Özgül Saki: Komisyonun takipçisiyiz!

  • 09:06 2 Ağustos 2025
  • Güncel
Elfazi Toral
 
İSTANBUL  - Sürece ve Meclis’te kurulan komisyona ilişkin değerlendirmelerde bulunan DEM Parti Milletvekili Özgül Saki, “Kadın hareketi olarak bu sürecin ve komisyonun yakın takipçisiyiz. Çünkü başta kadınlar olmak üzere tüm toplumsal kesimler bu sürecin asli öznesidir” dedi.  
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta kamuoyuyla paylaştığı tarihi “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” ile başlayan süreç, 11 Temmuz’da önemli bir adımla devam etti. Barış ve Demokratik Toplum Grubu, Güney Kürdistan’ın Silêmanî kırsalındaki Şikefta Casenê bölgesinde silahları yakarak imha etti. Sürecin başından itibaren gündeme gelen Meclis’te komisyon kurulması önerisi, yürütülen görüşmelerin ardından hayata geçti. 
 
18 Temmuz’da siyasi parti temsilcilerinin katılımıyla yapılan toplantı sonrası 51 kişilik bir komisyonun kurulması kararlaştırıldı. Ağustos başında göreve başlayacak komisyonda,  Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 21, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 10, Demokrasi ve Eşitlik Partisi (DEM Parti) 4, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) 4, İYİ Parti 3, Yeni Yol Partisi 3 milletvekiliyle temsil edilecek. Meclis’te grubu bulunmayan HÜDA PAR, Yeniden Refah, Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Demokratik Sol Parti (DSP) ve Demokrat Parti (DP) de komisyonda 1’er milletvekili bulunduracak.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Özgül Saki, yaşanan gelişmeler ve Meclis’te kurulan komisyona dair değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Barış süreçlerinin inşası uzun soluklu mücadele gerektirir’ 
 
Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın ardından yeni bir sürecin eşiğine geçildiğini söyleyen Özgül Saki, Kürt sorununun çözümü konusunda herkesin bir uğraş içinde olduğunu dile getirdi. Meclis’te kurulan komisyona işaret eden Özgül Saki, “Tarihten biliyoruz ki çözüm, müzakere ve barış süreçlerinin inşası uzun soluklu bir mücadele gerektirir. Bu süreç, karşılıklı güven tesisini zorunlu kılar. Bu anlamda Meclis Komisyonu’nun çalışmalara başlamış olması çok önemli; ancak bu tek başına yeterli değildir. Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın ardından eşit ve özgür yaşamak isteyen tüm kesimlerin sürecin bir parçası olması gerekiyor. Sürecin güçlendirilmesi için farklı birimlerin oluşturulması elzemdir. Meclis Komisyonu’nun en önemli işlevi, Meclis’te grubu bulunsun ya da bulunmasın tüm siyasi partilerin bu komisyonda yer almasıdır. Bu katılım büyük önem taşıyor. Dolayısıyla, bu olumlu tabloyu genişletecek ve Meclis Komisyonu çalışmalarını toplumsal kesimlere ulaştıracak mekanizmalara ihtiyaç vardır” dedi.  
 
‘Kadınlar mücadelenin öznesi’
 
Barış ve müzakere süreçlerinde kadın hareketlerinin öneminin büyük olduğunu ifade eden Özgül Saki, sürecin başladığı günden bu yana kadınların kararlı bir mücadele yürüttüğünü belirtti. Barışın kadınlar için hayati bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Özgül Saki, “Barışın ne anlama geldiğini en iyi bilen kesim kadınlardır. Kadınlar, savaşın yalnızca mağduru değil, aynı zamanda mücadelenin öznesidir. DEM Parti olarak, bu Meclis aritmetiğinde kadın temsiliyetini çok önemli görüyoruz. Komisyonun çalışmaları kapsamında hukuki düzenlemeler yapılması, hasta tutsakların durumuna dair adımlar atılması önemlidir. Ayrıca, silah bırakmanın Türkiye Ceza Kanunu’nda artık suç olmaktan çıkmış bir durum olduğuna göre, silah bırakanların demokratik siyasete katılımını sağlayacak mekanizmaların oluşturulması da komisyonun en önemli işlevlerinden biridir. Biz kadınlar olarak bu komisyonun yakın takipçisiyiz. Kadın hareketi ve feminist hareketin, komisyonda organik bir çalışma yürütmesinin koşullarının yaratılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu ülkede savaşın etkileri çok derin. Kadınlar özellikle şiddet boyutunda büyük zarar görüyor. Bunun yanı sıra ekonomik kriz ve ekolojik krizin etkileri de kadınları doğrudan etkiliyor. En çok ise savaş siyaseti kadınlara zarar veriyor. Ateşkesin sağlandığı bu koşullarda, demokratik bir toplumun inşasında herkesin politik özne olarak yer alması hayati önemdedir” diye belirtti.  
 
Demokratik siyaset zemini
 
“Mücadele kazandırır, örgütlülük kazandırır” diyen Özgül Saki,“Bizim güven zeminimiz, kendi mücadelemiz ve birleşik kesimlerle oluşturduğumuz ortak örgütlü gücümüzdür. Hem hukuki hem siyasal hem de toplumsal boyutta tüm kesimlere eşit, özgür ve onurlu bir yaşam inşa etme meselesidir. Silah bırakma töreninde Besê Hozat’ın bir mesajı vardı. Diyordu ki: ‘Bu 40 yıllık mücadele kolay olmadı. Biz, onurlu bir hayat için tüm araçlarımızla toplumsal yaşamı inşa etmek adına mücadele ettik. Şimdi mücadeleyi dönüştürüyoruz. Önümüzdeki mücadele de kolay olmayacak.’ İşte bu nedenle tüm toplumsal kesimlerin örgütlü mücadeleye dahil olması gerekiyor. Biz, örgütlülüğümüz ve mücadelemizle kazanacağımızı biliyoruz. Dolayısıyla en mühim şey, bu süreci yalnızca Meclis’in ya da iktidarın insafına bırakmadan, tüm toplumsal kesimlere ulaştırmaktır” sözlerini kullandı. 
 
‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı  politik bir hat’
 
Özgül Saki son olarak şunları söyledi: “İlk etapta hasta tutsakların serbest bırakılması ve silah bırakanların demokratik siyasete katılımı meselesi büyük önem taşıyor. Kadınların barış siyasetinin en önemli parçası olması için verdiğimiz mücadeleyi de yükseltiyoruz. Bugün, savaş koşullarının yarattığı tahribatların etkilediği alanları yeniden örgütlemek gerekiyor. Bu sürecin başlamasıyla birlikte kadınlar hemen ‘Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi’ni kurdu. Bu inisiyatif, politik kadınların sözünü cisimleştirmek ve sürece etkin katılımını sağlamak için mücadele başlattı. Bizler de bu çağrıyı, işçilerin, emekçilerin, ekonomik krizden etkilenenlerin, köyleri boşaltılanların, zorla yerinden edilenlerin barışa duyduğu ihtiyaçla birleştiriyoruz. Çünkü barış, ancak mücadeleyle inşa edilir. Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı bir politik hat olarak görmek gerekiyor. Herkesin kendi sözüyle Ortadoğu coğrafyasına barışın mümkün olduğunu göstermesi elzemdir. Barışın sağlandığı bir toplum, aynı zamanda tüm sorunların çözüm zemininin oluştuğu bir toplumdur. Biliyoruz ki, herkesin birleşik mücadelesiyle bu topraklarda eşit, özgür ve onurlu bir toplum inşa etmek mümkündür. Mücadelenin zor olduğunun farkındayız; ancak örgütlenirsek ve barışın önemini idrak edersek, önümüzde çok büyük kazanımların mümkün olacağına inanıyoruz.”