Kent Koruma ve Dayanışma Platformu’ndan barış için mücadele vurgusu

  • 14:07 1 Eylül 2025
  • Güncel
AMED - Amed Kent Koruma ve Dayanışma Platformu’nun, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada konuşan Amed SES Eşbaşkanı Yıldız Ok Orak, barışın yeniden filizlendiği bu topraklarda her alanda, her anlamda onurlu barışın sağlanması için mücadele vereceklerini belirtti.
 
Amed Kent Koruma ve Dayanışma Platformu, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Amed’in Sûr ilçesinde bulunan Dağkapı Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi. “Barış lütuf değil, insan hakkıdır” pankartının açıldığı açıklamaya platform bileşenleri katıldı. Platform adına basın metnini Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Eşbaşkanı (SES) Yıldız Ok Orak okudu.
 
Savaşın tahribatları
 
Savaşın bu denli büyük yaşandığı coğrafyada her anlamda barışı savunacaklarını belirten Yıldız Ok Orak, “21’inci yüzyılın ilk çeyreğini geride bıraktığımız bu yılın 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü, eşitliği, adaleti esas alan onurlu bir barışa dair umudumuzu ve demokrasi mücadelesine olan inancımızı büyüten bir atmosferde karşılamaktayız. Savaş politikalarının neden olduğu yıkım, yoksulluk, göç ve travmaların dünyada ve yaşadığımız coğrafyada yıkıcı etkisini, yaşamsal tüm güzellikleri ve değerleri nasıl yok edebildiğini kuşaklar boyu tanığı olan bizler; 1 Eylül Dünya Barış Günü’nün, halkların eşitliğini ve toplumsal barışı hayata geçiren bir barışın sağlanmasını savunmakla anlamına kavuşacağına inanmaktayız” ifadelerini kullandı.
 
Barışta samimiyet adımları
 
Yıldız Ok Orak, savaş, çatışma ve şiddetin yarattığı yıkımı ve acıyı fazlasıyla yaşamış bir toplum olarak barışın önemini çok iyi bildiklerini dile getirerek, “On yıllardır süregelen şiddetin, silahın, operasyonların ve güvenlikçi yaklaşımların Kürt Meselesi’ni çözmekten ziyade derinleştirdiği, güvenlikçi politikalarda ısrarın da toplumsal barışa ve birlikte yaşam iradesine zarar verdiği fazlasıyla deneyimlenmiştir. 22 Ekim 2024 tarihinde Sayın Devlet Bahçeli’nin Meclis konuşması ile başlayan, 27 Şubat 2025 tarihinde Sayın Abdullah Öcalan’ın barış ve demokratik toplum çağrısı ile yeni bir aşamaya gelinen süreç, 11 Temmuz’da PKK’nin silahlarını yakması ile de ciddiyetini ve barış iradesini en somut şekilde ortaya koymuştur” sözlerine yer verdi.
 
Süreçte medyanın dili
 
Geçmiş çözüm süreçlerinin başarısızlığının; şiddeti yeniden tırmandırdığını, güvenlikçi politikaları derinleştirdiğini, binlerce insanın yaşamına mal olduğunu, demokratik hakları daralttığını ve toplumsal güveni sarstığını aktaran Yıldız Ok Orak, “Bugün atılacak adımların şeffaf, kapsayıcı ve kararlı olması hayati bir zorunluluktur. Aksi halde, süreci sabote eden ve provokatif eylemler içinde olanlar, tarih ve toplum önünde ağır bir sorumlulukla yüzleşecektir. Özellikle mevcut medya düzeni, barış sürecinin sağlıklı ilerlemesi açısından handikap haline gelmiştir. Barışı savunmak yerine gerilimden beslenen yayın politikaları, kamuoyunun kutuplaşmasını daha da derinleştirmektedir. Oysa medya; sürecin daha geniş toplumsal düzeyde erişmesi için çözüm odaklı, çoğulcu ve sağduyulu bir dil geliştirmelidir. Bu noktada, medyanın daha cesur ve dengeli bir yayıncılık sorumluluğu üstlenmesi hayati önem taşımaktadır” dedi.
 
Mücadele çağrısı
 
Yıldız Ok Orak, Meclis’te anadile, Kürtçeye getirilen yasağa tepki göstererek, “Ayrıca Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda Barış Anneleri’nin Kürtçe konuşmasına uygulanan ambargo, meselenin çözümü noktasında kaygı verici bir durumdadır. Popülist, kutuplaştırıcı, düşmanlaştırıcı bir dilin barış sürecine vereceği zarar tahmin edilenden büyük olur. Toplumun ihtiyaç duyduğu şey; adalet, eşitlik, güven ve ortak bir gelecek tahayyülü etrafında inşa edilmiş yeni bir siyasi dildir. Barış ve demokrasiyi eşitlik ve özgürlük temelleri üzerine kuran toplumlarda, başta halklar olmak üzere herkes kazanmakta ve evrensel insani değerlerin hakim olduğu insanca bir yaşama sahip olabilmektedir. Bu nedenle özgürlüklerin, adaletin ve eşitliğin toplumsal alanda da hayat bulacağı hukuksal ve siyasal değişimler için herkesi onurlu bir barış için daha fazla mücadele etmeye çağırıyor ve devletin tüm kesimlerini barış sürecine dahil etmesi gerektiği konusunda ısrarcı olduğumuzu buradan dile getirmek istiyoruz” şeklinde konuştu.
 
Talepler
 
Yıldız Ok Orak, Ocak ayında Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu olarak, Meclis çatısı altında grubu bulunan siyasi partilere yaptıkları ziyaretlerde dile getirdikleri talepleri şu şekilde sıraladı:
 
*Kürt Meselesi’nin diyalog yolu ile çözümü konusunda gelişecek sürecin destekçisi ve takipçisi olacağımızı,
 
*Yürütülecek sürecin siyasi kaygılardan uzak, evrensel insan haklarını esas alan bir perspektif ile sürdürülmesi için tüm kesimlerin sorumlu davranması gerektiğini belirtmek,
 
*Gelişecek süreç içerisinde olası tıkanıklıkların soğukkanlılık ile karşılanarak meselenin barışçıl bir şekilde çözümü konusunda ısrarcı ve cesur olunması gerektiği,
 
*Yurttaşların seçme seçilme hakkının ihlalini oluşturan kayyım atama yetkisini içeren yasa metninin iptal edilmesi,
 
*Anadilin eğitim ve kamusal alanda kullanımı önündeki engellerin ortadan kaldırılması için yasal düzenlemelerin yapılması,
 
*Sivil ve demokratik anayasa yapım sürecinin bir an önce başlatılması,
 
*Suriye’de Kürtlerin haklarını kabul eden yaklaşım ve söylemler geliştirilmesi,
 
*Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen ihlal kararlarının yerel mahkemelerce uygulanması önündeki engellerin kalkması.
 
Yıldız Ok Orak son olarak şunları aktardı: “1 Eylül Dünya Barış Günü’nün tarihsel önemini daha fazla anlamlı kılmanın yolu, günümüz ve halkımız için ekmek su kadar ihtiyaç duyduğumuz onurlu bir barışın bu topraklarda hayat bulması için verilen mücadelenin sahiplenilmesidir.”