Gever’de ‘Tecridin siyasi ve toplumsal sonuçları’ paneli 2024-01-06 18:27:14   COLEMÊRG - ÖHD Colemêrg Şubesi tarafından Gever'de yapılan “Tecridin siyasi ve toplumsal sonuçları” panelinde, “İmralı’da kurulan tecrit sistemi Kürt sorunundaki çözümün önündeki en büyük engeldir. Ne zaman Kürtlere dönük savaş derinleşirse, tecrit de buna paralel olarak derinleştiriliyor” denildi.    Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Colemêrg Şubesİ, “Tecridin siyasi ve toplumsal sonuçları” başlıklı panel düzenledi. Gever’de bulunan bir otelde yapılan panelde, Asrın Hukuk Bürosu ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatı Özgür Erol ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Colemêrg Milletvekili Onur Düşünmez panelist olarak yer aldı. ÖHD Colemêrg Şube Eşbaşkanı Cevahir Ağrali’nin moderatörlüğünü yaptığı panele, Barış Anneleri Meclisi, DEM Parti Gever İlçe Örgütü yöneticileri, İnsan Hakları Derneği (İHD) Colemêrg Şubesi üyeleri ile çok sayıda kişi katıldı.   ‘AKP hukuk ve politika tekeli oluşturdu’   Türkiye'deki siyasal iktidarın 2000'li yıllardan itibaren hukuka müdahale etmeye çalıştığını belirten Özgür Erol, AKP iktidarının zamanla adaleti ve hukuku bir bütün olarak zapt ederek hegemonya kurmaya çalıştığını vurguladı. Abdullah Öcalan ile 2008 yılında yaptığı görüşmeye değinen Özgür, Abdullah Öcalan'ın AKP’nin yeşil bir hegemonya kurmaya çalıştığını söylediğini belirtti. Özgür, "AKP iktidarı, Türkiye'de hukuk ve politika tekeli oluşturdular. Bu hegemonyanın temel bir yasası ülkede değiştirilmeyen yaşam hakkı ve eşitlik ilkesinin oluşan hegemonya ile devletin bekası üzerine kuruldu. Türkiye'deki siyasal pratikler bunu apaçık gösteriyor. Herhangi adli bir suç işlediğinizde devletin bekasına dair her türlü suçu işlemeye devam edebilirsiniz. Ama tam tersine bir siyasi suçtan yargılandığınızda tamamen siyasi sebeplerden işten atacağını, diplomatik sebeplerden ülkeden atacağını ve istihbari sebeplerden dolayı sizi tutuklanacağını biliyorsunuz” dedi.   'Kurdistan, Türkiye'nin ceza sömürgesi haline geldi'   AKP iktidarı tarafından kurulan “hegemonya” ile Türkiye’de suçlu kavramının ikiye bölündüğünü söyleyen Özgür, bu kavramların ise devletin bekası ve devlete muhaliflik üzerine kurulan kavramlar olduğunu ifade etti. Adli suçlardan tutuklanan insanların devletin bekası kapsamında yaptığı bir suç sonrası cezaevlerine girip, çıkabildiğini bunun haricindeki işlenen suçlara karşı tüm uygulamalara gidildiğini vurguladı. Özgür, “DGM hiçbir hukuku olmasına rağmen bir delil aradı. Ama bunların kurduğu rejimde bir delile gerek kalmadı. KCK davasıyla 12 bin kişi tutukladılar. Kurdistan, son 20 yıl içerisinde Türkiye'nin ceza sömürgesi haline geldi. Son 25 yılda İmralı Cezaevi'nde başladığını ve oradan giderek Kürtlere ve Kurdistan’dan tüm Türkiye toplumuna yaydığını görüyoruz" sözlerine yer verdi.   'Tecrit paralel olarak derinleşiyor'   Türkiye'nin siyasal iktidar tarafından nasıl yönetileceğini ve iktidarın zaman içerisinde neler yapacağını kestirebilmek için İmralı Cezaevi’ndeki yaklaşımlara bakılarak ön görülebileceğini belirten Özgür, “İmralı’da geliştirilen tüm uygulamaların geleceğimizde neler yaşayacağımızı gösteriyor. Öcalan'a uygulanan tecritle hukuki ve siyasi seçeneklerin ortadan kaldırılması hedefleniyor. Öcalan 1999’dan bu yana Kürt sorununun demokratik ve barışçıl adımlar için tüm rollerini oynayacağını apaçık defalarca söyledi. Sayın Öcalan 25 yıldır tecride rağmen, Halkların birbirini boğazlamadan nasıl beraber iç içe yaşayacağına dair tezler ve projeler geliştirdi. Rojava’da bu tezlerin örneğini görüyorsunuz. İmralı’da kurulan tecrit sistemi Kürt sorunundaki çözümün önündeki en büyük engeldir. Ne zaman Kürtlere dönük savaş derinleşirse, tecrit de buna paralel olarak derinleştiriliyor” diye konuştu.    'Sayın Öcalan'ın tecrit politikalarına karşı tavrı net'   Kapitalist devletlere karşı demokratik ulus paradigması geliştirdiği için 25 yıldır tecridin Abdullah Öcalan üzerinde aralıksız bir şekilde sürdüğünün altını çizen Onur Düşünmez, “Tecrit aralıksız bir şekilde devam ediyor. Tecrit bugün tüm alanlara sirayet etmiş durumda. İmralı’da yürütülen pratiklerin ve tecridin birbirini, Gever’de süren eylem, etkinlik ve yayla yasaklarıyla görebiliyoruz. Sayın Öcalan’a tek başına tecrit edilerek konuşması ve düşünmesi unutturulmaya çalışılıyor. Sayın Öcalan tüm bu tecrit politikalarına karşı gerekli ölçü ve tavrını net olarak direnerek ve demokratik ulus paradigmasını geliştirerek ortaya çıkarıyor. Tecrit, başlıca kadın özgürlük paradigması ile başlayan bu özgürlük hareketinin önüne geçmek isteyenlerin adı ve pratiğidir. 2015 ve 2016 yıllarında yaşanan sokağa çıkma yasaklarında gelişen direnişleri hata görenler dar pencereyle bakarak asıl bu savunmanın ne amaçla olduğuna hiç bakmadılar. Kurdistan kentlerinde yapılan talanın aslında son günlerde ortaya çıkan Milli Güvenlik Kurulunda alınan bir soykırım ve talan kararı olduğu ortaya çıktı" dedi.   'Türkiye ve Kurdistan halkları barışa ve özgürlüğe kavuşacaktır'   Wan ve Qers başta olmak üzere 15 Ocak’ta PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecride karşı yürüyüşler gerçekleştirileceğini aktaran Onur, tecride karşı yapılan tüm eylemlerin yüksek derecede bir sahiplenme yapılması gerektiğini dile getirerek şunları söyledi: “Yüksek ve kapsamlı bir şekilde tecride karşı yapılan eylemlere sahip çıkılmalı. Sayın Öcalan’ın bizden ne istediğini bilerek, öğrenerek ve geliştirerek tecridi kırmalıyız. Sayın Öcalan 74 yaşında olmasına rağmen henüz tek bir adım geri atmamıştır. Tüm bu direnişe karşı bizlerde halkımız birlikte güçlü bir mücadele yürütmeliyiz. Bizlere oy veren halkımız iyi bilsin ki 60 DEM Parti milletvekiliyle değil ona oy veren tüm halkımız iradesine sahip çıkmalı ve tecridi kırmalıdır. Bizlere oy veren 8 Milyon kişiden sadece milyonlarla tecride karşı ses çıkarırsa, Türkiye ve Kurdistan halkları barışa ve özgürlüğe kavuşacaktır. 25 yıldır devam eden tecride karşı Sayın Öcalan, defalarca barış için gerekli rolünü oynamaya hazır olduğunu belirtti.”    Panel soru cevap şeklinde son buldu.