Zübeyde Zümrüt: İmralı sistemi kalkana kadar mücadele devam edecek

  • 09:01 31 Ekim 2025
  • Siyaset
Melek Avcı
 
ANKARA - KCKD-E Eş Sözcüsü Zübeyde Zümrüt, 8 Kasım Köln yürüyüşüne çağrı yaparak, “Önder Apo özgürleşmediği müddetçe bu mesele uzayacaktır. Fiziki özgürlüğünün sağlanması lazım. İmralı sisteminin tamamen kalkması için mücadele edeceğiz” dedi.
 
Kürdistan ve Türkiye’de Kürt sorununun çözümüne dair tartışmalar sürerken, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la özgür iletişimin engellenmesi ve “umut hakkı” kararlarının uygulanmaması, barış ve demokratik toplum sürecinin önündeki en temel engel olarak varlığını koruyor. Buna karşın, demokratik toplumun toplumsallaşması ve İmralı tecrit sisteminin tamamen ortadan kaldırılması hedefiyle Avrupa başta olmak üzere birçok ülkede eylemler, kampanyalar ve diplomatik çalışmalar devam ediyor.
 
KCKD-E Eş Sözcüsü Zübeyde Zümrüt, Avrupa’daki bu çalışmaların kapsamını ve yürütülen özgürlük hamlesini değerlendirdi.
 
‘Hamle çığ gibi büyüdü’
 
2023 yılında  başlatılan kampanyanın 74 ayrı merkezde startının verildiğini, bugün ise birçok yere yayıldığını belirten Zübeyde Zümrüt, “27 yıldır Kürtler dostlarıyla birlikte komployu sokaklarda, alanlarda protesto ediyor. Ama 10 Ekim 2023 planlamasıyla dostlarla birlikte bir özgürlük hamlesi başlatıldı ve artık fiziki özgürleşme olana kadar bu mücadele devam edecek. Bu özgürlük mücadelesinin hattını büyüterek, örgütleme hattını örmek gerekir. Avrupa, binlerce Kürt'ün örgütlü olduğu bir alan. Kürtler bir Kürdistan yaşamını da burada oluşturmuşlar. Ama buna dostları katmak, farklı kesimleri, farklı halkları da dahil etmek gerekiyordu. Önderliğin 74. yaşına atfettiğimiz hamle çığ gibi büyüdü. Tüm dünyada, birçok Avrupa ülkesinde insanlar, dostlar bunun startını verdi, açıklamasını yaptı. Dolayısıyla bu hamle ciddi bir moral getirdi. O süreçte de hatırlarsınız ki tecrit ağırlaştırılmış, mutlak bir tecrit vardı. Önder Öcalan'dan haber alınmıyordu. Ciddi bir savaş vardı; Kürtlere soykırım politikasını dayatan ve soykırım uygulayan bir yaklaşım vardı. Tüm bunlar tecridin derinleşmesiyle bağlantılıydı” diye konuştu.
 
‘İmralı sistemi hâlâ yıkılmadı’
 
Kampanya ile beraber üç yılda kısmi bir karşılık aldıklarını belirten Zübeyde Zümrüt, hedefleri olan tecrit sisteminin kırılmasına ise henüz ulaşamadıklarını söyledi. Zübeyde Zümrüt, “27 yıl bu özgürlük mücadelesi verildi, birçok kampanya yapıldı, birçok hamle gerçekleştirildi. Durmadan sokaklarda İmralı sistemini yerle bir etmek için 27 yıl mücadele edildi. Bu, İmralı sistemine karşı 27 yıllık bir mücadele. Elbette ki 40-50 yılda Kürtler mücadeleyi belli bir aşamaya getirdi ve ciddi bedeller ödedi. Diğer bir taraftan da Önder Apo'yu bu mücadeleyi daha da yükseltti, daha da büyüttü. Dolayısıyla bu mücadeleyi yürütürken birçok moral, motivasyon kazandık. Bu son iki yıl kampanyayı yürütürken tabii ki kısmi sonuç alıcı şeyler oldu. Ama şu anda nihayetinde İmralı Adası ve tecrit sistemi devam ediyor. Bu sistem yıkılmadı, Önderlik özgürleşmedi. Yola çıkarken fiziki özgürlük dedik. Kürt sorunu ancak bu şekilde çözülebilir. Önder Öcalan özgürleşecek, Kürt sorunu demokratik bir zeminde çözülebilecek. Zemin budur. Onun için tecridi kısmen kırdık. Yükselttiğimiz özgürlük mücadelesiyle Avrupa'nın bütün kıtalarında, dünyanın neredeyse her tarafında Önder Öcalan’ın özgürlüğü haykırıldı. Kısmen tecridi kırdık ama sistem devam ediyor. Onun için bu hamle kampanyası devam edecektir” sözlerini kullandı.
 
‘Toplumsal mücadeleyi büyütmeden tecridi kıramayız’
 
Birçok eylem ve etkinliği kampanya kapsamında yaptıklarını hatırlatan Zübeyde Zümrüt, bunların en önemlilerinden birinin Roma Konferansı olduğunu belirtti. Zübeyde Zümrüt, “Bu işin içinde Nobel ödülü alanlar var; akademisyenler, yazarlar, gazeteciler, hukukçular var. Her kesimden insan var. Ama mesele tecrit nasıl kırılır, özgürlük nasıl sağlanır? Kürt sorunu, Önder Öcalan özgürleşmeden çözülmeyeceği noktasında, bu konuda birçok konferans düzenledik. Türkiye'nin şu anda tecridin hukuk dışı olduğuna dair birçok konu başlığı altında konferanslarda tartışmalar yürüttük. Bir de toplumsal mücadeleyi büyütmek için sokakta yürüyüşler, mitingler, açılan stantlar, Önderliğe yüz binlerin kart göndermesi gibi etkinlikler yapıldı. İmralı Adası'nda ‘Sayın Öcalan’la görüşmek istiyorum’ kampanyası hâlâ devam ediyor ve o kampanya ciddi bir heyecan yarattı. Toplumsal mücadeleyi büyütmeden biz tecridi kıramayız. Toplumsallaştırmak lazım. Bu özgürlük kampanyasını, özgürlük hamlesini toplumsallaştırmak gerekir. Aslında bir nevi toplumsallaştı. Köln’deki iki büyük yürüyüşle Avrupa kamuoyuna ciddi bir mesaj verildi. İki büyük yürüyüşten sonra dünyanın her tarafında bu özgürlük hamlesinin mücadelesi yürütüldü. Bakur’da da, Başûr’da da, Rojhilat ve Rojava’da da dört bir taraftan halkımız, kadınlar, gençler, çocuklar, 7’den 70’e herkes dostlarıyla birlikte ayaktaydı ki tecrit kırılsın, Önder’in sesi duyulsun” ifadelerini kullandı.
 
‘Mesajları iyi anlamak ve hayata geçirmek gerekir’
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Avrupa’daki Kürt halkına gönderdiği mesajlara ilişkin ise Zübeyde Zümrüt şunları belirtti: “Diasporadaki halklara gönderdiği mesaj önemliydi, tarihseldi Avrupa açısından ve bunu anlamak, hayata geçirmek gerek. Sadece o anı yaşamak tek başına yeterli değil. Gerçekten Önder Öcalan ne demek istedi, ne ifade etti anlamak ve bunu hayata geçirmek gerekiyor. Yani pratikte yaşam bulması gerekir. Bu konuda Avrupa'da ciddi bir potansiyel var. Önderlik biliyor, bunda kendi emeği var. Hem Avrupa’yı hem Rojava'yı örgütlenme, Avrupa'nın sistemini oluşturma, Kürtler sürgün olup da diasporaya geldiğinde nasıl örgütleneceği noktasında bu mirasın altyapısını oluşturanlardan biri Önder Öcalan’dır. Bugün Kürtlerin Avrupa'da örgütlü bir halk olması bu mücadelenin sonucudur.
 
Bu 5 milyon Kürt’ün örgütlü olduğu kendi kurumları var. Elbette ki yetmiyor. Başkan Apo Avrupa’ya da mesaj gönderdi. Birçok eylem ve etkinlikte Avrupa’ya da gelen mesajlar var. Ama şu devam ediyor: Geçen ay Avrupa Konseyi’nin komite oturumu vardı. Geçen sene aynı tarihte o komitenin bir kararı vardı; umut hakkı ilkesinin hayata geçmesi için. Türkiye, geçen sene verilen kararı uygulamadı. Komitenin de bir yıl sonra yeniden ele alınması, Türkiye’ye aynı şekilde iletilmesi o dönemde politik bir karardı. Türkiye’yle Avrupa ülkeleri arasındaki siyasi, politik ve ekonomik çıkarlar üzerindeki ilişkinin zedelenmesi noktasında mevcut hukuk ilkelerinin ne kadar çiğnendiği, umut hakkı kararında bir kez daha açığa çıktı. Bir yıl sonra yine aynı karar tekrarlandı. Elbette ki bu bagajın açılması gerekir. Bagajın içerisine hukuku sığdıramazsınız, bu kararı götürüp bir yere sıkıştıramazsınız; bu, umut ilkesine aykırı bir durum. Yüzlerce insan şu anda cezaevinde ve bu alınan karardan yararlanabilecek durumda olan yüzlerce kişi var ama bunu uygulamıyorsunuz. Bunun bir nedeni de biz biliyoruz nedir; çünkü Önder Öcalan için de geçerli olacak. Normalde bu şartlarda Öcalan’ın dışarıda olması gerekir. ‘Bir yıl daha erteleme’ derler ya, Türkiye’ye karşı bir jesttir.
 
‘Çözüm olursa herkes kendi köküne, toprağına döner’
 
Bugün Avrupa’da, diasporada 40-50 yıllık geçmişi olan, burada kalan ve yaşayan insanlar var. Geliş nedenleri politik nedenlerdir. Bunun sebebi Türkiye’nin hem ekonomik hem siyasal hem de politik olarak ülkeyi yönetememesidir; yani insanların, toplumun geleceği ve can güvenliği olmadığı içindir. Son 10 yıl içerisinde Türkiye’den Avrupa’ya gelen göçün haddi hesabı yok. Bir barış, bir çözüm süreci olursa herkes kendi toprağında, kendi köklerinde, kendi hayatını idame edebilecek bir özleme sahiptir. Öyle, kendi kökünden kopan bir toplumdan bahsedemeyiz. Ne kadar kendi köküne bağlı olduğunu Avrupa’da 40-50 yıllık mücadeleyle, kendi emeğine, kimliğine, diline sahip çıkan bir toplumda görüyoruz.”
 
‘Önder Apo özgürleşmediği müddetçe bu mesele uzayacak’
 
Tecrit kırılana ve Abdullah Öcalan özgürleşene dek bu hamlenin eylem ve etkinliklerle süreceğini ifade eden Zübeyde Zümrüt, ayrıca “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı da örgütlemeye devam ettiklerini” söyledi. Zübeyde Zümrüt, “27 Şubat çağrısını toplumsallaştırma mücadelesini de yürütüyoruz. 27 Şubat çağrısı havada kalmamalı. Evet, Önder Öcalan çağrı yaptı ama bu çağrıyı yaparken barışı inşa etmek ve barışı kalıcı hale getirmek sadece Önder Öcalan’ın sorumluluğu değil. Öncülük yapıyor, sorumluluk almıştır. Tecrit de devam ediyor. Önder Apo özgürleşmediği müddetçe bu kampanyaya devam edeceğiz. Önümüzdeki dönemde Avrupa’da yaptığımız bir planlama var; 8 Kasım’da tekrar Köln’de Önder Apo’ya özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözümle bağlantılı olarak eylemimiz var. Önder Apo özgürleşmediği müddetçe bu mesele uzayacaktır. Fiziki özgürlüğünün sağlanması lazım.
 
Birebir topluma temas etmesi gerekir ama dışarıda öncülük etmesi gerekir. Toplumla birlikte öncülük etmesi lazım. 8 Kasım’da Köln’de Avrupa olarak yeni bir planlamayla bir yürüyüş gerçekleştireceğiz. Yüz binleri bir araya getirmek için Köln’de gece gündüz herkesin çalışması gerekir. Sadece örgütlü bir Kürt kurumunun meselesi değil. Bir KCKD-E meselesi tek değil. Avrupa’da 5 milyonun sorunudur. Kadının, gençliğin, dostların sorunudur. Demokrasiden yana olan, barıştan yana olan herkesin sorunudur. İki yürüyüş yaptık. Doğru, kısmi de olsa tecrit kırıldı. Ama bu yetmiyor” diye belirtti.
 
‘İmralı sisteminin tamamen kalkması için mücadele edeceğiz’
 
“Bugün heyetlerin İmralı Adası’na gidip gelmesi yetmiyor çünkü o da devlet istediği zaman heyet gidebiliyor” diyen Zübeyde Zümrüt, “Devlet istediği zaman aile, hukukçular, avukatlar gidiyor. Yıllarca avukatlar görüşmeye gidemedi. Devlet tarih belirliyor, takvim oluşturuyor. O takvime göre görüşmeye gidiliyor. Biz İmralı sisteminin ortadan kalkması için de bu mücadeleyi büyüteceğiz. Diplomasiden tutalım, lobi çalışmalarına kadar bunu yürüteceğiz. 8 Kasım bu yüzden tarihidir, önemlidir. Seferberlik ilan ettik. Bu seferberliğin herkesin kendini içinde örmesi gerekir. Özgürlük hepimiz için şarttır. Dolayısıyla o 8 Kasım günü 7’den 70’e herkes o alana gelirse herkes ‘Evet, görüşmeler var. Bir barış olacaksa bu barışın mimarı Sayın Öcalan’dır. Ama barışın mimarı dışarıda olmalıdır’ demeli. Önderliğin kendi örgütüyle, halkıyla bir araya gelip orada siyaset yapması gerekir. Toplum ve halk buna hazır” sözlerini kullandı.