11.Yargı Paketi Meclis’te: Bu suçlar kamu vicdanından muaf tutulamaz 2025-12-23 14:55:07   ANKARA - 6 Şubat aileleri Meclis’te yaptığı toplantıda, “Bizim bir şehitlik mezarlığımız var ve biz gözlerimizle gördük. 4-5 kişi bir mezarın içine atıp gömüyorlardı. Bu suçlar kamu vicdanından muaf tutulamaz” dedi.    Deprem bölgelerinden gelen, 6 Şubat Depremzede Aileleri 21 Aralık’ta Cemal Süreyya Parkı’nda, 11.Yargı Paketi’ne karşı üç gündür nöbete eylemlerini sürdürüyor. Bugün Meclis Genel Kurulu'nda tartışılacak olan pakete ilişkin Aileler Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri ile birlikte Meclis’te basın toplantısı düzenledi.    ‘Topluma karşı suçlara örtülü aftır’   Basın toplantısında öncelikle söz alan DEM Parti Milletvekili Newroz Aslan Uysal, “Resmi olmayan rakamlara göre depremde 130 bin canımızı kaybettik. Her bir ailenin beklemiş olduğu bir adalet talebi var. Gönül isterdi ki bugün soruşturmalarda ve yargılamalardaki aksaklıkları, adaletin nasıl sağlanacağına ilişkin beklentileri ve talepleri konuşalım. Ancak 11.Yargı Paketi Meclis’e sunuldu ve bugün itibariyle maddeler üzerinde görüşmelere başlanacak.  27. madde Covid-19 denilen madde eşitlik ve infazda adalet gerekçesiyle getirildi. Ancak İlk çıktığı günden bugüne kadar her üçüncü değişiklikte de daha en başından siyasi mahpusları dışarıda bırakarak bir ayrımcılığa sebep oldu. Aynı zamanda eşitlik iddiasıyla toplumda ağır suç diye ifade ettiğimiz, insanlık suçu diyebileceğimiz kadına karşı şiddet, çocuğa karşı cinsel istismar, deprem suçları, iş cinayetleri gibi gerçek anlamda siyasi politik olarak kayıpları olduğu, toplumun vicdanını sızlatan suçlara ilişkin de örtülü bir af yaratma riski barındırmakta. Devlete karşı işlenen suçlarda devletin bir af ya da bir infaz değişikliği yapma yetkisi olduğu ifade edilse de topluma karşı işlenen suçlarda bir mağdur, bir adalet beklentisi bu kadar sıcakken devletin bir af yetkisi ya da affa benzer bir infaz düzenlemesi yapmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bu durumu adalete ve eşitliğe karşı bir çelişki değil, tam tersine gerçekten maddi eşitliği sağlamayı gerektiren eşitlik ve adaletin etik, ahlaki ve hukuki sınırları olarak görüyoruz. Bu nedenle hem komisyonda hem de kurulda ifade ettiğimiz bu çerçeve itibariyle sözümüzü kurduk” diye belirtti. Ardından Adalet Peşinde Aileler Platformu'nda bulunan aileler söz aldı.    ‘Günlerdir parkta çamur içindeyiz’   Oğlunu kaybeden Sema Ulupınar, “27. Madde’ de canlarımızın katillerinin muaf tutulmasını istiyoruz. Hak ettikleri cezaları almalarını istiyoruz. Bizim yüreğimiz yanarken onlar çıkıp da keyifle güzel güzel aileleriyle vakit geçirsin istemiyoruz. Biz nasıl bizi yaktılarsa onlar da öyle yansınlar diyoruz” dedi.     Trend Garden Residence’ da kızın kaybeden Sibel Köksalan ise,  “Verilen izinlerle 12 daireden 44 daireye çıkarılmış. 10 saniye içinde yerle bir olduğunu gördüm.  Deprem günü olduğunda gittim. Kızımı o harabenin içinden diyeyim ki toprağın içinden çıkardım. O geceye dayandım. Ankara'ya onu getirdim. Her şeye dayandım bugüne kadar. Ayda bir mahkemelere gittim. Dayandım. Çünkü adalet istiyorum.  Her depremde aynı şeyi yaşıyoruz. 99 deprem oldu. Koştum onlara yardıma. Aynı manzara gene. Peki ne oldu o müteahhitler? Ne oldu o izinleri verenler? Şimdi aynı durumdayız. Bizim mahkememiz bitti. İstinafa gitti. Daha cezalarını almadılar. Tutuklu hiç kimse yok. İlk mahkemede müteahhit geldi, ‘Benim burada ne işim var? Hiç anlamadım. Ben ilkokul mezunuyum. Benim binam sağlamdır" dedi. Yani adamlar hiç hapse girmedi. Hala dışarıda durur. Bizim canımız çok yandı. Bugüne kadar dayandım ama artık dayanma gücüm bitti benim. Ben iki gecedir parkta yatıyorum. Çamur içindeyim. O parkı görseniz düşüyoruz, yürüyemiyoruz çamurdan. Artık dayanamıyoruz” diye belirtti.   ‘Bu suçlar kamu vicdanından muaf tutulamaz’   Depremde ailesini kaybeden Kübra Özyurt söz alarak, burada söz konusu olanın basit bir yasa olmadığını ifade etti. Kübra Özyurt, “11.Yargı Paketinde depremzedeyi değil; ihmali, rantı ve müteahhiti koruyan bir anlayışı yansıtmaktadır. Deprem bir kader değildi. Bu ülkede insanlar, binalar yıkıldığı için değil; denetimsizlik ve sermaye korunurken öldü. Oylama yapacak olan tüm vekillere sesleniyoruz: Vereceğiniz oy, yalnızca bir yasa maddesine değil; ya adaletten yana ya da sermaye ve güçlüden yana bir tercihtir. Deprem suçları zamana, indirimlere, aflara sığdırılamaz. Bu suçlar kamu vicdanından muaf tutulamaz. Talebimiz açık ve nettir: Deprem suçları 11. Yargı Paketi’nden muaf tutulsun. Sorumlular korunmasın, rant düzeni aklanmasın, adalet bir kez daha enkaz altında bırakılmasın. Buradan kamuoyuna da sesleniyoruz: Bu mücadele yalnızca depremzedelerin değil, bu ülkede güvenli yaşamak isteyen herkesin mücadelesidir. Biz kaybettiklerimiz ve henüz kaybetmediklerimiz için buradayız. Bu Meclis’in vicdanına sesleniyoruz: Depremde ölenleri bir kez daha öldürmeyin. Adalet istiyoruz” sözlerini kullandı.    ‘Benim ablam 4-5 gün boyunca orada nasıl nefes aldı’   Kız kardeşini, yeğenini ve eniştesini kaybeden Beliner Güney ise şunları söyledi: “11. yargı paketi ve 27. deprem dosyalarının tutuklu ya da hükümlü sanıklarının tahliyesinin önünü açıyor. Biz bunu asla istemiyoruz. Biz 4-5 gün boyunca orada hiçbir şekilde hiçbir şey yapmadan bekledik. Hiç kimse bizim yanımızda değildi. Hiç kimse bize yardım eli uzatmadı. Ben ablamın mezarına hala gidemiyorum. Hala ona verdiğim sözü tutamadığım için gidemiyorum. Hala dört kişi içeride bile değil, biri cezaevinden ‘ben nefes alamıyorum, yaşlıyım’ diye çıktı. Benim ablam 4-5 gün boyunca orada nasıl nefes aldı? Yaşadı mı, yaşamadı mı? Bunları düşünerek biz orada günlerce bekledik. Biz artık susmak istemiyoruz. Günlerdir buradayız bir şeyler için. Lütfen artık bize yardımcı olun. Bir şeyler yapmaya çalışın. Hayır deyin buna. Çünkü 53 bin 537 kişi diyor. Hayır daha fazla. Bizim bir şehitlik mezarlığımız var ve biz gözlerimizle gördük. 4-5 kişi bir mezarın içine atıp gömüyorlardı. Asla televizyonlarda göründüğü gibi değil hiçbir şey. Lütfen inan İnanmayın. Lütfen, görmezden gelmeyin.”