‘Sürecin anahtarı Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüdür’ 2025-10-22 09:02:40   Büşra Turan   WAN - “Umutla Özgürlüğe Yürüyoruz” şiarıyla yürüyen TJA’lı kadınlar, “Bu yürüyüş spontane gelişen bir tepki değil, yıllardır örülen bir direnişin örgütlü bir adımıydı. Özellikle Kürt kadın hareketinin tarihsel deneyimini ve kararlılığını bir kez daha görünür kıldı. Biz kadınlar, barışın ve özgürlüğün gerçekleşmesi için bu mücadeleyi sürdürmeye kararlıyız” dedi.   Tevgera Jinên Azad (TJA), 1 Ekim'de Amed'den Ankara'ya “Umutla Özgürlüğe Yürüyoruz” şiarıyla bir yürüyüş başlattı. 7 Ekim'de yürüyüşlerini tamamlayan kadınların son durağı Meclis oldu. Kadınlar, Meclis'te sık sık "Bijî Serok Apo" sloganı atarak, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Süreci”nin baş aktörü olduğunu vurgulayıp fiziki özgürlüğünün sağlanmasını talep etti.   TJA aktivistleri Hatice Oktay ve Zeynep Durmaz, yürüyüşe dair değerlendirmelerde bulundu.   ‘Kadın iradesine yönelik baskılara karşı kolektif bir duruş sergilendi’   Hatice Oktay, yürüyüşün amacını şöyle anlattı: “Bu yürüyüş, ‘Umutla Özgürlüğe Yürüyoruz’ sloganıyla başladı. Amacımız, Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması ve demokratik çözüm talebini Ankara’ya taşımaktı. Diyarbakır’dan Ankara’ya yapılan bu yürüyüşün en önemli hedeflerinden biri de Kürt kadınların özgürlük mücadelesini görünür kılmaktı. Aynı zamanda erkek egemen devlet sistemine karşı yükseltilen itirazı göstermek, kadın iradesine yönelik siyasi baskılara karşı kolektif bir duruş sergilemek istedik. TJA öncülüğünde gerçekleştirilen bu yürüyüşün amaçlarından biri de ‘Jin jiyan azadî’ felsefesini her yere taşımak ve kadınların barış, adalet ve özgürlük taleplerini hem Kürdistan’da hem de Türkiye’de duyurmaktı.”   ‘Bu yürüyüş Kürt kadın hareketinin kararlılığını görünür kıldı’   Yürüyüşün kolektif bir emekle yürütüldüğünü belirten Hatice Oktay, “Farklı şehirlerde bir araya gelen kadınlar, örgütlenerek her aşamada birlikte hareket ettiler. Kimi kadınlar yürüyüşün ilk gününden sonuna kadar rotayı tamamladı, kimisi ise belirli illerden korteje dahil oldu. Kadın kurumları, siyasi partiler ve bağımsız kadınlar bu yürüyüşün ortaklarıydı. Bu yürüyüş spontane gelişen bir tepki değil, yıllardır örülen bir direnişin örgütlü bir adımıydı. Özellikle Kürt kadın hareketinin tarihsel deneyimini ve kararlılığını bir kez daha görünür kıldı. Kadınların, devletin tüm baskı politikalarına rağmen nasıl örgütlü, direngen, güçlü ve cesur olabildiklerini gösterdi. Ayrıca bu yürüyüş, batıdaki kadın hareketiyle yeniden bir bağ kurulmasına vesile oldu. Bu da kadın özgürlük mücadelesinin toplumsal hafızasını güçlendiren önemli bir adım oldu” şeklinde konuştu.   ‘Engellemelere rağmen yürüyüş iradesi kırılamadı’   Yol boyunca sık sık engellemelerle karşılaştıklarını belirten Hatice Oktay, “Zaman zaman polislerin müdahaleleri oldu ama bu irademizi kıramadı. Gittiğimiz her yerde kadın buluşmaları yaptık, basın açıklamaları okuduk, şarkılar söyledik, halaylar çektik. Kadınların bir araya geldiğinde ne kadar cesur olabileceklerini bir kez daha gördük. Farklı kentlerden gelen kadınlarla sohbet etmek, hikâyelerini dinlemek çok öğreticiydi” dedi.   ‘Barış ve özgürlük için mücadeleyi sürdürmeye kararlıyız’   Yürüyüşün kadın özgürlük mücadelesinin bir durağı olduğunun altını çizen Hatice Oktay, “Amacımız, Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması ve onun barış ve demokratik toplum sürecinin anahtarı olduğuna dair farkındalığı daha fazla kadına ulaştırarak yaygınlaştırmaktır. Bunun dışında ‘Jin jiyan azadî’ şiarını her kesime ulaştırmak, yerel kadın meclislerini daha fazla örgütlemek de temel hedeflerimiz arasında yer alıyor. Kadın mücadelesinin ve yürüyüşünün yoluna kararlılıkla devam edeceğini buradan bir kez daha vurguluyoruz. 27 Şubat çağrısından sonra beklenen adımlar toplumdan geldi, ancak devlet tarafından hiçbir adım atılmadı. Eğer bu süreçte baş müzakereci olarak Sayın Abdullah Öcalan görülüyorsa, onun fiziki özgürlüğünün sağlanması ve koşullarının iyileştirilmesi gerekir. Eğer gerçekten bir süreç başlatılmışsa, koşulların aynı kalması bu süreci tıkıyor. Devletin artık bir adım atması gerekiyor. Biz kadınlar, barışın ve özgürlüğün gerçekleşmesi için bu mücadeleyi sürdürmeye kararlıyız” sözlerine yer verdi.   ‘Kadın özgürleşmeden toplum özgürleşemez’    Zeynep Durmaz ise yürüyüşe ve kadın mücadelesine dair gözlemlerini şöyle aktardı: “Önderliğin fiziki özgürlüğü için ‘Umut Hakkı’ şiarıyla yürüyüşümüze başladık. Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanana kadar mücadelemiz devam edecek. Abdullah Öcalan’ın kadına biçtiği rol ortada; ‘Kadın özgürleşmeden toplum özgürleşemez.’ Biz de kadın öncülüğünde, kadın bilinciyle bu yürüyüşü gerçekleştirdik. Kadın bilinciyle daha örgütlü bir şekilde mücadelemize, Önderlik fiziki özgürlüğüne kavuşana kadar devam edeceğiz. Bütün kadınların bir arada daha güçlü olduğunu görmek mutluluk verici, çünkü kopuk kalmak yerine bir bütün olmayı görmek güzeldi. Kadınların hepsinin bir arada olup, önderliğin fiziki özgürlüğünü talep etmesi ayrı bir mutluluk vericiydi. Çünkü hepimizin bir amacı ve düşünceleri vardı. Kadın özgürlükçü bir paradigma oluşturmak için buradaydık. Önderliğin fiziki özgürlüğü sağlanana kadar bu mücadeleyi pes etmeden, yorulmadan ve sıkılmadan sürdüreceğiz.”