Mexmûrlu Maria Bozan: Her saldırı Türkiye ve Barzanilere öfkeyi arttırıyor

  • 09:04 29 Ekim 2023
  • Güncel
 
Öznur Değer
 
MÊRDÎN - Türkiye’nin Mexmûr’a yönelik saldırılarını değerlendiren kamptaki öğretmenlerden Maria Bozan, atılan bombanın ardından insanların nefes problemi, mide bulantısı ve öksürük gibi ciddi sorunlar yaşadığını belirterek saldırıların amacının kampı boşaltmak olduğunu fakat her saldırı sonrasında halkın daha çok kenetlendiğini, Türkiye’ye ve Barzani ailesine karşı öfkelerinin arttığını vurguladı. 
 
Türkiye’nin 4 Ekim’de Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik başlattığı saldırıların ardından Mexmûr Kampı’na yönelik de SİHA’larla hava saldırısı gerçekleşti. 7 Ekim’de bir caminin hedef alınarak havadan bombalandığı Mexmûr’da bir kadın ve iki çocuk yaralanırken, 13 Ekim’de ise yeni bir saldırı düzenlendi ve saldırı sonucunda bir kişi yaşamını yitirdi 3 kadın yaralandı. 
 
Yerleşim alanları ve sivillerin hedef alındığı Mexmûr’daki saldırı ve saldırı sonrası duruma dair orada yaşayan öğretmen Maria Bozan yaşananları anlattı.
 
‘Mexmûr halkını örgütten uzaklaştırmaya çalışıyorlar’
 
Mexmûr’un da Kurdistan’ın bir parçası olduğunu ifade eden Maria, 30 yıldır Mexmûr kampında eşsiz ve büyük bir direniş sergilendiğini ifade etti. Mexmûr halkının örgütlü bir toplum olduğunun altını çizen Maria, mülteci olmanın zorluklarına dikkat çekti. Mexmûr halkının bu anlamda kendi yaşamsal ihtiyaçlarını kendisinin karşıladığını dile getiren Maria, “Mexmûr halkının aldığı örgütlü bir kültür var. her anlamda kendi kendini örgütleyebilen ve ihtiyaçlarını kendi karşılayabilen bir toplum. 30 yıldır Mexmûr halkını parçalamaya yönelik politikalar yürütülüyor. Ama bahsettiğim sebeplerden ötürü Mexmûr halkına istediklerini yaptıramıyorlar. Mexmûr halkını örgütten uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Bu da Mexmûr’un hedef haline getirilmesi ve saldırı düzenlenmesi için bir gerekçe oluyor” şeklinde konuştu.
 
‘Öyle bir düşmanla karşı karşıyayız ki inanca bile saygısı yok’
 
7 Ekim’de camiye yönelik gerçekleşen saldırıya dikkat çeken Maria, Mexmûr’a yönelik hunharca bir saldırı gerçekleştiğini belirtti. Maria, “Her ne kadar Mexmûr halkı bu saldırılara yabancı olmasa da toplum üzerinde oldukça olumsuz bir etki yarattı. Mexmûr toplumsal bir alan. Kadın, çocuk, genç, yaşlı herkes bir arada yaşıyor. Özellikle toplumun tüm yaşam alanları hedef alındı. Özelde de inanç merkezlerinin hedef alınması oldukça etkiledi. Ancak bu saldırıyla Türkiye yine gerçek ve zalim yüzünü bir kez daha göstermiş oldu. Karşındaki düşmanın da olsa inancına saygı duymak zorunda. Öyle bir düşmanla karşı karşıyayız ki insan inancına bile saygısı yok. Mexmûr halkı İslami inancı olan bir halk. O nedenle inanç alanlarına, camiye yönelik saldırı oldukça etkiledi” sözlerine yer verdi.  
 
‘İslam dinini bir araç olarak kullanıyor’
 
Türkiye’nin İslami kılıf altında kendini gizlediğini kaydeden Maria, dini inancının sergilediği pratiklerden anlaşıldığını belirtti. İktidarın İslam dinini kullanarak Kürt mücadelesini hedef almak istediğine işaret eden Maria, “İslam dinini bir araç olarak kullanıyor. Temel amacı budur. Erdoğan ‘Bir gece ansızın saldırabiliriz’ diyordu. Saldırının tarihi de oldukça manidar. 9 Ekim Önderimize yönelik komplonun başladığı tarih. Ve saldırılar da bu tarihe denk getirildi. Önderliği Suriye’den çıkmaya zorladılar. Büyük bir savaş ve katliam yaşanmasın diye Önderlik yönünü Avrupa’ya çevirdi. Bu tarihte saldırmaları komplonun devam ettiğinin göstergesi. Böyle bir mesaj vermek istiyorlar. Önderliğimiz geleceğimizi çizdi, o bizim aydınlığımız. O nedenle Türkiye bize böyle bir mesaj vermek istiyor. Soykırım politikaları devam ediyor. Özellikle bu ay içinde saldırılar yoğunlaştı. Rojava üzerinde ahlaksızca ve insanlık dışı saldırılar gerçekleşiyor. Ne İslam dininde ne de hiçbir inançta böyle bir şey yok. Yapılanlar suçtur. Yaşam alanlarına, hizmet alanlarına saldırı ahlaksızlıktır. İnsanlık suçudur” diye belirtti.
 
‘Atılan bombalarda, gazlarda insanı etkileyecek maddeler bulunuyor’
 
Saldırıların etkisinin geniş olduğunu ifade eden Maria, insanları sadece fiziksel olarak değil psikolojik olarak da etkilediğini kaydetti. Türkiye’nin Mexmûr’a yönelik saldırılarına karşı 7’den 70’e tüm Mexmûr’un sokağa indiğini dile getiren Maria, “Herkes saldırıları protesto etmek için sokağa çıktı. Evde kimse kalmadı. Bu durum saldırıların vahşetini ortaya koyuyor. Atılan bombalarda, gazlarda insanı, bedenini etkileyecek maddeler bulunuyor. Bombardıman sonrasında insanlarda nefes alma problemi yaşanıyor. Bombardıman sonrasında gazdan etkilenen insanlar kusmaya başladı. Nefes alamadılar bir süre. Uzun süreli öksürük yaşadılar. Yine atılan bombaların içinde etrafa yayılan küçük parçalar vardı. O parçalar kilometrelerce uzağa yayıldı. Atılan bombalarla her anlamıyla insanı etkilemek istiyorlar. Amaçları sadece öldürmek değil. İçinde bulunan maddelerle zehirlemek, içinde parçalarla bedende kalıcı izler bırakmak gibi çoklu amaçları var. Öyle bir düşmanla karşı karşıyayız ki her anlamıyla zarar vermek, etkilemek istiyor. Tüm Mexmûr halkı bunu yaşadı. Bu kin bugüne kadar da devam ediyor. Düşman ne kadar korkutmaya çalışsa, parçalamaya çalışsa, kampı boşaltmaya çalışsa da Mexmûr halkı her saldırı sonrası birbirine daha çok kenetleniyor. Kürt düşmanlarına karşı kinleri daha da artıyor. Hem Barzani ailesine hem de Türk devletine karşı öfkeleri artıyor. Mücadele ve direnişleri de bu öfke ile artıyor” dedi.
 
‘Sadece kınamayla saldırı durmuyor’
 
Rusya, ABD, İran gibi devletlerin kendilerini Orta Doğu’da kalıcılaştırmak istediklerine vurgu yapan Maria, “Kurdistan merkez olduğu için özellikle de Rojava’ya yerleşmek istiyorlar. Bunun üzerinden Orta Doğu’ya yayılmak istiyorlar. Onun için her devlet kendine göre bir strateji izliyor. Aynı zamanda Türkiye’nin de Orta Doğu stratejisi var. Özelde de Kürt soykırımı üzerinden varlığını sürdürüyor. ABD, Rusya, İran gibi ülkeler çıkarları doğrultusunda hareket ettiği için Kürt soykırımı ve katliamına çıkarlarına denk düşmediği için ses çıkarmıyorlar. Bugün de özelde Rojava’da insanlar, siviller, kadınlar, çocuklar katlediliyor. Ancak herkes sessiz. Sadece kınıyorlar. Ancak sadece kınamayla saldırı durmuyor. Şu an Kürtleri zayıflatmaya çalışıyorlar. Rojava’da halklar 2011’den bu yana düşmanlarına karşı savaşıyor, mücadele yürütüyor. DAİŞ’i yönlendiren de Erdoğan’dır. Uluslararası güçler çıkarları zarar görmesin diye tüm saldırılara sessiz kalıyor. SİHA’lar ABD bölgesine girdiğinde hemen indirdi ama şu an Rojava’nın her yerinde SİHA’lar uçmasına rağmen sesini çıkarmıyor, müdahale etmiyor. ABD her ne kadar Rojava’da kalsa da sonuç itibariyle Kürt’ün zaferini istemiyor. Kürtlerin onların denetiminde kalmasını istiyorlar. Kürt halkı da bunu istemiyor ve buna karşı direniyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Rojava’ya sahip çıkılması gerekiyor’
 
Kürt halk tarihinde son 50 yıldır benzersiz bir mücadele yürütüldüğünün altını çizen Maria, Rojava’da ise 11 yıldır Kürt tarihinde bir efsane, destan yazıldığına işaret etti. Kazanımlara sahip çıkılması gerektiğini ifade eden Maria sözlerini şöyle sonlandırdı: “Rojava’ya sahip çıkılması gerekiyor. Kimlik, dil, kültür ve hak sahibi olmak için uluslararası güçlerin ve halkların da bizi desteklemesi gerekiyor.”