‘Kadınlar için radikal karar zamanı’ 2025-05-04 09:02:28        Elfazi Toral   İSTANBUL – DEM Parti Sultangazi Kadın Meclisi’nden Zübeyde İnce, artan şiddet ve katliamlara dikkat çekerek, “Kadınları katledenler bu ülkenin erkek zihniyetidir. Kadınlar, kendilerine dayatılan kölelik kefenini yırtmalıdır. Kadınlar, kendileri ve çocuklarının gelecekleri için radikal kararlar almalıdır” dedi.   Kadınlara yönelik şiddetin, katliamların ve şüpheli ölümlerin giderek arttığı bu süreçte, yargı eliyle uygulanan cezasızlık politikaları, bu şiddet tablosunu destekleyen bir noktada duruyor. Kadınlar, katliam ve şüpheli ölümlere neden olan eril zihniyete karşı yaşam haklarını korumak için kararlı bir şekilde direnişlerini yükseltiyor. Şiddete ve katliamlara dikkat çeken kadınlar, çözüm yollarını hayata geçiriyor. Kadınlar, yaşamın her alanını büyük bir cesaretle mücadele alanlarına dönüştürüyor.   Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sultangazi Kadın Meclisi’nden Zübeyde İnce, günden güne artan erkek şiddetine ve kadın katliamlarına ilişkin konuştu.   'Kadınları katleden bu ülkenin erkek zihniyetidir'   Savaşlardan en çok etkilenenlerin kadınlar olduğunu söyleyen Zübeyde İnce, “Savaş her zaman kadına kaybettiriyor” dedi. Savaşa dair kararların her zaman erkek zihniyet tarafından verildiğini ifade eden Zübeyde İnce, bunun bedelini ise kadınların ödediğini aktardı. Zübeyde İnce, “Ben Sultangazi ilçesinde oturuyorum. Sultangazi ilçesinde son süreçte kadın katliamları artmış durumda. Büyük bir vahşetin içindeyiz. Kadın katliamları çok büyük boyutludur. Bunun araştırılması gerekiyor. Meclis’te mutlaka kadın katliamlarına ilişkin bir komisyon kurulmalı ve bunların altyapısı araştırılmalıdır.   Kadınları katleden bu ülkenin erkek zihniyetidir. İstanbul Sözleşmesi’ni kaldıranlarla bu katliamları yapanların zihniyeti aynıdır. Kadın katliamı sorunu sadece o vahşeti yapanların sorunu değil; aynı zamanda bu ülkenin Eğitim Bakanı’nın da sorunudur. Kadın katliamlarından bir o kadar da Diyanet Başkanı sorumludur.   Neden Eğitim Bakanı’dır diyorum? Çünkü bu ülkede toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili bir eğitim olsa, insanlar kadın ve erkeğin eşit olduğunu, kimsenin kimseden üstün olmadığını öğrenmiş olsa, bu kadar katliam olmazdı. Okullarda toplumsal cinsiyetle ilgili eğitim verilmezse bunun önü alınmaz. Çünkü erkek kahraman ilan ediliyor.   Kadın katliamları oluyor ve kadınlar bununla ilgili basın açıklamaları yapıyor, ancak erkekten hiç ses çıkmıyor. Bunu yapan eril zihniyettir. O zaman neden erkekler de buna karşı bir yürüyüş yapmıyor? Toplumun yargısı, normal yasaların yargısından daha güçlüdür. Diyanet Başkanı bir Cuma hutbesinde neden ‘kadın erkek eşittir’ demiyor? Neden bunu demiyorlar? Çünkü işlerine gelmiyor. Çünkü kendi zihniyetleri de kadına düşman. ‘Günahtır, ayıptır, yasaktır’... Bunların hepsi nedense erkekler için değil kadınlar için geçerli.”   ‘Erkek zihniyeti yargıya güveniyor’   Zübeyde İnce, kadın katliamlarında en büyük etkenin yargının cezasızlık politikaları olduğuna dikkat çekerek şunları dile getirdi: “İstanbul gibi bir yerde insanlar dışarı çıkmaya korkuyor. Biz çocukken köylerde tarlaya giderdik. Tek başımıza dağa çıkardık, korktuğumuz tek şey ayı olurdu. Aklımıza ayı gelirse korkardık. Ama İstanbul’da insan insandan korkuyor. Kadınlar böyle bir zihniyetten korkuyor. Bu sorun kapsamlı ele alınmazsa bu cinayetler durmaz. Bu vahşeti yapan erkekler yargıya da güveniyor. İnsan yaşamı için bir ‘hak, hukuk’ kelimesini söyle, götürüp zindanlara koyuyorlar, yıllarca kalabiliyorsun. Ama bu katilleri bırakıyorlar. Kadın cinayetlerini yapanlar bu tür şeylere de güveniyor. Takım elbise giyerler, bırakılırlar; iyi halden yararlanırlar.   Erkekler köleleştirilmiş kadın arıyor. Bin 500 yıldır dini inançlarla, yöresel geleneklerle, adet, tören diyerek kadın köleleştirilmiş. En çok da bilinçli kadınlar katlediliyor. Çünkü kadınlar sorguluyor. Kadın bilinçlenip kendi doğal haklarını sorguladığı andan itibaren kadın kötü duruma düşüyor. Evinden dışarı çıkmıyorsa çok akıllısın, herkese hizmet ediyorsan çok akıllısın. Kadın kendi vicdanıyla yapması gerekenleri zaten yapıyor. Ama bununla birlikte erkeğe ‘senin benden bir üstünlüğün yok’ dediği anda kadın suçludur. Ülkeyi yönetenlere bakıyoruz, kadının kaç çocuk doğuracağına karar veriyorlar. Kadının nasıl doğum yapacağına karar veriyorlar. Bütün bunların sorumlusu eril zihniyettir. Şiddeti de kendisini ifade edemeyen, iki kelimeyi bir araya getiremeyen aciz erkek zihniyeti yapar.”   ‘Kendilerine dayatılan kölelik kefenini yırtmalıdır’   Bir kadının gördüğü şiddeti saklamaması gerektiğini belirten Zübeyde İnce, her kadının güvenebileceği bir dostunun olması gerektiğini söyledi. Şiddet gören her kadının kadın örgütleriyle iletişime geçmesi gerektiğini paylaşan Zübeyde İnce, “Her kadının samimi olduğu bir arkadaşı olmalıdır. Her kadın, yakın olduğu kadın arkadaşıyla kadın haklarını savunan kurumlara mutlaka ulaşmalıdır. Hiçbir kadın yalnız değildir. Kadın, kendi haklarını ve kendi gücünü fark ettiği andan itibaren hiç kimse bu kadına bir şey diyemez. Kadın, bir sorun varsa mutlaka o sorunu çözer. Erkeklerin kaba gücüyle yaptığı işi, kadınlar sivri zekâsıyla yapar. Kadınlar bu gücünün farkına varmalıdır. Kendilerine dayatılan kölelik kefenini yırtmalıdır. Kadınlar, kendi gelecekleri ve kendi çocukları için radikal kararlar almalıdır.   İnsanların kültürleri, örf ve adetleri, toplumun değer yargıları olmalıdır. Ama insani değer yargıları olmalıdır. Zaten insani değer yargıları olsa cinayet de olmaz. Örneğin, Rojava’da kadınlar kendi sistemlerini kurdu. IŞİD vahşetine ve sistemin baskısına karşı durdu.   Tıpkı bu örnek gibi, eğer bir kadın zulüm görüyorsa mutlaka direnmeli ve mücadele etmelidir.”   ‘Bilinçli bir kadın kendisinden sonrakileri de kurtarır’   Şüpheli kadın ölümlerini anımsatan Zübeyde İnce, Türkiye’de “intihar” olaylarının gittikçe arttığını vurguladı. Şüpheli ölümlerin araştırılması gerektiğini ifade eden Zübeyde İnce: “İntihar vakaları çok çoğaldı. Hem şüpheli ölümlere hem de intihar olaylarına ilişkin mutlaka bir araştırma yapılmalı. Bu intiharların altında yatan sebepler nelerdir? Bir çocuk neden intihar eder? Bir kadın neden intihar eder? Bunun araştırılması gerekiyor. Durduk yere hiç kimse kendi yaşamına son vermez.   Bütün kadınlara çağrımdır: Jineoloji dergisini mutlaka okuyun. Bugünün koşullarında elimizde telefonlar var. İstediğimiz zaman istediğimiz şeye ulaşabiliriz. Jineoloji dergisini okuyan bir kadın, haklarını ve kendisini tanır.   Bir kadın, insani haklarını öğrendiği ve sorgulamaya başladığı zaman gerisi çorap söküğü gibi gelir. Bilinçli bir kadın sadece kendisini kurtarmaz, kendisinden sonrakileri de kurtarır. Sistemin kanallarını izlemeyin. Ha sistemin kanallarını izlemişsiniz, ha uyuşturucu hap kullanmışsınız; aynı şey.   Kadınlara dair programlar var, ama ahlaki değerlerinin yerlerde olduğu programlar yapıyorlar. Neden kadın haklarını savunan bir program yapmıyorlar? Çünkü sistemin işine gelmiyor. Çünkü sistem kadınlardan korkuyor. Kadın bilinçlendi mi toplum bilinçlenir. Kadın bilinçlendi mi bilinçli çocuk yetiştirilir. Bilinçli çocuk yetiştiği andan itibaren sistemi sorgular. Sistemin zihniyetinde kadın ikinci sınıftır. Onların zihniyetinde kadınlar erkeğe hizmet etmek için dünyaya gelmiştir.   Kadınlar erkeklere emanettir diyorlar. Kadınlar erkeklere emanet değildir. Eğer biri birine emanetse, o da herkes kadınlara emanettir. Onun için bu gerçekler konuşulmalıdır.”   ‘Mutlaka kazanacağız’   Zübeyde İnce, son olarak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta kamuoyuna paylaştığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısına işaret ederek şunları söyledi: “İnsanlar bu toplumda çok acılar çekti. Anneler çok ağladı. Sayın Öcalan’ın yaptığı barış çağrısına herkes kulak vermelidir. Bu barış sadece Kürtler için değil; biz toplum olarak ağır bedeller ödedik. Bu acıların son bulması için herkes taşın altına elini koymalı. Geçtiğimiz günlerde 1993’te Mehmet Ali Birand’ın Öcalan ile yaptığı röportajlara denk geldim. 1993’te Sayın Öcalan’ın yaptığı barış çağrısına sistem cevap olabilseydi, o günden bu güne kadar yaşanan bütün kötü sorunlar ortadan kalkmış olurdu. Biz kadınlar mutlaka bu topraklara barışı getireceğiz. Ve mutlaka kazanacağız.”