Şair Hanım Yıldırım: Eşitlik anadil ile başlar

  • 09:04 23 Ağustos 2025
  • Kültür Sanat
 
AGIRÎ - Onurlu bir barışın tesisi için öncelikle eşitliğin sağlanması gerektiğini belirten Kürt yazar-şair Hanım Yıldırım, “Eşitlik, anadil ile başlar. Dil, yaşamdır. Dilin yasaklanması, yaşamın yasaklanmasıdır. Bir yandan barış bayrağını taşıdıklarını söyleyenler diğer yandan zorbalıklarını sürdürüyorlar” dedi.
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı, “Demokratik Toplum ve Barış Çağrısı” sonrasında Türkiye ve Kürdistan’da önemli gelişmeler yaşandı. 50 yılı aşan çatışma ortamının demokratik zemine taşınması girişimleri, toplumda büyük bir coşkuyla karşılandı. Toplum, Kürt sorununun demokratik çözümü için devlet tarafından somut adım atılmasını bekliyor. 
 
Kürt yazar-şair Hanım Yıldırım (51), sürece yönelik değerlendirmelerde bulundu. 
 
Cezaevinde anadilinde yazar oldu
 
2015’te Halkların Demokratik Partisi (HDP) Agirî İl Eşbaşkanı olarak aktif siyasete katılan Hanım Yıldırım, Mart 2016’da tutuklandı. “Örgüt üyeliği” iddiasıyla 7 yıl 6 ay hapis cezası alan Hanım Yıldırım,  cezaevi sürecinde anadilinde okuma ve yazmaya ağırlık verdiğini söyledi. İlkokul 5’inci sınıfa kadar okula gidebildiğini kaydeden Hanım Yıldırım, “Kürdistan’da bir çocuk okula gittiği zaman ilk olarak dişlerinin arasında Kürtçe kelimeler olup olmadığına bakılıyor. Çocuklarımız baskı ve inkarla yetiştiriliyor” diyerek eğitim-öğretimde yaşadığı baskıyı anlattı. 
 
Zindanı anlattı 
 
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutukluluğunu geçirdiğini kaydeden Hanım Yıldırım, infazının yakılmasından dolayı aldığı hapis cezasının tamamını yattığını dile getirdi. “Zindan, tek başına yaşamaya zorlayan, insanı boğan ve yok eden bir yerdir” diyen Hanım Yıldırım, “Fakat örgütlülüğün ve mücadelenin olduğu zindanlar, bizim için zindanın ötesine geçiyordu. Zindan, artık farklı bir yaşam alanı oluyordu. Üretim alanı oluyordu. Sürekli okuma, yazma ve üretmeyle günlerimiz geçiyordu” diye konuştu. 
 
Kadın ve direniş temalı şiirler
 
Cezaevine girmeden önce de okumayı sevdiğini belirten Hanım Yıldırım, “Fakat cezaevine girince okuma-yazma olanağım daha fazla oldu. Zamanla arkadaşlarımın da teşvikiyle yazmaya başladım. İlk olarak kendi köyüm ve doğal yaşam üzerine hikaye yazdım. Daha sonra çocukluğumda büyüdüğüm hikayeleri yazmaya başladım. Zamanla şiir alanında yoğunlaştım. ‘Rêwîyên azadîyê’ adlı bir şiir kitabım yayınlandı. Bu kitapta yoğunluklu olarak kadınları ve direnişi anlatan şiirler yer alıyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘Barış bayrağını taşıdıklarını söyleyenler zorbalıklarını sürdürüyor’
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla başlayan sürecin devletin atacağı somut adımlarla ilerletilmesi gerektiğini kaydeden Hanım Yıldırım, “Bu coğrafyamızda yaşanılan en büyük engellemelerden biri de anadil üzerine yapılan yasak ve engellerdir. Kaç gün önce Kürt Dil Bayramı’nı kutladık fakat etrafımız polisler tarafından kuşatılmıştı. Dövizler, pankartlar her şeye suç unsuru gibi yaklaşıyorlar. Söz konusu ‘Kürtçe’ olunca yaklaşımları çok farklı oluyor. Bir yandan barış bayrağını taşıdıklarını söyleyenler diğer yandan zorbalıklarını sürdürüyorlar” dedi. 
 
‘Kürtçe statüye kavuşturulmalı’
 
Onurlu bir barışın tesisi için öncelikle eşitliğin sağlanması gerektiğinin altını çizen Hanım Yıldırım, “Bu eşitlik anadil ile başlar. En basitinden hastaneye gittiğimiz zaman kendi anadilimizle meramımızı anlatabilmeliyiz. Ya da başka resmi bir kurumda yine kendimizi anadilimizle ifade edemediğimiz zaman eşitlik sekteye uğrar. Bunun için ilk olarak dilimiz üzerindeki engel ve yasakların ortadan kaldırılması gerekiyor. Çünkü dil, yaşamdır. Dilin yasaklanması, yaşamın yasaklanmasıdır. Yaşamın yok edilmesidir. Biz Kürtler, milyonlarız. Halkımızın en başat taleplerinden biri de dillerinin resmi bir statüye kavuşmasıdır. Eğer dilimiz resmi bir statüye kavuşmazsa eşitlik sağlanmaz. Bunun için Kürtçenin statüye kavuşturulması, okullarda eğitim dili olması gerekiyor” sözlerine yer verdi