Franziska Stier PKK’nin kararını değerlendirdi

  • 13:09 12 Mayıs 2025
  • Güncel
 
Melek Avcı
 
ANKARA- BASTA Genel Sekreteri Franziska Stier, “PKK'nin barış sürecini başlatması ve kararını memnuniyetle karşılıyorum. Bu zamanlarda barış için uzatılan bir el görmek nadirdir. Bu da bu kararı daha da önemli kılmaktadır” dedi. 
 
PKK, 5-7 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirdiği 12. Kongre’nin sonuç bildirgesini yayımladı. Bildirgede, örgütün yapısının feshedildiği ve silahlı mücadelenin sonlandırıldığı açıklandı. Kongre Divanı tarafından yapılan açıklamada, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrı doğrultusunda başlayan sürecin bir sonucu olarak alınan kararların “yeni bir dönemin başlangıcını” ifade ettiği belirtildi. Kongrede, PKK’nin tarihi misyonunu tamamladığı ve bundan sonraki sürecin demokratik siyaset çerçevesinde yürütüleceği ifade edildi.
 
Kongre kararına ilişkin İsviçre BASTA (Basels Starke Alternative) Genel Sekreteri  Franziska Stier değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Barış için hükümetlerimizi harekete geçirmeliyiz’
 
Demokratik toplum olarak barış süreçlerinde görevlerin hükümetleri harekete geçirmek olduğunu söyleyen Franziska Stier, “Bizim işimiz daha çok,  hükümetlerimizi harekete geçirerek barış sürecine biraz ivme kazandırmak. Ama belli ki zaman daha da zorlaşıyor. Faşistler ve aşırı sağcılar dünyanın her yerinde güçleniyor. Bunu Almanya, ABD, Macaristan, İtalya ve daha pek çok ülkede görebiliyoruz. Bunu mülteci politikalarında ve ulusal refah programlarının durdurulmasında da görüyoruz. Bunun en iyi örneğini İsrail hükümetinin Filistin halkına karşı uyguladığı politikalarda görüyoruz. Orta Doğu'daki kriz, pek çok yetkilinin bu bölgede liderlik rolü için mücadele etmeye başladığını gösteriyor. Ancak hepsi sadece güç ve kaynak için savaşıyor, insanlık için değil. Bu savaşların sonsuza dek durması için hepimizin kendi ülkemizdeki hükümetlere baskı uygulayarak çözüm için destek talep etmeliyiz.  Örneğin, silah göndermeyi durdurarak, savaştan kazanç sağlayan sorumlu aktörleri engelleyerek ya da çatışan taraflar arasında arabuluculuk yapmaya çalışarak bunu gerçekleştirebiliriz. Hükümetlerimiz barış için net kelimeler bulmalı ve bunun için harekete geçmelidir” sözlerini kullandı. 
 
'Barış müzakere masasında saygıyla başlar’
 
Barış ve çözüm süreçleri için hükümetleri beklemek yerine bunu örgütlemenin önemine dikkat çeken Franziska Stier, “Devletlerin fiili yönetimi bizi şöyle düşünmeye zorluyor: savaşı kazandıktan sonra barış isteriz. Ancak bu barış süreci için bir çözüm olamaz. Savaş baskı ve şiddetle, silahla ve öldürmekle başlar ama barış müzakere masasında ve saygıyla başlar.  Ben mevcut durumda bu saygıya pek tanıklık edemedim ve baskının sürdüğünü düşünüyorum.  Dolayısıyla bir barış süreci başlatmak için en büyük şans hükümetleri beklemek değil. Onların mantığı yıkıcı ve insanlık dışı, toplumla örgütlenerek, konuşarak kendimiz bunu geliştirmeliyiz. Kadınlar arasındaki dayanışma savaşları sona erdirmenin bir yolu olabilir” diye konuştu. 
 
‘Otoriterlik henüz son bulmadı’
 
“Barış sürecinin kendisi tarihi bir fırsattır” diyen Franziska Stier, “Barış saygı ve aynı zamanda affetmek demektir. Kürt halkının bunu yapmaya hazır olduğunu biliyorum, çünkü çok sayıda kardeşlerini, kız kardeşlerini, kızlarını ve oğullarını kaybettiler. Barış, özgürlük ve adalet istiyorlar. Ancak Türk yetkililerden gelen sinyaller hep bunun tam tersi oldu. Gazetecilere ve muhalefet partilerine  yönelik yeni tutuklama dalgaları baskının sürekliliğine dair bir çizgi çizdi. Ayrıca Kayyum sistemi hala devam ediyor. Siyasi tutsaklara yönelik bir “af” taahhüdü henüz göremiyorum. Otoriterlik, baskı ve zulüm bence henüz son bulmadı” dedi. 
 
'Mücadele son bulmamıştır’
 
 PKK’nin tarihi kongresine ilişkin ise Franziska Stier şunları ifade etti: “PKK'nin barış sürecini başlatması ve kararını memnuniyetle karşılıyorum. Bana göre bu karar, bu mücadelenin kendi içinde bir son olmadığını ve Kürt halkının barış, özgürlük ve güvenlik içinde bir yaşam ihtiyacını karşıladığını gösteriyor. Bu zamanlarda barış için uzatılan bir el görmek nadirdir. Bu da bu kararı daha da önemli kılmaktadır. Belki söylenecek iki nokta var: Öncelikle Sayın Abdullah Öcalan'ın çalışmalarının Kürt Kimliğini dünyanın her yerindeki her ülkede ve her sol grupta kamuoyuna duyurması doğru ve önemlidir. Özellikle Suriye ve Irak'ta IŞİD'e karşı cesurca mücadele, İran'daki Kürt kadınlarının cesurluğu ve Türkiye'de HDP'nin demokratik konfederalizm adına kararlı politikaları tüm dünyadaki tartışmalarımıza ilham veriyor.İkincisi, Diaspora'daki tüm Kürtlere paradigmayı yaymak ve Avrupa ve ABD'de yaklaşan faşizme karşı savaşmak için demokratik sol yapılara destek vermesi çağrımdır. Gerçek bir değişim rüzgarı için tüm bilgiye ve tüm güce ihtiyacımız var."