TJA’dan kampanya kapsamında eğitim atölyesi 2023-10-28 16:23:22     MÊRDÎN - TJA, “Bi jin jiyan azadiyê ber bi azadiyê ve” kampanyası çerçevesinde tecrit ve özel savaş politikalarıyla mücadele konulu eğitim atölyesi düzenledi.     Tevgera Jinên Azad (TJA), “Bi jin jiyan azadiyê ber bi azadiyê ve” kampanyası kapsamında Mêrdîn (Mardin) Halkların Demokratik Partisi (HDP) İl binasında tecrit ve özel savaş politikalarıyla mücadele konulu eğitim atölyesi gerçekleştirdi. Eğitime, Mêrdîn’in ilçelerinden ve çevre illerden kadınlar katıldı.   Eğitim atölyesi demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına bir dakikalık saygı duruşuyla başladı.   Ardından eğitim atölyesi tecrit konusuyla sürdü.   ‘Tecrit politikası ile yeni bir toplum yaratılmak isteniyor’   Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Şirnex Milletvekili Newroz Uysal, tecrit konusunda sunum yaptı. Tecridin ne olduğunu tanımlayarak sözlerine başlayan Newroz, tecridin hukuki ve uluslararası karşılığına değindi. Newroz, “Tecrit uluslararası alanda daha önce Almanya’da denendi. Adına beyaz ölüm denen bir durum bu. Yalnız bırakma, toplumdan izole etme ile bir işkence politikası yürütülüyor. Tecridin uygulanma biçimine baktığımızda daha çok cezaevlerinde uygulandığını görüyoruz. Tecrit politikası ile yeni bir toplum yaratılmak isteniyor. Hastaneler, üniversiteler de tecridin uygulandığı yerlerden biri” dedi.   ‘Türkiye’nin rolü gardiyanlıktır’   İmralı tecrit sistemini anlatan Newroz, 9 Ekim uluslararası komplo sürecini hatırlattı. Newroz, “Sayın Öcalan, tecridin Kenya’ya gittiğinde başladığını ifade ediyor. Sayın Öcalan’ın Suriye’den çıkarılmasının öncülüğünü ABD, İsrail ve Türkiye yürüttü. 4 Şubat’ta ABD, İsrail ve Türkiye arasında Türkiye’de bir toplantı gerçekleşti ve sonrasında bir protokol imzalandı. Bu protokolde Sayın Öcalan’ın idam edilmeyeceğine karar veriliyor. Çünkü komploya karşı Kürt halkı ayaklanmıştı ve ciddi tepkiler gösteriliyordu. O nedenle Türkiye’de tutulmasına karar verdiler. Ancak geriye nerede tutulacağı kalıyordu. Halktan uzak tutulmasına ve kontrol altında tutulmasına karar verilmişti. Böylece Sayın Öcalan için İmralı adasında bir oda hazırlanıyor ve tecrit politikası başlatılıyor. Sayın Öcalan, İmralı’nın üç ayağı olduğunu söylüyor. Birinci ayağı ABD zihnidir. Siyasi bir şekilde Ortadoğu’ya dair plan yapıyor. Orada yürütülen siyasi politikalar ABD eliyle yapılıyor. İkinci ayağı Avrupa Birliği’dir. İmralı’da hukuk ve insan hakları konusunda söz sahibidir. Son ayağı ise Türkiye’dir. Onun ne hukuki ne de siyasi rolü vardır. Onun tek rolü gardiyanlıktır, diyor. O nedenle kapitalizmin tutsağı olduğunu ifade ediyor. Sayın Öcalan, ölüm adası olması istenen İmralı adasını barış adası yapacağını söylüyor. Devlet tecrit ile iki şeyi amaçlıyor. Biri Sayın Öcalan’ı yalnızlaştırmak, ikincisi tecrit ile toplumu önderliksiz ve ideolojisiz, fikirsiz bırakmak istiyor” dedi.   Devlet ile PKK arasında 90’lı yıllarda gerçekleşen ateşkes süreçlerini anımsatan Newroz, “ ‘Bir Muhattap Arıyorum’ kitabı o süreçlerde kaleme alındı” dedi. Newroz, ardından İmralı mücadelesini ve avukatlara yönelik uygulanan yasakları anlattı.      ‘Bu savaşı bir haftada çözme gücüm ve iradem var’   Newroz, “Sayın Öcalan, ‘Benimle arkadaşlık kurmak istiyorsanız ruhunuzla, bedeninizle arkadaşım olacaksınız’ diyordu” diyerek mektuplarında ve görüşmelerindeki ifadelerini paylaştı. 7 Ağustos 2019’da gerçekleştirdikleri son görüşmeyi anlatan Newroz, “Biz en son o gün gördük Sayın Öcalan’ı. Ve o gün de Ortadoğu’daki savaşı bir haftada bitirebilmek için çözüm gücü olduğunu yalnızca bir muhataba ihtiyacı olduğunu söyledi. ‘Bu savaşı bir haftada çözme gücüm ve iradem var. Ama bana bunun için sadece bir muhatap gerekli’ dedi” ifadelerini kullandı.   ’33 aydır haber alamıyoruz’   33 aydır kendisinden haber alınamadığını ifade eden Newroz, “Biz en son 7 Ağustos 2019’da avukatları olarak görebildik. Ve o günden sonra avukatlar bir daha İmralı’ya gidemedi. Yine pandemi sürecinde 2021 yılında sağlığından endişe edildiği için kardeşi Mehmet Öcalan ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Ancak görüşme üçüncü dakikada kesildi ve biz o günden bu yana tam 33 aydır Sayın Öcalan’dan haber alamıyoruz. Telefonun neden kesildiğini bile hala bilmiyoruz. Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş da bu durumu protesto ederek o gün telefona çıkmadılar. Ve biz o günden bu yana İmralı’dan haber alamıyoruz” şeklinde konuştu.   Kadınlar tecrit politikalarını tartıştı   Newroz, tecridin kırılması ve Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için gerçekleşen toplumsal, kitlesel ve demokratik eylemlere dikkat çekti. Newroz’un tecrit konulu sunumunun ardından kadınlar tecride dair tartışmaya ve sorular sormaya başladı.   Özel savaş politikaları tartışıldı   Ardından kadınlar eğitim atölyesinde özel savaş politikalarını tartışmaya başladı. Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırmaları Derneği (MED-DER) yöneticisi Dilan Güvenç, özel savaş politikaları kapsamında Kürt dil, kültür ve kimliğine yönelik gerçekleşen saldırı ve politikalara dair sunum yaptı. Özel savaş politikaları kapsamında Kurdistan’da uygulanan politikalara değinen Dilan, asimilasyon ve inkar politikalarına dikkat çekti.   Sunumun ardından kadınlar, özel savaş politikaları kapsamındaki tanıklıklarını ve yaşadıklarını anlattı.   Toplumsal cinsiyet tartışıldı   Atölyede son olarak siyasetçi Çağlar Demirel, toplumsal cinsiyet ve cinsiyetçi politikalara ilişkin sunum yaptı. Toplumsal cinsiyete dikkat çeken Çağlar, kadına yönelik yaklaşımları ve kadın-erkek ilişkisini anlattı.   Atölye, sunumun ardından kadınların tartışmalarıyla sona erdi.