Bir Barış Annesinin sessiz vedası

  • 09:03 6 Aralık 2025
  • Kadının Kaleminden
“Aliye Timur’un ardından yükselen sessizlik, annelerin yıllardır dinmeyen acısını ve barışa duyulan hasreti yeniden görünür kıldı.”
 
Hamdiye Çiftçi
 
Hakkari’nin dağlarında bugün yine sessiz bir sızı dolaşıyor. Bir Barış Annesi daha, barışı göremeden bu dünyadan ayrıldı. Aliye Timur… Yıllarca acıyı içine gömerek barışın geleceğine inanan, evladının sadece yaşamasını isteyen o kocaman yürekli annelerden biri.
 
Bu coğrafyanın anneleri dünyanın hiçbir yerindeki annelere benzemiyor. Onların kalbi, yıllardır hiç dinmeyen bir savaşın yüküyle ağırlaşmış durumda. Kimi çocuğunu dağda kaybetti, kimi cezaevinde, kimi askerde… Aynı evin duvarları içinde bile iki farklı yas tutan aileler var. Bir tarafın acısı diğerinin acısını bastırmıyor; tam tersine birbirini büyütüyor.
 
Bir anne için evladını kaybetmek nasıl bir şeydir? Biz sadece tahmin ederiz; onlar ise her günü o acıyla yaşar.
 
Bir anne için çocuğunu taş duvarların ardından görmek ne demektir? Biz dışarıdan bakarız; onlar duvarın ardındaki nefesin bile kokusunu hisseder.
 
Bu topraklarda annelerin acısı, siyasetlerin, iktidarların, sınırların çok ötesindedir. O acıyı hiçbir kelime tam anlatamaz; hiçbir ağıt tamamen taşıyamaz. İnsan bazen düşünür: Bir annenin yüreğine bu kadar acı nasıl sığar? Nasıl her defasında yeniden ayağa kalkar? Nasıl her şeye rağmen hâlâ barışın geleceğine inanır?
 
Aliye Anne’nin barışa olan inancı tam da bu soruların cevabıdır. O, kendi yaşamını aşan bir yükün taşıyıcısıydı. Acının içinden umudu büyütmeye çalışan, herkesin “bitti” dediği yerde yeniden tutunan bir kadındı. Bu toprakların kadınlarının kaderi gibi… Yalnız ama güçlü, yaralı ama dirençli.
 
Barış, Aliye gibi annelerin omzunda yükselir aslında. Onların gözyaşları bu ülkenin vicdanıdır.
 
Ve biliyorum ki Aliye Anne’nin kalbi, sadece kendi evladı için değil; cezaevlerinde yıllardır bekleyen hasta tutsaklar için, sürgünde gurbette kalanlar için, toprağa erken gömülen gençler için, barışın hasretini çeken herkes içindi.
 
Bugün onu anarken, aklımda tek bir cümle dolaşıyor: Bu ülkede barış, bir annenin daha acıyla toprağa girmediği gün başlayacak.
 
Dili yasaklanan, kimliği yok sayılan, evi yakılan, evladı kaybolan bütün annelerin gözyaşı dinsin diye…
 
Siyasi tutsakların, hasta tutsakların, sürgünlerin yolu özgürlüğe açılsın diye…
 
Evlatlarına kavuşmayı bekleyen bütün annelerin duası gerçek olsun diye…
 
Aliye Timur gibi Barış Anneleri bu ülkenin en sessiz, en büyük öğretmenleridir.
 
Onların mücadelesi bitmedi; biz yaşadıkça da bitmeyecek.