‘Kadın Kurtuluş İdeolojisi öncülüğünde mücadele edelim’

  • 09:06 4 Eylül 2025
  • Güncel
Memihan Zeydan
 
WAN/MÛŞ - Artan kadın katliamlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan kadınlar, yargı sistemine değinerek, artışın en büyük sebebinin cezasızlık politikaları olduğunu vurguladı. Kadınlar, toplumun özgürlüğünün kadın özgürlüğünden geçtiğine işaret ederek, “Kadın Kurtuluş İdeolojisi öncülüğünde mücadele edelim” çağrısında bulundu. 
 
Türkiye ve Kürdistan’da kadın katliamlarının ardı arkası kesilmiyor. Cezasızlık politikalarıyla ödüllendirilen failler, yargı eliyle korunmaya devam ediyor. Artan erkek şiddeti nedeniyle her gün, en az bir kadın en yakını olan erkek tarafından katlediliyor. Ulaşılabilen verilere göre, 2025’in ilk 6 ayında katledilen kadın sayısı 281. 
 
Artan kadın katliamlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan kadınlar, katliamların sebebi olarak yargıyı işaret etti. 
 
‘Kadına bir yaşam hakkı tanımıyorlar’
 
Bircan Demir, kadın katliamları temelinde erkeğin “namus” anlayışının yattığını belirterek, “Kadın sadece köle olarak görünüyor. Kadını öldürürken acıma duygusu hissetmiyor. Kadını insan olarak görmüyorlar. Bir eşya olarak görüyorlar. Dünyanın yarısı kadın, diğer yarısını da kadın dünyaya getiriyor. Ancak dünyaya getirdiğimiz diğer yarı kadınlara şiddet uygulayıp katlediyor. Kadına bir yaşam hakkı tanımıyorlar. Fiziki şiddetin yanı sıra psikolojik şiddet de uygulanıyor. Yargıya taşınan kadın cinayetleri de yargı tarafından aklanıyor. Çünkü yargı da erkek. Ön kapıdan giriliyor, arka kapıdan çıkarılıyor. Erkekten yana taraf tutan bir yargı ile karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı. 
 
‘Kadın ölüyor, erkek yargılanmıyor’
 
Erkek şiddetinin yaşamın her alanına sirayet ettiğine dikkat çeken Bircan Demir, “Hayvanlara bile şiddet uygulayan bir erkek var. Yargılanıp ceza almadıkları için suçu işlemeye devam ediyor. Ancak hiçbir şekilde caydırıcı bir ceza verilmiyor. Bu ülkenin bakanı bile şiddeti meşrulaştıran bir açıklamada bulunuyor. ‘Kadın hak etmiştir’e getiriyor. Yargı sistemi bağımsız değil. Kadın ölüyor, erkek yargılanmıyor. Bunlar olduğu sürece kadın katliamları devam edecek. Kadın hareketi ve kadınlar olarak her yerde bu şiddeti teşhir edip mücadeleyi büyütelim. Gün geçtikçe şiddet artıyor. Buna dur demek için kadın hareketinin daha güçlü bir mücadele içine girmesi gerekiyor” diye konuştu. 
 
‘Toplumun özgürlüğü kadının özgürlüğüne bağlıdır’
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mûş İl Eşbaşkanı Çiçek Tutuş, kadın katliamlarının sadece kadınları değil toplumun bütün kesimlerini ilgilendirdiğine değinerek, “Önderlik 21’inci yüzyılın, kadınların yüzyılı olacağını söylüyor. Önderliğin dediği gibi olması gereken bir yüzyılda her gün kadın katliamları yaşanıyor. Kadın katliamları toplumun ne durumda olduğunu da gösteriyor aslında. Toplumun özgürlüğü kadının özgürlüğüne bağlıdır. Kimisi sokak ortasında, kimisi evinde katlediliyor. Bu toplumun ne durumda olduğunun bir göstergesidir” dedi.
 
‘Kadın Kurtuluş İdeolojisi öncülüğünde mücadele edelim’ 
 
Toplumsal bir baskının oluşturulması gerektiğine işaret eden Çiçek Tutuş, toplumun sesini çıkarmaması nedeniyle yargının bu şekilde devam ettiğini belirtti. Toplumda görüşünü dile getiren kişilere yargı sopası gösterildiğinin altını çizen Çiçek Tutuş, “Ancak kadınları katleden zihniyet ise cezasızlık politikasına maruz kalıyor. Muş feodal bir sistemin sürdüğü bir yer. Düşünün parti binasına gelmelerine dahi izin verilmiyor. Kadın Kurtuluş İdeolojisi çerçevesinde bir mücadele yürütülmeli. Toplumda yok sayılan kadın aslında toplumun öncüsü. Kadını eve hapseden bir zihniyet ile karşı karşıyayız. Yaşamın her alanında kadının kabul görmediği bir durum ile karşı karşıyayız. Kadınlar itirazda bulunduğunda ise katliam tehdidi ile karşı karşıya kalıyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘Kadın kadının yurdudur’
 
Kadına dönük katliamların son dönemlerde artarak devam ettiğine dikkat çeken DEM Parti Artemêt (Edremit) İlçe Eşbaşkanı Sevim Baş ise, “Kadınlar şiddet, taciz ve katliamlar ile karşılaşıyor. Faili meçhul kadın cinayetleri de var. Kadınlar tacize ve şiddete maruz kaldıklarında sessiz kalmamalı. Birçok kadın katliamından haberimiz bile olmayabiliyor. Maruz bırakıldıkları şiddeti, kadınlarla paylaşarak dayanışma halinde olmalılar. Kadın kurumlarına başvurularda bulunabilir ve gerekli destekleri oradan talep etmeliler. Bilindiği üzere Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi. Tekrar yürürlüğe girmesini istiyoruz. Biz kadınlar el ele verince daha çok güçleniyoruz. Kadın kadının yurdudur” sözlerini kaydetti.
 
‘Caydırıcı cezalar verilmeli’
 
Sevim Baş, şiddete maruz kalan kadınların resmi kurumlara başvurduğu halde önlem alınmadığını dile getirerek, “Her gün görüyoruz, kadınlar devlete sığınıyorlar fakat şiddet devam ediyor. Koruma talepleri yerini bulmuyor ve sürekli aynı korkuyla yaşıyorlar. Her an öldürülme korkusuyla yaşıyorlar. Şiddetin önünü kesmek için caydırıcı cezalar verilmeli” dedi.