Tülay Hatimoğulları: Barışın toplumsallaşması için somut adımlar şart
- 14:14 1 Haziran 2025
- Güncel
RIHA - Riha İl Örgütü, 1’inci Olağanüstü Kongresi’nde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, barışın toplumsallaşması için iktidarın bugüne kadar somut bir adım atmadığını belirterek, "Bu çağrı, demokratik toplum ve sosyalizmin yolunu inşa etme çağrısıdır. Sınırları aşan enternasyonalist bir siyasal yapılanmanın önünü açan bir çağrıdır" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Riha İl Örgütü, 1’inci Olağanüstü Kongresi’ni Haliliye ilçesinde bulunan bir salonda gerçekleştirdi. Kongreye DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan, DEM Parti Riha milletvekilleri Ömer Öcalan, Ferit Şenyaşar, Mithat Sancar ve Dilan Kunt Ayan’ın yanı sıra, Riha Barış Anneleri Meclisi üyeleri, DEM Partili belediye eşbaşkanları, Riha Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri ile çok sayıda kişi katıldı.
Kongrenin yapıldığı salona, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı sırasında çekilen fotoğrafı ile PKK'nin öncü kadrolarından Rıza Altun ve Ali Haydar Kaytan’ın, ayrıca yaşamını yitiren DEM Parti İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder’in fotoğrafları asıldı. Salon “Barış güneş ile doğuyor”, “Annelere verilecek en güzel hediye barıştır”, “Sosyalist yaşamda ısrar ediyoruz” ve “Onurlu bir barışa giden çözüm yolunda teorik ve pratik gücü selamlıyoruz” yazılı pankartlarla donatıldı.
Demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenlerin anısına saygı duruşu ile başlayan kongrede gençler Çarxa Şoreşê Marşı okudu. Mevcut DEM Parti il eşbaşkanları Sema Aişeoğlu ve Bekir Karakeçili, kongreye katılanları selamlayarak, teşekkürlerini iletti.
‘Tüm gözler Önder Öcalan’da’
Ardından söz alan DEM Parti Riha Milletvekili Ömer Öcalan, Kürt halkının önünde uzun bir yol bulunduğunu belirterek, “Barış yolu önümüzde duruyor ve herkes bu süreci yakından takip ediyor. Tüm gözler Önder Öcalan’da. Halk, Önder Öcalan’ın çağrısına kulak veriyor. Önder Öcalan’ın bazı önerileri var; Urfa için de önerileri bulunuyor. Öcalan’ın bizden beklentisi, demokratik siyaseti büyütmemizdir. Bu konuda öncülüğü Urfa yapabilir, biz bu sürece öncülük edebiliriz. Yüreği yanan herkes barışın kıymetini bilir. Biz mazlum ve demokrat bir halkız; birlikte çalışacağız” dedi.
‘Çok emek vermek lazım’
DEM Parti Riha Milletvekili Mithat Sancar, önemli bir süreçten geçildiğini belirterek, “Bu sürecin en önemli hamlesi, 27 Şubat’ta Sayın Öcalan tarafından yapılan Barış ve Demokratik Toplum Çağrısıdır. Bu yol kolay değil, engellerle dolu. Çok emek vermek gerekiyor. Sayın Öcalan öyle bir çağrı yaptı ki, bu çağrı tüm dünyada yankı buldu. Dünyada benzeri olmayan bir şekilde, sürecin sonunda yapılması gereken silah bırakma çağrısını en başta yaptı. Urfa’nın bu çağrıda önemli bir rolü var. En güçlü demokratik toplumu burada kurabiliriz. Suriye sınırının büyük bir kısmı bu kentin yanı başında yer alıyor. Sınırın iki yakasında da barışı sağlamak için sorumluluğumuz büyük. Buradan başlayacak bir barış, Suriye ve Ortadoğu’da kalıcı barışın yolunu açabilir. Hep birlikte çalışacağız. Yolunuz açık olsun” ifadelerini kullandı.
‘Öcalan’ın memleketinden İmralı’ya selam olsun’
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, konuşmasına üç dilde katılımcıları selamlayarak başladı. Riha’nın zulme karşı direnenlerin memleketi olduğunu vurgulayan Tülay Hatimoğulları, “Halkların kardeşliğine yüzyıllardır ev sahipliği yapmış bir kentteyiz. Mezopotamya tarihinin ve kültürünün en kadim şehirlerinden birindeyiz. Sayın Abdullah Öcalan’ın memleketindeyiz, hemşehrileriyle birlikteyiz. Bir kez daha buradan İmralı’ya selam olsun” dedi.
Tülay Hatimoğulları, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: “Öncelikle Muhsin Melik, İbrahim Ayhan, Feridun Yazar şahsında devrim ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitiren tüm yoldaşlarımızı ve canlarımızı saygı ve minnetle anıyorum. Onları asla unutmayacağız. Barış elçisi ve İmralı Heyeti üyesi olan yoldaşımız Sırrı Süreyya Önder’i de burada, huzurunuzda bir kez daha anıyorum. Onlara sözümüz olsun ki, uğruna mücadele ettikleri ve bedel ödedikleri barışı bu topraklarda tesis edene dek örgütlü mücadelemiz sürecek. Barış bu topraklarda mutlaka yeşerecek.”
‘Ağır bir bedel ödüyoruz’
Ortadoğu’daki dengelerin savaş ve çatışma kadar umut da barındırdığını dile getiren Tülay Hatimoğulları, “Demokratik toplumun tohumlarını içinde taşıyor. Dünyanın büyük değişimlerden, savaş ve krizlerden geçtiği bir dönemde kongremizi gerçekleştiriyoruz. Ne yazık ki, sağcı, ırkçı ve erkek egemen zihniyet sadece Ortadoğu’da değil, sosyal demokrasinin geliştiği Avrupa’da bile yeniden güç kazanıyor. Aynı zamanda kapitalist küresel sistem derin bir kriz yaşıyor ve bu krizlerin en ağır bedelini dünya genelinde halklar, işçiler ve emekçiler ödüyor. Bizler ise Ortadoğu’da, Afrika’da ve Türkiye’de bu bedeli savaş ve çatışmalarla ödüyoruz. Hepinizin takip ettiği üzere Ortadoğu’da kartlar yeniden karılıyor. Suriye’de rejim değişikliği ve HTŞ’nin etkisinin artmasıyla birlikte dengeler yeniden kuruluyor. Bu gelişmeler halklar açısından karmaşık görünse de umut taşımaktadır. Bu süreç, Sayın Öcalan’ın da vurguladığı gibi sadece savaş ve çatışmayı değil, aynı zamanda barışı, çözümü ve demokratik toplumun inşasının tohumlarını da içinde barındırıyor” diye konuştu.
Aç olan biz, yoksul olan biz’
Tülay Hatimoğulları, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı tarihi çağrıya dikkat çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrının nedenlerini, bu çağrının politik ve toplumsal zeminini konuşuyoruz. Yoksulluğun derinleştiği bir dönemdeyiz ve bu yoksulluğun en ağır faturasını ödeyenler, bu salonda Urfa kongremizde bir aradalar. Aç olan biziz, yoksul olan biziz. Elektrik faturasını ödeyemeyen çok sayıda emekli var burada. Toprağını ekip biçemeyen küçük çiftçilerimiz var. Neden? Çünkü çiftçi ne elektrik faturasını ödeyebiliyor ne de tohum bulabiliyor. Oysa bu bereketli topraklara sahip Urfalı çiftçiler, üretim yapamıyor ve mevsimlik işçi olarak Karadeniz’e, Mersin’e, Manisa’ya, İzmir’e gitmek zorunda kalıyorlar. Oysa Harran Ovası, Çukurova, Konya Ovası gibi alanlar Türkiye’nin tüm gıda ihtiyacını karşılayabilecek kapasitede. Yeter ki merkezi bir tarım politikasıyla desteklensin. Biz, Sayın Abdullah Öcalan’ın çağrısını bu yoksulluk ortamında, bu gerçeklik üzerinden okumalıyız.
Bu çağrı hepimizedir
Sayın Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı, 27 Şubat’ta İmralı’da gerçekleşti. Ardından biz heyet olarak bu çağrıyı İstanbul’da kamuoyuyla paylaştık. Daha sonra PKK, gerçekleştirdiği kongrede fesih kararı aldığını ilan etti ve silahsızlanma sürecinin başlaması için Türkiye’de demokratik adımlar atılması yönündeki mesajlarını dünya kamuoyuna iletti. Son İmralı ziyaretinde Sayın Öcalan, barış ve demokrasi çağrısına sahip çıkan, bunun için mücadele eden tüm halklara selam ve sevgilerini iletti. Biz de bu selamı memleketinden İmralı’ya binlerce kez iletiyoruz. Bu çağrıyı doğru anlamak ve doğru anlatmak gibi bir sorumluluğumuz var. Bu çağrı, ezilenlerin ve sömürülenlerin kurtuluş çağrısıdır. Ağır bedeller ödemiş, mücadelesinden vazgeçmemiş Kürt halkının kimlik, ana dil ve eşit yurttaşlık hakkının tesis edilmesi çağrısıdır. Bu çağrı; Kürtler, Türkler, Araplar, Lazlar, Çerkesler, Türkmenler ve bu topraklarda yaşayan 72 milletten halkın eşit yurttaşlığı içindir. Aynı zamanda bu çağrı, demokratik toplum ve sosyalizmin yolunu inşa etme çağrısıdır. Sınırları aşan enternasyonalist bir siyasal yapılanmanın önünü açan bir çağrıdır. Latin Amerika’dan Suudi Arabistan’a kadar dünyanın dört bir yanından insanlar bu çağrıyı sahiplendi, olumlu yanıt verdi. Bu çağrı, kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinin başarısı için yapılmıştır. Umudu kırılmış gençlerin özgür ve demokratik bir toplum içinde kendi geleceklerini kurmaları için yapılmıştır. Bu çağrı herkese, hepimizedir.”
‘Zaman, icraat zamanıdır’
Tülay Hatimoğulları, Türkiye’nin tarihi bir süreçten geçtiğini vurgulayarak, iç barışın tahkim edilmesinin önemine dikkat çekti. Tülay Hatimoğulları, “Ortadoğu ve Suriye’deki gelişmeleri değerlendirirken, iç barışı neden güçlendirmemiz gerektiğini daha iyi görüyoruz. Türkiye’yi içeriden ve dışarıdan tehdit eden tüm güçler ancak bu zeminde inşa edilecek barış ve demokratik toplumla durdurulabilir. Köy köy, mahalle mahalle, ev ev gezerek örgütlerimiz halkla buluştu, barışı anlattı. Urfa İl Örgütümüz de burada bu sürecin taşıyıcılığını yaptı. Türkiye'nin dört bir yanında çalıştık. Ancak iktidar cephesinden gerekli adımlar henüz atılmadı. İktidar bu süreçte yavaş ve cesaretsiz davranıyor. Bu da halkta büyük bir kaygı ve tedirginlik yaratıyor. Şunu çok net söyleyelim: Lafla peynir gemisi yürümez. Zaman, icraat zamanıdır. Toplumu güvenli hale getirmenin yolu; huzuru, barışı ve mutluluğu inşa etmektir” şeklinde konuştu.
‘Demokratik toplum, eşitliğin ve özgürlüğün teminatıdır’
Tülay Hatimoğulları, çağrının içeriğini ve önemini ise şöyle vurguladı: “Barış ve demokratik toplum çağrısı, yalnızca söylemde kalmamalıdır. Bu kavramlar hayatın içinde karşılık bulmalı. Huzurlu ve güvenli bir toplum, iç barışını tesis etmiş bir toplumdur. Eşitlik, özgürlük, kardeşlik hayati öneme sahiptir. Kürt halkının Türk halkı kadar varlık göstermesi ve kimlik hakkına sahip olmasıyla güvenli bir toplum inşa edilebilir. Alevilerin, Hristiyanların, Süryanilerin, Sünnilerin ve diğer inanç mensuplarının özgürce inancını yaşayabildiği bir yapı demokratik toplumdur. Kadınların eşit ve özgürce yaşayabildiği, şiddet görmediği, katledilmediği bir toplum hedeflenmelidir. İşçinin, emekçinin insanca yaşam hakkı; adil ücretle, güvenceli bir şekilde sağlanmalıdır. Ancak bu haklar tesis edildiğinde gerçek bir demokratik toplum ve kalıcı bir barıştan söz edebiliriz.”
‘Kayyımlar derhal geri çekilmeli’
Abdullah Öcalan’ın eşitlik ve kardeşlik hukukuna yaptığı vurguyu hatırlatan Tülay Hatimoğulları, barış sürecinin önündeki engellere dikkat çekti. Tülay Hatimoğulları, “İç ya da dış mihraklar ne derse desin, biz bu topraklarda barışı tesis etmek için gerekli adımları atabilirsek, bu güçler Anadolu ve Mezopotamya’yı teğet geçer. Bugün Halfeti, Suruç, Viranşehir başta olmak üzere kayyım atanan tüm belediyelere yönelik bu uygulamalara son verilmeli, belediye eşbaşkanlarımız görevlerine iade edilmelidir. Bu, barış ve demokratikleşme sürecinde önemli bir adım olacaktır” dedi.
‘Baskı politikaları kabul edilemez’
Tülay Hatimoğulları, sabah baskınları ve operasyonlara da tepki göstererek, “Her sabah şafak operasyonlarıyla yapılan gözaltılar son bulmalıdır. HDK, Kent Uzlaşısı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve son olarak Adana’daki Seyhan ve Ceyhan belediye başkanlarına yönelik operasyonları asla kabul etmiyoruz. Bu baskıları burada bir kez daha hep birlikte kınıyoruz” diye belirrtti.
‘Yeni dönemin ruhunu birlikte taşıyacağız’
Kongrede seçilecek yeni yönetime başarı dileklerini ileten Tülay Hatimoğulları, şöyle devam etti: “Bugüne kadar il örgütümüzde görev alan tüm arkadaşlara, eşbaşkanlarımıza Genel Merkez adına teşekkür ediyorum. Yeni seçilecek yönetime de başarılar diliyorum. Her kongrede söylediğimiz gibi, bu görev zorlu ama bir o kadar da anlamlıdır. İnançla çalıştığımız sürece, bu çağrının ve yeni dönemin ruhunu hep birlikte yaşatabiliriz. Unutmayalım, bu dönem barışın kendiliğinden geleceği bir dönem değil. 7/24 çalışmamız gereken bir süreçtir. Rehavete kapılmadan, bedel ödeyen tüm arkadaşlarımızın mücadelesine sahip çıkarak bu görevi omuzlayacağız. Tüm yeni yönetime şimdiden başarılar diliyor, güçlü bir alkışla teşekkür ediyorum.
Güçlü bir mücadele yürütmeliyiz
Barış, sözle gelmez. Hiç kimse barışı altın tepsiyle sunmaz” diyen Hatimoğulları, yeni yargı paketine ilişkin beklentilere de değindi. Dün akşamdan bu sabah 08.00’e kadar süren komisyon çalışmalarında, ne yazık ki DEM Parti olarak talep ettiğimiz hemen hiçbir madde yargı paketine dahil edilmedi. Bu salonda bulunan birçok kişinin yakını düşüncelerinden ötürü cezaevinde. Hepinizin umudu o yasa paketindeydi. Kovid düzenlemesinin genişletilmesini, örgütlü suç kapsamındaki dosyaların da değerlendirilmesini bekliyorduk. Ama bu gerçekleşmedi. Bu nedenle diyoruz ki: Barışı bize kimse altın tepsiyle sunmayacak. Barışı ancak örgütlü mücadelemizle kurabiliriz. Yeni yönetime ve tüm arkadaşlarımıza çağrımızdır: Her hanede barış ve demokratik toplumu örgütleme çalışmalarını vakit kaybetmeden başlatalım. Planlı, programlı ve örgütlü bir şekilde güçlü bir mücadele yürütmeliyiz.
Jin Jiyan Azadî şiarımız her daim sürecek
Dün Amed’de TJA’nın çağrısıyla, toplumsal barış ve demokratik toplum şiarıyla bir yürüyüş gerçekleştirildi. Türkiye’deki kadın hareketlerinin ve Kürt kadınlarının temsilcileri bir araya geldi. Orada kadınlar güçlü bir şekilde şunu söyledi: Biz kadınlar, Türküyle Kürdüyle gece gündüz çalışacağız. Kadının olmadığı bir barış kalıcı olamaz. Onurlu bir barışın tesisi için kadınlar bu sürecin parçası olacaktır. Buradan bu anlamlı çalışmayı organize eden tüm kadınlara teşekkür ediyorum. ‘Jin Jiyan Azadî’ şiarımız her daim sürecek.
Daha çok emek vereceğiz
12 bin yıllık tarihin merkezindeyiz. Göbekli Tepe'nin bulunduğu bu kent, özgürlük arayışının arkeolojiyle buluştuğu bir yer. Göbekli Tepe'yi ilk keşfeden arkeolog, 'Yeryüzünde ilk kez evren nedir, biz neden buradayız sorusu burada soruldu' diyor. Bu topraklarda doğa, evren ve insan arasındaki ilişki 12 bin yıl önce sizin memleketinizde şekillendi. Resmi ideoloji bize müdahale etmediğinde halklar bu topraklarda kardeşçe yaşamayı başardı. Bu ortak yaşamı yeniden inşa edebilir, tüm dünyaya örnek kılabiliriz. Bu hedef için daha çok çalışacağız, daha çok emek vereceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Bu topraklarda mutlaka barışı tesis edeceğiz. Serkeftin, serkeftin, serkeftin!”
Cezaevlerinden kongreye mesaj
Kongre sırasında, Urfa 1 ve 2 Nolu cezaevlerinde tutulan siyasi tutsaklar tarafından gönderilen mesaj, divan tarafından okundu.
Mesajda şu ifadeler yer aldı:
“Öncelikle sizleri en içten duygularımızla selamlıyoruz. Kürt ve bölge halkları, Önder APO’nun perspektifiyle tarihi bir süreçten geçerken, sizler de bu döneme denk gelen bir kongre düzenliyorsunuz. Biz Kürt Özgürlük Mahkumları olarak bu kongreyi sevinçle karşılıyor, dönemin ruhuna uygun bir şekilde gerçekleşeceğine inanıyor ve şimdiden başarılar diliyoruz. Ortadoğu’da 3’üncü Dünya Savaşı’nın etkilerinin daha da hissedildiği bu dönemde, Önder APO’nun Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı çok önemli gelişmelere vesile olmuştur. Bizler, onun attığı her adımı gönülden sahipleniyoruz. Ancak sadece inanç ve bağlılık yetmez; asli hedefimiz, Önder APO’nun çizdiği Demokratik, Ekolojik, Kadın Özgürlükçü Toplum Paradigması’nı hayatın her alanında toplumla bütünleştirmektir.
Bu sorumluluk hepimizin görevidir. Kimse bir talimat beklememeli, herkes sürecin öznesi olmalıdır. Kongreye katılan, katılamayan tüm yoldaşlarımız bu bakış açısıyla hareket etmelidir. Bizler de DEM Partililer olarak bu öncülük görevini daha güçlü üstlenmeli, Önder APO’nun İmralı’daki mücadelesini güçlendirecek şekilde aktif rol almalıyız.
Bu duygularla kongrede bulunan tüm yoldaşları sevgi ve özlemle selamlıyor, kongrenin başarılı geçmesini ve öncülük gücünü büyütmesini diliyoruz.
T1-T2 Urfa Zindanı.”
Yeni eşbaşkanlar seçildi
Konuşmaların ardından mali ve faaliyet raporları okunarak kongre süreci tamamlandı. Yapılan seçimde DEM Parti Riha İl Eşbaşkanlığı’na Ayşe Sürücü ve Nihat Demirbilekli seçildi. Kongre, Hozan Servan’ın seslendirdiği Kürtçe ezgiler eşliğinde çekilen halaylarla sona erdi.