
‘Cezalar caydırıcı değil’
- 09:02 2 Mayıs 2025
- Güncel
Neslihan Kardaş
WAN – Artan kadın katliamları ve kadına yönelik şiddete ilişkin değerlendirmelerde bulunan İzmir Kadın Emeği Değerlendirme ve Dayanışma Derneği’nden Emel Gelibolu Giderler, şiddet faillerine verilen cezaların caydırıcı olmadığını vurgulayarak, “Bu da daha çok suçlunun cesaretlenmesine neden oluyor” dedi.
Kadına yönelik şiddetin ve kadın katliamlarının artış gösterdiği bu karanlık tabloda, toplumsal mücadele ve örgütlü dayanışma her zamankinden daha büyük bir önem taşıyor. Cezasızlık politikaları, faillerin korunması ve caydırıcılığı olmayan uygulamalar şiddeti körüklemeye devam etse de; kadın hareketleri, sivil toplum örgütleri ve hak savunucuları, adaletin sağlanması ve yaşam hakkının korunması için kararlı bir şekilde mücadele ediyor. Kadınların yaşam hakkını savunmak, yalnızca bir güvenlik meselesi değil, aynı zamanda hukuki, kültürel ve siyasi düzeyde çok yönlü bir seferberliği gerektiriyor.
Her geçen gün daha fazla kadın, yalnız yürümekten korkmak yerine sokakları sahiplenerek cesaretle sesini yükseltiyor. Kadına yönelik şiddetin ev içi alandan kamusal alana taşan boyutlarına karşı, dayanışma ağları, bilinçlendirme kampanyaları ve etkin yasal düzenlemelerle çözüm üretmek mümkün.
İzmir Kadın Emeği Değerlendirme ve Dayanışma Derneği’nden Emel Gelibolu Giderler, artan kadın katliamları ve kadına yönelik şiddete ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Kadın bireydir’
Sözlerine derneklerinin 21 yıldır çalışmalarına devam ettiğini paylaşarak başlayan Emel Gelibolu Giderler, kadın odaklı çalıştıklarını aktardı. Emel Gelibolu Giderler, “Kadınların ailesinde yaşadıkları ya da yaşayacağı sorunlarda nasıl destek olabiliriz diye İzmir'de güzel, kocaman bir alana sahibiz diyebilirim. Toplumsal ve siyasi anlamda konuşmamız gerekirse, kadının her zaman bir meta olarak görüldüğünü gözlemliyoruz. Oysa kadın bir bireydir. Toplumdaki yeri, birey olarak taşıdığı sorumluluk ve değerler çok önemlidir. Kadın, evlendikten sonra aileye dönüşür. Kadın bu yapıyı yönetmek, yönlendirmek durumundadır. Aynı zamanda iş hayatında da yer alıyorsa, her iki alanı da bir arada yürütmeye çalışır” dedi.
‘Birçok örnekle karşılaşıyoruz’
Kadının topluma en büyük etkisinin, çevresindeki insanlarla kurduğu duyarlılık, birliktelik, dostluk ve niyetle ortaya çıktığını ifade eden Emel Gelibolu Giderler, gerekli imkân tanınırsa, kadınların bulunduğu her alanda büyük başarılar göstereceğine inandığını belirtti. Artan kadın katliamlarına değinen Emel Gelibolu Giderler, “Kadın cinayetleri bizim için büyük bir yara. Her gün sahada bulunduğumuz yerlerde, bize ulaşan telefonlarda, küçük notlarla ya da birebir görüşmelerde şiddet, istismar ve tehdit vakalarıyla karşılaşıyoruz. Aile içi şiddet, cinsel tehdit, maddi zorluklar, fiziksel ve psikolojik şiddet gibi birçok örnekle karşılaşıyoruz” şeklinde konuştu.
‘Biz bireyiz’
Her ay en az 3 kadının katledildiğine ya da şiddete maruz kaldığına tanık olduğuna dikkat çeken Emel Gelibolu Giderler, “Dernek olarak elimizden geldiğince destek olmaya çalışıyoruz. Mahkemelerde yer alıyor, kadınların yanında oluyoruz. Maddi manevi anlamda zorlandığımız noktalar oluyor, ama bir kadına ‘Ben yanındayım’ dediğinizde gözünden akan yaş çok başka bir anlam taşıyor. Sosyal destekler alıyoruz. Pedagog, psikolog, sosyal uzmanlar ve gönüllü avukatlar ile birlikte çalışıyoruz. Ancak olayları birebir yaşadığımızda gerçekten zorlanıyoruz. Türkiye’nin bir ucundan gelip başka bir ucunda mücadele ediyoruz. Kadın olduğunuzda her yerde kullanılmaya hazır bir nesne olarak görülme ihtimali var. Oysa biz bu değiliz. Biz bireyiz” ifadelerini kullandı.
‘Kadın hem evde hem de toplumda bir role sahip olmalı’
Çocuklarının dikkatle yetiştirilmesi gereken bir dönemden geçildiğini kaydeden Emel Gelibolu Giderler, bunun nedeni olarak geleceği de düşünmek gerektiğine işaret etti. Emel Gelibolu Giderler, “Kadının evde oturması gerektiği savunuluyor ama kadın hem evde hem de toplumda bir role sahip olmalı. Kadın sadece toplayıcı değil, aynı zamanda toplumun kalitesini belirleyen önemli bir unsurdur. Namus kavramı kadına yüklenmemeli. Kadının davranışları, aldığı aile eğitimi zaten barışı ve iyiliği temsil ediyor” sözlerine yer verdi.
‘Suçluların suçlu olduğunun görülmesini istiyorum’
Şiddet faillerine verilen cezaların caydırıcı olmadığını işaret eden Emel Gelibolu Giderler, “Bu da daha çok suçlunun cesaretlenmesine neden oluyor. Haksızlık yapanın değil, hatasız olanın cezalandırıldığına şahit oluyoruz. Ailenin korunması gerektiği söyleniyor ama aslında korunamadığını görüyoruz. Kadının olduğu yerde dayanışma olmalı. Ama maalesef kadının olduğu yerlerde bile şiddet yaşanıyor. Kadının duyguları bastırılmamalı. Onu bu hâle getiren nedenler sorgulanmalı. Ama bu nedenlerin çoğu zaman görmezden gelindiğini yaşıyoruz. Artık sokakta yürürken bile karşımdakine şüpheyle bakmamalıyım. Adım attığımda arkamdan kim gelecek diye tedirgin olmamalıyım. Bu bizim için çok önemli. Üç yaşındaki torunumun geleceği için endişeliyim. Toplumsal anlamda artık suçluların gerçekten suçlu olduğunun görülmesini istiyorum” ifadelerini kullandı.
‘Bu yasa kadınların dayanağıydı’
6284 sayılı yasaya değinen Emel Gelibolu Giderler, oysa bu yasanın kadınların dayanağı olduğunu vurguladı. Emel Gelibolu Giderler, “Kadınların yanında kadınların olması gerektiğine inanıyoruz ama alanlara indiğimizde ‘Yine mi geldiler’ denilmesini kabul etmiyoruz. Hakkımız olan bir şeyi istememizin adaletle ne ilgisi var?” diye sordu.
‘Katliamlara dur denilmeli’
Katliamların durdurulması için sivil toplum örgütleri olarak ses çıkarılması gerektiğine dikkat çeken Emel Gelibolu Giderler, “Kadınlara ‘Buradayız’ demeliyiz. Katliam her yerde katliamdır. Yasa ve toplumsal cüretle buna dur denilmeli. Bu yüzden buradayız. Zamanımızı boşa harcamıyoruz. Kadınlar olarak artık arkamızdan ağlanmasını, acı çekilmesini değil, yaşamın korunmasını istiyoruz. Toplumda kadının bir araç gibi görülmesi kabul edilemez. Kadına değer verilsin. Aileye değer verilsin. Kadın sadece baskıya maruz kalan değil, topluma katkı sunan güçlü bir birey olarak görülmelidir” diye konuştu.