Farklı yaşamlar aynı sözde buluşuyor: Özgürlük (15)
- 09:02 15 Kasım 2025
- Dosya
‘Şiddete karşı çözüm öz savunma ve örgütlenme’
Elfazi Toral
İSTANBUL - Kadın Zamanı Derneği üyesi Şükran Demir, erkek devlet şiddetinin sistematik bir yapıya dönüştüğünü belirterek, buna karşı tek çözümün kadınların öz savunma ve örgütlenme mekanizmalarını güçlendirmesi olduğunu vurguladı.
Kadına yönelik şiddet, yalnızca bireyler arasındaki bir gerilim ya da münferit bir suç olarak değerlendirilemez; aksine, devlet politikalarından yargı mekanizmalarına, ekonomik yapısal eşitsizliklerden kültürel normlara kadar uzanan çok katmanlı ve sistematik bir şiddet biçimidir. Her geçen gün daha da görünür hâle gelen bu yapısallık, kadına yönelik şiddeti bireysel olmaktan çıkararak, örgütlü bir toplumsal soruna dönüştürüyor. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne doğru giderken, kadınlar, bu çok boyutlu şiddet döngüsünü kırmanın yolunun yalnızca bireysel dirençle değil; aynı zamanda örgütlü mücadeleyle, toplumsal dayanışmayla ve özellikle öz savunma pratiklerini güçlendirmekle mümkün olduğunu dile getiriyor.
Aynı zamanda ekonomik bağımsızlık kazanımının da bu mücadelenin en kritik başlıklarından biri olduğunu vurguluyorlar. Çünkü kadının ekonomik olarak güçsüzleştirilmesi, onu şiddet ortamına mahkûm eden en temel eşiklerden biri. Bu nedenle, kadına yönelik şiddete karşı direniş, yalnızca fiziksel saldırılara karşı bir savunma hattı değil; aynı zamanda patriyarkal düzenin, erkek egemen zihniyetin ve devlet destekli yapısal eşitsizliklerin topyekûn sorgulanması anlamına geliyor.
Dosyamıza, Kadın Zamanı Derneği üyesi Şükran Demir’in ile erkek devlet şiddetine karşı çözüm yollarına dair değerlendirmeleriyle devam ediyoruz. 
‘Şiddet alanları genişletiliyor’
Şiddetin sadece bireylerin birbirine uyguladığı karar verici ilişkilerin ötesinde, tarihsel olarak erkek egemenliğinin topluma, ilişkilere ve zihniyetlere yerleşmiş hâli olduğunu paylaşan Şükran Demir, şiddetin ilk biçiminin erkeğin kadına yönelik geliştirdiği bir iktidar alanı olduğunu söylüyor. Şükran Demir, “Devlet, aile, ekonomi, din, eğitim gibi konular; şiddeti bir yerden besleyen ve güçlendiren bir konuma evrilmiş durumda. Erkek egemen zihniyetin yeniden üretilen araçları hâline geliyor. Dolayısıyla şiddet, kişisel bir durumdan öte sistemleşmiş bir şekil almış. Kadına yönelik şiddet, eve kapatılmak, üretimden koparılarak erkeğe bağımlı hâle getirmektir. Ayrıca şiddet alanları genişletiliyor ve kadınlar bu alanlara sıkıştırılıyor.
Kadınlar birçok zorlukla karşılaşıyor
Çağ ilerledikçe bir şeylerin çözülebileceğine odaklanılıyor. Kadına yönelik şiddet günden güne katmerleşiyor. Şiddete karşı engelleyici politikalar hayata geçirilmiyor. Erkek egemen zihniyet ve devlet sisteminin bir yerde şiddeti koruduğu izleniyor. Bizler buna birebir tanıklık da ediyoruz. Bunu ekonomik, sosyal başta olmak üzere hayatın diğer bütün alanlarında doğrudan gözlemliyoruz. Kadınlar bu şiddet döngüsü içerisinde birçok zorlukla karşı karşıya kalıyor. Kadına yönelik şiddetin temel besleyici noktaları doğrudan bu alanlardır. İlk başta bunlarla mücadele etmek gerekiyor. Değiştirip dönüştürmek gerekiyor” diye belirtiliyor.
‘Yasalar yetersiz’
Şiddete karşı öz savunmanın önemine dikkat çeken Şükran Demir, her alanda öz savunmanın geliştirilmesi gerektiğini ifade ediyor. Şükran Demir, “Kadınlar, şiddete karşı yaşamın her alanında direnişiyle cevap oluyor. Şiddet çok sistemsel bir şey. Kadınlar şiddetin farkında ve buna karşı mücadele yöntemleri geliştiriyor. Devletin kolluk güçleri, mahkemeler veya medya dili şiddeti örgütleyen bir yerdedir. Özellikle yasalar yetersizdir. Erkek devlet şiddetine karşı kadınlar birbirlerini örgütlemeli ve güçlendirmeli. Şiddeti aşmanın yolu olarak örgütlenme ve öz savunma mekanizmalarını hayata geçirmeliyiz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini aktif bir şekilde hayata geçirmek gerekiyor.
Ekonomik özgürlüğümüzü yaşayamıyoruz
Biz kadınlar hâlâ ekonomik özgürlüğümüzü yaşayamıyoruz. Ekonomik koşullardan kaynaklı kadınlar birçok sorunla karşı karşıya kalıyor. Yakın zamanda Dilovası’nda bir yangın meydana geldi. 6 kadın yaşamını yitirdi ve aralarında çocuklar da vardı. Bu da ekonomik alandaki güvencesizlik hâlinin kadınların yaşamına mal olduğunu gösteriyor. Bu da şiddetin bütünselliğini gösteriyor. Bundan dolayı ekonomik bağımsızlığın güçlendirilmesi gerekiyor” sözlerine yer veriyor.
‘Herkes mücadele etmeli’
Şiddet konusunda kalıplaşmış rollerin sorgulanması üzerinde duran Şükran Demir, bu konuda eğitimin önemini vurguluyor. Şükran Demir şunları dile getiriyor: “Birden fazla yol ve yöntem geliştirilebilir. Bunu sadece kadın dernekleri ve kadın örgütleri de yapamaz. Çünkü yaşamın her alanına sirayet etmiş bir şiddet argümanı var. Bununla bir bütün olarak mücadele etmek gerekiyor. Biz dernek olarak farkındalık atölyeleri düzenliyoruz. Toplumsal cinsiyet kalıplarını ve şiddete karşı yol, yöntemleri tartışıyoruz ve çözüm yollarını üretmeye çalışıyoruz. Bunu sadece kadınlar üzerinden yapmak yeterli değil. Her kesimin bu anlamda mücadele etmesi gerekiyor. Bunu bir sistemsel hâle getirmekle güçlenir. Biz bu yılda 24 Kasım’a giderken daha güçlü ses çıkararak gideceğiz. Bütün kadınları da 25 Kasım’da Taksim Tünel’de bir araya gelmeye ve seslerini yükseltmeye davet ediyorum.”
Yarın: 'Aile Yılı' kadına yönelik şiddeti görünmez kılıyor







