İHD ve TİHV’den İnsan Hakları Haftası kapsamında yürüyüş

  • 18:43 17 Aralık 2025
  • Güncel
İZMİR – İHD ve TİHV’in İnsan Hakları Haftası kapsamında gerçekleştirdiği basın açıklamasında, “Hak ihlallerinin son bulduğu, adalet, barış ve demokrasinin tesis edildiği bir ülke ve dünyaya ulaşmak olan bizler, insan haklarının kurucu değerlerine kararlılıkla sahip çıkmaya devam edeceğiz” denildi.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları Haftası kapsamında basın açıklaması ve yürüyüş gerçekleştirdi. Konak Eski Sümerbank önünde yapılan açıklamada “İnsan haklarıyla insandır” yazılı pankart ve “Barış hemen şimdi”, “Eşit yurttaşlık istiyoruz” yazılı dövizler taşındı. Açıklama ve yürüyüşte sık sık “Biji aşiti, yaşasın barış”, “Jin, jiyan, azadi”, “Savaşa hayır barış hemen şimdi” sloganları atıldı. Basın metnini kitle adına İHD İzmir Şube Eşbaşkanı Zilan Gümüş okudu.
 
‘Hak ve özgürlüklere dayalı bir düzen hâlâ kurulamadı’
 
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde yer alan hak ve özgürlüklere dayalı uluslararası bir düzenin hâlâ kurulamadığını ifade eden Zilan Gümüş, “BM, küresel boyutta yaşanan her türden ayrımcılık, eşitsizlik ve adaletsizliği, bunların yol açtığı derin yoksulluk ve yoksunluğu, yaşamın varlığını tehdit eden ekolojik yıkım ve iklim değişikliğini sonlandırmada yeterince etkin olmamaktadır. Özellikle devletlerin demokrasi ve hukuk taahhüdünden giderek uzaklaşmaları, başta Evrensel Bildirge olmak üzere uluslararası insan hakları sözleşmelerinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınmaları, insanlığın en önemli kazanımlarından birisi olan insan haklarının hem bir referans sistemi hem de bir denetim mekanizması olarak zayıflamasına, küresel insan hakları rejiminin ağır bir kriz içine girmesine yol açmıştır. Ancak tüm bu olumsuzluklara karşın dünyanın her yerinde halklar, eşitlik, adalet, özgürlük, barış ve insan hakları talepleriyle itirazlarını yükseltmektedirler. Devletlerin ve hükümetlerin bu itirazlara karşı yanıtı ise şiddeti her türünü sistematikleştirip yaygınlaştırma ve hayatın tek gerçeği olarak toplumlara dayatmak olmaktadır” dedi.
 
‘Yaşam hakkı ihlalleri 2025’te de devam etti’
 
Var olan kriz halinin, Türkiye’de de tüm yoğunluğu ve ağırlığı ile yaşandığını kaydeden Zilan Gümüş, Kürt sorununun çözümüne ve devam eden sürece dikkat çekerek, “Kürt meselesinin çözümü konusunda 1 Ekim 2024 tarihinden bu yana yeni bir sürecin başlatılmış olmasına, beraberinde farklı toplumsal kesimlerin barış, demokrasi ve insan hakları taleplerini yükseltmelerine karşın siyasal iktidarın, ayrımcılığı ve ırkçılığı yaygınlaştırarak toplumu kutuplaştıran, ekonomiden toplum sağlığına kadar ülkenin tüm meselelerini güvenlik sorunu haline getiren, gerek ülke içi gerekse uluslararası sorunların çözümünde çatışma ve şiddeti esas alan politikalarına devam ettiği görülmektedir. Bunun sonucunda 2025 yılında da ülke genelinde kaygı verici boyutta yaşam hakkı ihlalleri yaşanmıştır. Farklı toplumsal kesimlerden insanlar ya doğrudan kolluk güçlerinin şiddeti ya da devletin, “önleme ve koruma” yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle üçüncü kişiler tarafından gerçekleştirilen şiddetin sonucu yaşamlarını yitirmişlerdir” şeklinde konuştu.
 
‘Umut hakkının olmaması insan onuruna aykırı bir durumdur’
 
Cezaevlerinin, devletlerin insan haklarına yönelik saygısının dolayımsız göstergesi olduğunu vurgulayan Zilan Gümüş, “Hapishanelerde bulunan yaklaşık 4.000’i aşkın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlüsünün bir gün salıverilme ihtimalinin, yani umut hakkının olmaması insan onuruna aykırı bir durumdur. İmralı Hapishanesi başta olmak üzere hapishaneler de uygulanan izolasyonu/tecrit uygulamaları çözülemeyen kronik bir soruna dönüşmüştür. Kamuoyu tarafından ‘kuyu tipi hapishaneler’ olarak adlandırılan Yüksek Güvenlikli, S ve Y Tipi hapishaneler derhal kapatılmalıdır” diye belirtti.
 
‘Haklar için mücadele ediyoruz’
 
Zilan Gümüş son olarak şu ifadelere yer verdi: “Hep vurguladığımız gibi, hak ihlallerinin son bulduğu, adalet, barış ve demokrasinin tesis edildiği bir ülke ve dünyaya ulaşmak olan bizler, insan haklarının kurucu değerlerine kararlılıkla sahip çıkmaya devam edeceğiz. İnsan haklarıyla insandır. Görüyoruz, susmuyoruz, haklar için mücadele ediyoruz”
 
Açıklamanın ardından kitle, İnsan Hakları Anıtı’na doğru yürüyüşe geçti. Burada insan hakları mücadelesinde yaşamını yitirenlerin anısına denize karanfil bırakıldı.