Kayıp yakınları: Mücadelemizi sürdüreceğiz

  • 13:23 20 Eylül 2025
  • Güncel
HABER MERKEZİ - İHD ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" şiarıyla düzenledikleri eylemlerde devletin bu katliamlardaki sorumluluğuna vurgu yaparak, mücadeleyi sürdürme kararlılığını belirtti.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları "Kayıplar bulunsun failler yargılansın” şiarıyla gerçekleştirdikleri eylemlerde bu haftada adalet ve yüzleşme talebiyle alanlara çıktı.
 
Amed
 
Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” şiarıyla düzenledikleri eylemlerini 867’nci haftasında da sürdürdü. Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’nda yapılan açıklamada, kayıp yakınları sevdiklerinin fotoğraflarını taşıdı.
 
Bu haftaki eylemde, 25 Eylül 1991 tarihinde Amed’in Hezro (Hazro) ilçesi Qenderhel (Sarıerik) köyünde kaybedilen İbrahim Gündem’in akıbeti soruldu. İbrahim Gündem’in hikayesini Kayıp Komisyonu üyesi Ali İhsan Demirtaş okudu.
 
'Onu devlet götürdü devlet bulsun'
 
Açıklama öncesi İbrahim Gündem'in kardeşi Feride Gündem, kardeşi için mücadelelerini ilk günden bu yana aynı kararlılıkla sürdürdüklerini belirterek, "Kardeşimi 1992 den bu yana arıyoruz.  Her zaman onun mezarına gidiyoruz. Bizler sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz, onu devlet götürdü, devlet bulsun" dedi.
 
'Askerlerce gözaltına alınır'
 
Kaybettirilen İbrahim Gündem’in hikayesi şöyle: “İbrahim Gündem, 1952 yılında Amed’in Hezro ilçesinde Qenderhel köyünde dünyaya gelir. Evli ve 9 çocuk babasıdır. Ailesi ile birlikte Hezro ilçesine bağlı Qenderhel köyünde çiftçilik ve hayvancılık ile geçimini sağlamaktadır. 25 Eylül 1991 tarihinde köyde ikamet eden baba Ahmet Gündem’in evine, gece saat 01.00 sıralarında Üsteğmen Kenan Şahin ve beraberindeki bir grup asker tarafından baskın düzenlenir. Baskında Ahmet Gündem’in oğlu İbrahim Gündem, askerlerce gözaltına alınır. Sabah bırakılacağının belirtilmesi üzerine,  karakola giden Ahmet Gündem, oğlu İbrahim Gündem’i sorar, ancak kendisine ‘gözaltına alınmadı’ yanıtı verilir"
 
'Bu hayattan gözü açık gitti'
 
Bunun üzerine Ahmet Gündem, oğlu İbrahim’in bulunması ile ilgili girişimlerini sürdürür. Hazro Cumhuriyet Savcılığı’na gider. Savcılık, Ahmet Gündem’i yeniden karakola yönlendirir. Bunun üzerine Ahmet Gündem, bir kez daha karakola resmi dilekçe ile başvuruda bulunur. Ancak, yazdığı hiçbir dilekçeye yanıt verilmez. Bu kez Diyarbakır Valiliğine gidip oğlunun akıbetini sorar. Valilikçe aranan karakoldan, ‘Biz almadık’ yanıtı verilir.  Ardından İl Jandarma Alay Komutanlığı’na giden Ahmet Gündem, burada ‘Devleti suçluyorsun, devlet böyle şeyler yapmaz’ şeklinde azarlamalara ve tehditlere maruz kalır. Ahmet Gündem, oğlunun gözaltında kaybedildiğine dair girişmelerini bir süre daha sürdürür. Ancak bu süre zarfında tehditlere maruz kalır. 15 Şubat 1993 tarihinde asker ve korucular tarafından evi yakılan Ahmet Gündem, 15 kişiden oluşan aile fertleri ile birlikte Amed merkeze göç etmek zorunda kalır. İbrahim Gündem’in annesi Meryem Gündem, yıllarca oğlunun yaşadığına dair bir haberin gelmesini bekler. Ne yazık ki Meryem ana da tıpkı Berfo, Fatma, Elmas, Asiye ve Arife ana gibi çocuklarına kavuşamadan bu hayattan gözü açık bir şekilde göçüp gitti.”
 
Açıklama yapılan oturma eylemi ardından sona erdi.
 
Colamêrg 
 
Colemêrg’de kayıp yakınları, eylemlerinin 193’uncu haftasında Gever (Yüksekova) ilçesindeki Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. “Failler belli, kayıplar nerede”, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartları ile kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme, kayıp yakınları, DEM Parti ilçe yönetimi ve DBP ilçe yönetimi, ÖHD Colemêrg şubesi ile birlikte çok sayıda yurttaş katıldı.  
 
Bu hafta ki eylemde açıklamayı okuyan İHD Colemêrg şube Eşbaşkanı Ozan Akbaş, 25 Eylül 1995 yılında Gever’de gözaltında katledilen Sait Akın’ın akıbetini sordu.
 
‘Köylüler tehdit edildi’
 
1996 yılında Gever’e bağlı Befrica (Karlı) köyüne Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul ve komutasındaki askerlerce düzenlenen baskında köy halkına ağır işkencelerin yapıldığını söyleyen Ozan Akbaş, “ Köylüler patos yapıyordu ve konuşmayanları patosa atmakla tehdit etti. Ardından işkence ile birçok köylüyü operasyon bölgesine götürdü. Gelinen bir tepenin başına önce bir köy sakinini gönderen ekipler belirlenen bir yeri kazmasını istedi. Kazı yapılması ile birlikte sığınaktan bir kişinin çıkarıldığını gören askerler bu sefer Sait Akın’ın sığınağa gidip başka bir tarafı kazmasını emretti” ifadelerini kullandı.
 
‘Ağır işkence zoru ile gözaltına alındı’
 
Askerlerin Sait Akın’a işkence yaparak gözaltına aldığını belirten Ozan Akbaş, Sait Akın’ın işkence zoru ile gözaltına alındığını hatırlattı. Ozan Akbaş, “Akabinde zorla alana gönderilen Akın, tam kazıya başladığı sırada bölge bomba ile patlatıldı. Askerler olay yerine yanaşmadan köylülere Sait Akın’ın cansız bedenini getirmelerini emretti. Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul tüm köylülerin katledilme emrini verdi. Köyden kaçmayı başaranlar durumu Hakkari Milletvekiline anlattı. Dönemin Valisi ile görüşen öilletvekili köyde bir katliamın yaşandığını dile getirdi. Olay yerine helikopterle gelen Vali, ölüm emri verilen köy sakinlerinin kadınlardan, çocuklardan, yaşlılardan oluşan siviller olduğunu teyit etti ve çok daha büyük bir katliamın önüne geçti” dedi.
 
Açıklama oturma eylemi ile son buldu.
 
Êlih
 
İHD Êlih Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 703'üncü haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” pankartının açıldığı eyleme, insan hakları savunucularının yanı sıra siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri de katıldı.
 
Bu haftaki eylemde, Eylül 1994 tarihinde Êlih merkez Kültür Mahallesi’nde bulunan evinden Pınarbaşı Mahallesi’ndeki ekmek fırınına giderken Aydın Aslan Caddesi’nde beyaz renkli bir arabaya zorla bindirilerek kaçırılan Abdullah Tarım’ın akıbeti soruldu. Abdullah Tarım'ın hikayesini İHD Şube yöneticisi Metin Nas okudu. Okunan hikaye şöyle: ‘‘Yıllardır kendisinden haber alamadığını belirten eşi iki çocuğuyla perişan bir halde olduklarını, eşinin kaçırılmasından sorumlu kişilerin yargılanmasını istediklerini belirtmişlerdir. Yıllardır adalet bekleyen ailelere, hala yanıt vermiyorlar. Şimdi tarihi yeniden yazmaya ve yaptıklarının kötü olmadığına insanları inandırmaya çalışıyorlar. Ancak bunun en önemli adımlarından biri şüphesiz geçmişin kirli ve karanlık sayfalarıyla samimi bir yüzleşme ile mümkün olabilecektir."
 
Açıklama oturma eyleminin ardından son buldu.