tecridin de tüm Kürt halkına yönelik gerçekleştirildiğini vurgulayan Fatma, “Abdullah Öcalan’a yürütülen bu tecrit, gerçekten barışa yöneltilen bir tecrittir. Çünkü Kürt halkı, Önderliği yoluyla ‘cezalandırılıyor’. Bu çok basit bir gerçeklik. Ve savaş güçleri böyle yol alıyorsa, bu demektir ki çözüm için gerçekten Kürt halkının Önderi olan ve daha önce aynı iktidar bu topraklarda çok yakından bildiğim 2013-2015 Çözüm Süreci’nde bambaşka bir rüzgar esti toplumda. Türkiye halkı da Kürtlerin yaşadıklarını görebilmişti. Ve bunun çözümü için hükümetin ve Kürt halkının Önderi olan Abdullah Öcalan’ın birlikte çalıştığı bir süreç var. Türkiye halkları buna karşı çıkmadı, hiç kimse yürümedi Çözüm Süreci’ne karşı. Fakat savaş üstün geldi, egemen güçler ve o zamanın iktidarı tekrar barış sürecini bitirdiler. Bu bizim hepimizin gözü önünde olan ve yakın tarihte bize çok şey öğretti. Ondan sonra yoksulluğun da arttığını görüyoruz” değerlendirmesini yaptı.
 
Çözüm Türkiye ve Kurdistan halkları ile üretilmeli
 
Diğer yandan tüm kaynakların militarizme aktığının altını çizen Fatma, “Türkiye’nin askeri harcamalarına bakıldığı zaman, anaokullarına üç kuruşluk yemekler verilemezken inanılmaz derecede askeri harcamalar var. Bunların hepsi birbiriyle ilişkili. Bu toplumsal dönüşümün, eşitlik, özgürlük ve barış sürecine evrilmesi, Türkiye ve Kurdistan halklarının birlikte bunu görüp, tekrar çözüm üretmemiz lazım. Bunu bütün topluma yaymamız lazım” şeklinde konuştu. Barış sürecine yöneltilen eleştirilerden birinin ise çok sınırlı çevrede kalması olduğunu aktaran Fatma, “Hükümetle Kürtler parlamentoya gelmedi denildi. Onlar da göz önünden geçirildi. Şimdi buradan kalkarak ne yapılabilir. Bizim çağrımız böyle derinliği olan bir çağrı” cümlelerini kullandı.
 
Barış taleplerini yükseltmekte ısrarcılar!
 
Barış çağrılarını her zaman yaptıklarını paylaşan Fatma, “Halkların Demokratik Kongresi kurulduğu zaman büyük bir kampanya yaptık. ‘Çözüm için diyalog, yaşam için barış’ dedim ben. Fakat işin en kritik yönü bunu nasıl toplumsallaştıracağımız. Gerçekten bu iş için kafa yoran çok önemli insanlar gerekiyor. Sebahat Tuncel bu kampanyayı örgütleyen, çok emek veren biri. Barışın toplumsallaşması için Ankara’da müthiş bir toplantı yapmıştık 2014 döneminde. Bu gerçekten toplumsallaştırılamadı. Çünkü bunu isteyenler devletin zor aygıtlarını da kullanarak çok kuvvetli ve sesleri bastırma gücüne sahipler. Şimdi biz ne yapacağız, bunu bambaşka bir yere götüreceğiz. Tabii ki bunun için çok çalışmak lazım” diyerek ısrarcı oldukları barış taleplerini yükselteceklerinin mesajını verdi.
 
Barışa ses verme çağrısı
 
“Incommunicado” yani mutlak iletişimsizliğin sürdüğü, 33 aydır ise hiçbir haber alınamayan Abdullah Öcalan’ın Kürt sorunu ve barışın inşasındaki rolünün oldukça önemli olduğunun altını çizen Fatma, “Herkesle birlikte bu toplumsallaşmayı başka bir seviyeye ulaştırmamız lazım” vurgusu ile her kesimden halkları çağrılarına ses vermeye davet etti.