Toplumsal sistemin inşası (11) 2025-08-15 09:01:16   Komünal yaşam inşası   Rabia Önver   HABER MERKEZİ – Komünal yaşam, binlerce yıllık paylaşım ve ortak sorumluluk kültürünü temel alarak, kapitalist modernitenin bireyci ve devletçi yapısına karşı güçlü bir alternatif sunuyor. Abdullah Öcalan’ın Demokratik Modernite perspektifi, bu modeli Türkiye’deki deneyimlerden Rojava’daki örneklere uzanan somut pratiklerle yeniden gündeme taşıyor.   Komünal yaşam, paylaşım, karşılıklılık ve ortak sorumluluğa dayanan en eski toplumsal örgütlenme biçimlerinden biridir. Devlet, özel mülkiyet ve sınıfların ortaya çıkışından çok önce var olan bu yaşam modeli, bugün kapitalist modernitenin bireyci ve devletçi yapısına karşı güçlü bir alternatif olarak yeniden tartışılıyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, komünleri yalnızca ekonomik birimler değil; ahlaki ve politik toplumun yeniden doğuşunu sağlayacak temel örgütlenme biçimleri olarak tanımlıyor.   Toplumsal sistemin inşasına dair dosyamızın bu bölümünde, komünal yaşam anlayışını, Abdullah Öcalan’ın Demokratik Modernite perspektifi ışığında ele alıyor; Türkiye’deki deneyimlerden Rojava’da hayata geçirilen modele kadar uzanan güncel örnekleri inceliyoruz.   Komünal Toplum   “Sosyalizm Anlayışı: Komünal Toplumun Yeniden İnşası” başlığıyla öne çıkan bu perspektif, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Demokratik Modernite yaklaşımının omurgasını oluşturuyor. Bu perspektif ile klasik sosyalizmin devleti esas alan yapısı yerine, toplumun kendini doğrudan örgütlediği, merkeziyetçi olmayan, yerel komünlerin esas alındığı bir yaşam inşa edilmek isteniyor.   Bu anlayışta “devlet dışılık”, sadece devlete karşı olmak anlamına gelmiyor; halkın kendi yaşamını doğrudan, etik ve demokratik ilkelerle örgütleme becerisinin önünü açmayı ifade ediyor. Bu, aynı zamanda bir öz savunma, kültürel direniş ve ekolojik-toplum hamlesidir.   Abdullah Öcalan’ın “Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü Toplum” paradigması ekseninde geliştirdiği en önemli ideolojilerin başında Kadın Özgürlük İdeolojisi (Kadın Kurtuluş İdeolojisi dahil) geliyor. Beş bin yıllık kadın köleliğini kırmayı ve metalaştırılan kadını özgürleştirmeyi ilke edinen Kadın Özgürlük İdeolojisi, yalnızca bir eşitlik talebi değildir. Bu, tüm toplumun yeniden inşasında kadının kurucu özne olarak konumlandırılmasıdır. Bu nedenle Abdullah Öcalan’ın perspektifinde kadın; sadece mücadele eden değil, kendi sistemiyle yeni bir toplum yaratan temel güçtür.   Türkiye’deki komün deneyimleri   Türkiye’de de benzer komünal yaşam arayışları olur. Özellikle 1970’li yıllarda bazı kırsal bölgelerde, ortak üretim ve paylaşımı temel alan köy komünleri kurulma deneyimleri yaşanır. Uşak’ın bazı köylerinde kurulan bu komünler, Fatsa’daki Halk Komiteleri gibi, doğrudan demokrasi ve halk katılımını merkeze alan özgün örgütlenmeler olarak tanımlanır. Günümüzde ise Çanakkale’nin Bayramiç ilçesindeki Kaz Dağları eteklerinde kurulan “Refikler Komünü” gibi örnekler, kentten kırsala göç eden bireylerin alternatif bir yaşam arayışıyla bir araya geldiği, birlikte üretip tükettiği topluluklar olarak dikkat çeker.   Komünler, tarih boyunca farklı ihtiyaçlar ve ideolojiler doğrultusunda ortaya çıkar, kimi zaman yerel yönetimlerin çekirdeğini oluşturur, kimi zaman ise radikal toplumsal dönüşüm arayışlarının bir tezahürü olur. Ortak yaşam, paylaşım ve kolektif üretim fikri, insanlık tarihi boyunca farklı biçimlerde varlığını sürdürür.   Yaşama yansıyan örnekler   Bu anlayış, son yıllarda Ekolojik Kadın Meclisleri aracılığıyla somutlaşır. Tarım kooperatifleri, doğal üretim kolektifleri, kadınların öncülük ettiği yerel ekonomi ağları yalnızca üretim değil; aynı zamanda etik, demokratik ve dayanışmacı yaşamın kurucu zeminleri olarak işlev görür. Bu meclisler, ekolojik ekonomiyi kadınların yaşam deneyimiyle birleştirerek devlet dışı toplumun ilk prototiplerini hayata geçirir. Kadının toplumsal rolünü yeniden tanımlayan bir diğer çarpıcı araç ise Jineoloji, yani kadın bilimi. Jineoloji, kadın tarihinin çarpıtılmasına, görünmezleştirilmesine ve bilgiden dışlanmasına karşı üretilmiş devrimci bir bilgi sistemidir. Jineoloji çalışmaları, bilgiyi erkek merkezli tarihsel anlatıdan çekip toplumu kadın eksenli yeniden kurmayı hedefler.    Komünler temel örgütlenme biçimleridir   Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın komünler üzerine değerlendirmeleri, geliştirdiği Demokratik Modernite paradigmasının temel yapı taşlarındandır. Komünler, Abdullah Öcalan’a göre hem doğal toplumun yeniden inşası hem de kapitalist modernitenin bireyci, devletçi yapısına karşı bir alternatif örgütlenme biçimidir. Abdullah Öcalan, komünleri yalnızca ekonomik birim değil, aynı zamanda ahlaki ve politik toplumun yeniden doğuşunu sağlayacak temel örgütlenme biçimi olarak tanımlar. Komünler, ahlaki ve politik toplumun yeniden inşasında ilk ve temel adımdır. Bu tanım, komünlerin sadece maddi değil, manevi ve kültürel bir anlam taşıdığını da gösterir.   Devlete Alternatif: Komünal Demokrasi   Abdullah Öcalan’ın en radikal değerlendirmelerinden biri, komünlerin merkezi devlete alternatif olmasıdır. Abdullah Öcalan, halkın kendini komünler aracılığıyla yönetebileceğini ifade eder. Demokratik konfederalizm, devlet dışı bir toplumsal yönetim biçimi olarak komünal demokrasiyi esas alır. Bu anlayışta komünler, doğrudan demokrasiye dayalı karar alma mekanizmalarıdır.   Komünler kadın özgürlüğünün mekânlarıdır   Kadının özgürleşmesini toplumsal özgürlüğün merkezine yerleştiren Abdullah Öcalan, komünlerin aynı zamanda kadının yeniden toplumsal yaşama katılımının alanları olduğunu belirtir. “Kadının toplumsal hayata dönüşü, komünler aracılığıyla gerçekleşecektir” diyen Abdullah Öcalan, “Kadınlar sadece katılımcı değil, aynı zamanda öncü bir rolde olmalıdır” der.   Rojava komün örneği   2011 yılında Suriye’de başlayan iç savaş, Rojava (Kuzey ve Doğu Suriye) bölgesinde 2012’de Kürt halkı öncülüğünde yeni bir toplumsal düzenin inşasına kapı aralar. 2013-2014 yılları, bu yeni sistemin somut olarak kurumsallaşmaya başladığı dönemi ifade eder. Bu süreçte demokratik özyönetim modeli temelinde komünler, halk ve mahalle meclisleri, kadın komünleri ve kooperatifler gibi taban örgütlenmeleri hayata geçirilir.   Komünlerin ve mahalle meclislerinin kuruluşu   Rojava’da inşa edilen sistemin temelini mahalle komünleri oluşturur. Komünler, belirli bir mahallede yaşayan halkın doğrudan katılımıyla kurulan, yerel sorunların tartışıldığı ve çözüm önerilerinin geliştirildiği en küçük örgütlenme birimi olarak işlev görür.   Qamişlo mahalle komünleri   Qamişlo kentinde 2013’ün sonlarına doğru kurulan komünlerde haftalık toplantılar düzenlenir, elektrik, su, ekmek gibi temel hizmetlerin dağıtımı halkla birlikte organize edilir. Her komün kendi içinden eğitim, ekonomi, savunma ve diplomasi komisyonları oluşturur. Bu yapı sayesinde halk yerel düzeyde karar alma süreçlerine doğrudan katılmaya başlar. Özellikle savaş koşullarında devletin çekildiği alanlarda komünler, yaşamın sürdürülebilirliğini sağlayan asli yapılar haline gelir.   Kadın komünleri ve kadın meclisleri   Rojava devriminin en önemli ayaklarından biri, kadın özgürlüğü paradigması doğrultusunda inşa edilen eşit temsiliyet sistemi olur. Tüm meclis ve komünlerde eşbaşkanlık sistemi uygulanırken, kadınlar ayrıca bağımsız olarak örgütlenme hakkına sahiptir. Bunun en temel somut örneğini Kongra Star ve Jin Komünleri oluşturur. Kadınların çatı örgütü olan Kongra Star, her mahallede kadın komünleri oluşturur. 2013 yılında Amûdê ve Dêrik gibi kentlerde kurulan kadın komünlerinde kadınlar hem toplumsal sorunları tartışır hem de yerel ekonomi, eğitim ve sağlık gibi alanlarda kadın odaklı çözüm politikaları geliştirir. Özellikle çocuk yaşta evlendirmelere karşı yürütülen kampanyalar ve kadın şiddetiyle mücadele pratikleri bu komünlerde geliştirilir.   Tirbespîyê Tarım Kooperatifi   2014’te Tirbespîyê’de kurulan tarım kooperatifi, yerel halkın kolektif olarak toprak işlemesini ve ürünleri eşit dağıtmasını sağlar. Özellikle kadınlar bu üretim sürecinde aktif rol alır. Ürünler mahalle pazarı aracılığıyla halka satılırken gelir, yeniden kooperatif yatırımlarına aktarılır. Bir diğer örnek, Dirbesiyê Kadın Fırını Kooperatifi’dir. Bu kooperatifte sadece kadınlar çalışır ve üretilen ekmek, düşük gelirli ailelere ücretsiz olarak dağıtılır. Kooperatif, kadınların ekonomik bağımsızlığını da güçlendiren bir araç haline gelir.   Karşılaşılan zorluklar ve kolektif direniş   Bu örgütlenmeler savaşın ortasında, devletin çekildiği ve DAİŞ gibi radikal unsurların tehdit oluşturduğu bir ortamda gerçekleşir. Tüm zorluklara rağmen halk, öz savunma güçleri (YPG/YPJ) ile birlikte yaşam alanlarını savunur. Aynı zamanda komünler içinde ideolojik eğitimlerle katılım ve bilinç seviyesi artırılmaya çalışılır.    Demokratik Modernitenin somut örneği   2013-2014 yılları, Rojava’da komünal-demokratik özyönetim modelinin somutlaştığı ve halkın doğrudan katılımıyla yeni bir toplum yapısının temellerinin atıldığı dönem olur.  Komünler, meclisler, kadın örgütlenmeleri ve kooperatifler yalnızca birer örgütlenme modeli değil; aynı zamanda kapitalist moderniteye, ataerkilliğe ve devletçi yapılara karşı alternatif yaşamın mümkün olduğunu gösteren uygulamalardır. Rojava deneyimi, toplumsal adaletin, eşitliğin ve dayanışmanın nasıl yerelden inşa edilebileceğine dair çarpıcı bir örnek sunar   Rojava modeli   Rojava’da 2013-2014 yıllarında inşa edilen komünal ve demokratik öz yönetim sistemi; halkın doğrudan katılımını, kadın özgürlüğünü, çok kültürlü yapıyı ve kolektif ekonomiyi merkeze alarak devrimsel bir model ortaya koyar. Her köy, mahalle ve kentte halk kendi yaşam alanlarını, ihtiyaçlarını ve geleceğini kolektif irade ile örgütlemeye başlar. Abdullah Öcalan’ın “Demokratik, Ekolojik, Kadın Özgürlükçü Toplum” paradigması ekseninde inşa edilen bu süreç, yalnızca bir yönetim biçiminin değişimi değil, toplumsal zihniyetin ve ilişkilerin yeniden inşası anlamına gelir.