
İmralı’dan kurucu diyalog, devletten bekleyiş
- 09:01 18 Ekim 2025
- Güncel
Melek Avcı
ANKARA - İmralı’dan yükselen barış çağrısı, silahlı mücadeleden demokratik siyasete geçiş sürecinde yeni bir irade oluşturdu. Toplumun beklentisi artık bu iradenin somut adımlarla güçlenmesi.
Yıllardır direnişin sembolü olan İmralı Adası, 1 Ekim’den bu yana yeniden temasların adresi haline geldi. DEM Parti İmralı Heyeti ve avukatların gerçekleştirdiği ziyaretlerde, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan her defasında barıştan ve demokratik toplumdan yana tutumunu açık biçimde dile getirdi. Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”, bu iradenin en güçlü ifadesiydi. O çağrıda “Silahları susturacak olan demokratik siyasettir” sözleriyle, doğrudan kurucu bir müzakere sürecini vurguladı.
Bu çağrının ardından PKK de sahada sürece yanıt veren bir irade ortaya koydu; gerilla birlikleri savunma pozisyonuna çekildi ve ateşkes ilan edildi. Ancak devlet cephesinden gelen yanıt, bu iradeyi güçlendirecek bir yol haritası yerine sessizlik ve temkinli adımlar düzeyinde kaldı.
Meclis’te kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu başlangıçta yeni dönemin kurucu diyalog zemini olabilecek bir fırsat olarak görülse de, bugüne kadar bu potansiyelini kullanamadı. Sayısız toplantı yapılmasına rağmen komisyon, sürecin asıl muhatabıyla yani Abdullah Öcalan’la doğrudan temasa geçmedi ve tartışmalar giderek zamana yayılan bir oyalamaya dönüştü.
Temaslar ve ziyaretler
Kürt Halk Önderi ile yapılan ilk ziyarette verilen tarihi mesajlar dünya gündeminde yer aldı. Kürt halkı ve demokratik kamuoyu, barış çalışmalarına hız vererek ilk adımı Abdullah Öcalan’ın işaret ettiği Meclis üzerinden siyasi partilerle temas kurarak attı. Süreci tartışmak ve Kürt Halk Önderi’nin ilk mesajlarını iletmek için DEM Parti İmralı Heyeti, İYİ Parti hariç tüm siyasi partiler, gruplar, STK’ler ve derneklerle çözüm ve barış seferberliği başlattı. Tarihe geçen bu temaslar, Türkiye halkları ve özellikle Ortadoğu’daki sıkışmışlık ile savaş halinden çıkış için çözümün adresinin İmralı olduğunu ortaya koydu.
Cezaevi görüşmeleri
DEM Parti İmralı Heyeti, 11 ve 12 Ocak tarihlerinde siyasi tutsakları ziyaret etti. Tüm siyasi tutsaklar, Kürt Halk Önderi’nin atacağı her adımın arkasında olduklarını ve iktidara da sorumluluk düştüğünü ifade ederek “çözüm iradesinin yanındayız” mesajı verdi.
Güney Kürdistan ziyaretleri
Ulusal birliğin önemi ve dört parçada güvenliğin sağlanması için Kürt Halk Önderi, heyete Güney Kürdistan’la da temas kurma sorumluluğu verdi. Abdullah Öcalan’ın önerileri doğrultusunda 16-19 Şubat tarihleri arasında İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder, DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Asrın Hukuk Bürosu’ndan Özgür Erol ve İbrahim Bilmez, DEM Parti Dış İlişkiler Komisyonu Eş Sözcüsü Berdan Öztürk, milletvekilleri Gülcan Kaçmaz Sayyiğit ve Mehmet Kamaç; Hewlêr’de Mesud Barzani, Neçirvan Barzani, Mesrur Barzani’yi, Silêmanî’de ise Bafıl Talabani, Kubat Talabani ve Şanaz İbrahim Ahmed’i ziyaret etti.
Her bir ziyarette, Kürtlerin dört parçada haklarına kavuşarak barış içinde yaşaması için ortak hareket etme, tutum alma ve ulusal birliğe destek mesajları verildi. DEM Parti heyetlerinin sonraki ziyaretlerinde ise KDP’nin ve Neçirvan Barzani’nin kullandığı dilin çözüm ve barışa uzak olması eleştirildi, halk tarafından teşhir edildi.
27 Şubat günü…
Ziyaretlerin ardından Kürt Halk Önderi, 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum İnşası” çağrısında, PKK’nin silah bırakması ve kongreyi toplaması gerektiğini belirterek demokratik bir toplumun inşası için koşulların oluşturulmasını istedi. Sürecin başarıya ulaşması için artık adım atma sırası devlete gelmişti.
Beştepe görüşmesi
Çağrının ardından ilk somut adım, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile DEM Parti İmralı Heyeti arasında 11 Nisan’da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapılan görüşme oldu. Görüşmede Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra MİT Başkanı İbrahim Kalın ve AKP Grup Başkanı Efkan Ala da yer aldı. Heyet, Abdullah Öcalan’ın çözüm perspektifini ve mesajlarını paylaşarak sürece dair değerlendirmelerde bulundu.
Yargı paketi tartışmaları
Beştepe görüşmesinin ardından, 24 Nisan’da Adalet Bakanlığı’nda DEM Parti Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit, Sezai Temelli ve Hukuk Komisyonu Eş Sözcüsü Öztürk Türkdoğan, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile bir araya geldi. Görüşmede sürecin hukuki zemini, hasta tutsaklar, “umut hakkı” ve demokratikleşme talepleri ele alındı.
Bakanlığın cezaevlerindeki sorunlar, hasta tutsaklar, TMK ve Abdullah Öcalan’ın koşullarına dair bu görüşmeyi esas alarak hazırlanacak yargı paketini bu çerçevede revize edeceği beklentisi oluştu; ancak henüz somut bir gelişme yaşanmadı.
Demokratik Birlik İnisiyatifi kuruldu
Amed’de siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve kanaat önderlerinin yer aldığı Demokratik Birlik İnisiyatifi kuruldu. Bildirgeyi açıklayan DEM Parti Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Kürt meselesini bir özgürlük, demokrasi ve statü sorunu olarak değerlendiriyor ve çözümünün yasal, anayasal düzenlemeler ile yerel demokrasinin güçlendirilmesiyle mümkün olacağını savunuyoruz” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise, tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na destek amacıyla Wan’da düzenlediği mitingde, “AKP-MHP, Kürt sorununun varlığını kabul etmeden çözeceklerini sanıyorlar” ifadelerini kullandı.
Kongre kararları açıklandı
PKK 12’nci Kongre kararını açıkladı: “PKK, tarihi misyonunu tamamladı. 12’nci Kongre, örgütsel yapının feshedilmesi ve silahlı mücadele yönteminin sonlandırılması kararlarını alarak PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdı.”
Fesih kongresi Kandil ve Zap’ta iki farklı noktada eş zamanlı toplandı. Kararlar oybirliğiyle alındı.
Kürt Halk Önderi’nin PKK’nin 12’nci Kongresi’ne gönderdiği mesajlar da halkla paylaşıldı. 27 Nisan 2025 tarihli perspektif metninde, “Kürt varlığında ve sorunsallığında bir dönemin sonu, yeni dönemin eşiğinde olmak” başlığı altında örgütün geleceğine ilişkin köklü dönüşüm önerilerini sıraladı. “Sürecin karşılığı demokratik siyaset hakkı ve hukuki güvencedir” denildi.
Silah yakma
9 Temmuz’da Kürt Halk Önderi, “Barış ve Demokratik Toplum” sürecinde ikinci çağrısını yaptı. Demokratik Toplum Manifestosu’nun, 50 yıllık “Kürdistan Devrimi’nin Yolu” manifestosunun yerini alacağını ve bölgesel-küresel barış için tarihi bir adım olacağını belirtti.
Bu temelde 11 Temmuz’da, 15 kadın ve 15 erkekten oluşan “Barış ve Demokratik Toplum Grubu”, Çesene Mağarası’nda silah imha töreni gerçekleştirerek tüm dünyaya barış mesajı verdi.
Tek somut adım: Komisyon!
Devletten beklenen somut adımların ilki, Meclis’te “Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun kurulması oldu. Komisyonun ilk toplantısı, yasama yılı kapandıktan sonra 5 Ağustos 2025 günü saat 11.00’de gerçekleştirildi.
Komisyon, “toplumsal barış” arayışı için kurulsa da pratikteki işleyişiyle bu hedefin oldukça sınırlı bir çerçeveye sıkıştırıldığını gösterdi.
15 resmi toplantı
51 üyeden oluşan komisyon bugüne kadar 15 resmî toplantı gerçekleştirdi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın gibi isimler kapalı oturumlarda sunum yaptı. Eski Meclis başkanları Hikmet Çetin, Bülent Arınç, Cemil Çiçek, İsmet Yılmaz, Mustafa Şentop ve Binali Yıldırım da dinlendi.
Ancak oturumlarda öne çıkan “birlik” ve “istikrar” vurguları, demokratik çeşitlilik karşısında bu kavramların nasıl tanımlandığına dair tartışmaları beraberinde getirdi.
Komisyon, ilerleyen dönemde Amed, Mêrdîn ve Wan gibi kentlerde saha görüşmeleri yapmayı planlasa da sürecin uzaması, Kürtçe’ye yönelik sansür ve somut çıktılara dönüşmemesi eleştirilere yol açtı. Komisyonun yalnızca “dinleyen” değil, aynı zamanda “duyan” ve toplumsal talepleri pratik politikalara dönüştüren bir yapıya kavuşması gerektiği vurgulanıyor.
İmralı ile görüşme gündemi
İmralı ile yapılan son ziyarette, komisyonun varlığı üzerinden iktidarın oyalayıcı tutumu eleştirildi. DEM Parti ve İmralı Heyeti, komisyonun süreci geciktirici bir yaklaşım benimsediğini vurguladı.
Eleştirilerin odak noktası, komisyonun İmralı’ya ziyaret konusunu sık sık gündeme getirmesine rağmen somut bir karar veya heyet gönderme adımını hâlâ atmaması oldu. Pervin Buldan, komisyon üyelerinden oluşan 5 kişilik bir heyetin İmralı’ya gideceğini açıklasa da henüz bir hareketlilik yaşanmadı.
Muhalefet ise komisyonun İmralı ziyaretiyle ilgili somut bir gündemi olmadığını belirtiyor. CHP’li Murat Emir, “Komisyonun gündeminde İmralı’ya gitmek yok; hiçbir toplantıda konuşulmamıştır” demişti.
Kürt Halk Önderi’nden tehlike uyarısı
11 Ekim’de Pervin Buldan, Kürt Halk Önderi’nin 3 Ekim tarihli son görüşmede sürece dair uyarılarda bulunduğunu belirterek, “Eğer adımlar atılmaz veya geç adım atılırsa sürece karşı olan güçler daha da güçlenecek. Süreç öyle bir aşamada ki hegemon ve bölgesel güçler bir hazırlık içerisindeler” dedi.
Pervin Buldan, Meclis Komisyonu’na dair Abdullah Öcalan’ın görüşlerini de paylaşarak, “Sayın Öcalan ısrarla şunu ifade etti: ‘Süreç öyle bir aşamada ki hegemon ve bölgesel güçler bir hazırlık içerisindeler.’ Bu gerçekliği gören Sayın Öcalan, barış ve çözüm sürecinin ritmini yükseltmek istiyor. Komisyona sunacağı önemli değerlendirmeleri ve bir perspektifi var” dedi.
Eski Meclis Başkanı: Gerekirse ben giderim!
Eski Meclis Başkanı Bülent Arınç, katıldığı bir programda kalıcı toplumsal barış için somut ve cesur adımlar atılması gerektiğini belirterek, “Eğer onlar risk almak istemiyorlarsa, İmralı’ya ben giderim” dedi.
Üç adıma karşı sessizlik hâkim
Bugünün tablosuna bakıldığında, PKK ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından atılan en az üç somut adım net biçimde ortada: PKK ilk olarak silahlı eylemsizlik hattına çekilerek ateşkes ilan etti. Ardından Kürt Halk Önderi’nin çağrısıyla fesih kararı alındı. Temmuz ayında ise silah yakma töreni gerçekleştirildi. Son olarak Abdullah Öcalan, doğrudan müzakere çağrısı yaptı ve “Komisyon gelirse demokratik müzakere süreci başlatırım” diyerek yeniden iradesini ortaya koydu.
Devletin yanıtı ise komisyonun kurulması dışında tek kelimeyle sessizlik. Ne İmralı Heyeti dışındaki görüşmelerin önü açıldı, ne de Meclis Komisyonu Kürt Halk Önderi ile fiilen bir diyalog kanalı kurabildi. Görüşme ve “umut hakkı”, iktidarın elinde bir soru işareti olarak bekliyor.
Barışı beklemek
Bugün tablo net: Kürt Halk Önderi süreci defalarca siyasal çözüm yönünde zorlarken, iktidar tarafından yürütülen bir belirsizlik politikası hâkim. Barış ve demokratik toplum için bekleyen halk, somut adımların atılması yönündeki çabasını sürdürüyor. Kasım ayı itibarıyla başlayacak bütçe görüşmeleri, sürecin hızlandırılmasının önemini bir kez daha ortaya koyuyor.