‘Süreç ikinci aşamada, herkes sorumluluk üstlenmeli’ 2025-10-29 09:04:06   Pelşin Çetinkaya   AMED - DBP Amed İl Eşbaşkanı Ruçem Vefa Elyakut, Kürt Özgürlük Hareketi’nin “Barış ve Demokratik Toplum Süreci”ne dair attığı tarihi adımın, barış talebindeki kararlılığın yeniden ilanı olduğunu belirterek, ikinci aşamaya geçen süreçte herkesin sorumluluk üstlenmesi gerektiğini söyledi.   Kürt Özgürlük Hareketi yönetimi, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın onayı doğrultusunda 26 Ekim’de Qendîl’de tarihi bir açıklama yaptı. Hareketin açıklamasında, PKK’nin 12’nci Kongre kararları doğrultusunda Hêzên Parastina Gel (HPG) ve Yekîneyên Jinên Azad-Star (YJA-Star) güçlerinin geri çekilmeye başladığı belirtildi. Ayrıca, bu adımla sürecin “ikinci aşamaya taşındığı” ifade edildi.    Gelişme, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Amed İl Eşbaşkanı Ruçem Elyakut sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu.    ‘Hayati adımlara hâlâ bir karşılık yok’   Abdullah Öcalan’ın onayıyla Kürt Özgürlük Hareketi’nin hayati adımlar attığını belirten Ruçem Vefa Elyakut, “27 Şubat'ta yapılan çağrıyla birlikte halkta inanılmaz bir heyecan ve umut gözlendi, yaşandı. Artık bu ülkede gençlerin ölmediği, savaşa ayrılan bütçenin sağlığa, ekonomiye, kültüre ya da sosyal alanlara aktarılacağı umudu yeşermeye başladı. Buradan yaklaşmak lazım. Sayın Öcalan'ın çağrısıyla birlikte PKK çok ciddi ve somut adımlar attı. Bunu özellikle kendini feshettiğini açıklayarak, sonrasında sembolik de olsa bir kısım silahları yakarak gösterdi. Muhatap alınması gereken Sayın Öcalan, aslında çağrısına ciddi ve çok somut bir yanıt vermiş oldu.   Bununla birlikte Türkiye, devlet ya da iktidar tarafının oluşturduğu veya attığı tek somut adım denilebilecek gerçek, mecliste bir komisyonun oluşturulmasıdır. Ancak komisyonun, herkesin de bildiği gibi, bu konuya dair; Sayın Öcalan'ın çağrısına ve Kürt Özgürlük Hareketi'nin attığı somut adımlara karşılık henüz gözle görülebilecek ya da ciddiye alınabilecek hiçbir adım atmadığı, çalışmalarını çok ağır ve aksak yürüttüğü görülüyor” ifadelerini kullandı.   ‘Abdullah Öcalan’ın dinlenmemesi ciddi bir sorun’   Ruçem Vefa Elyakut, müzakere sürecinde baş aktör olan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın hâlâ dinlenilmemesine dikkat çekerek, “Bütün bunlar yaşanırken çözümün geliştirilmesi için, aslında süreci başlatan, barışa dair bütün çalışmaları yürüten ve kaç yıllık tecrit koşullarına rağmen tüm zamanını, fikriyatını sadece barış ve demokratik toplum inşası için harcayan Sayın Öcalan'ın komisyon tarafından muhatap alınmaması, dinlenmemesi ciddi bir sorun. İlk etapta böyle görmek lazım.   Diğer taraftan komisyonun süreci ilerletmesi ve istenilen barış ortamının yaratılması açısından şunu söyleyebiliriz: Barış ve demokratik toplum paradigmasına uygun bir yaşam tarzının yaratılabilmesi için, bu kadar somut adımdan sonra artık ivedilikle harekete geçilmesi, devlet ve iktidar tarafının da buna dair yasal ve hukuki adımları atarak bir an önce bu zemini hazırlaması gerekiyor.   Kürt Özgürlük Hareketi'nin 26 Ekim'de çekildiğini açıklaması, sürece ve Sayın Öcalan'ın çağrısına dair oluşabilecek provokasyonların önüne geçmek ve sürecin hızla ilerlemesini sağlamak açısından gerçekten çok ciddi, önemli ve güzel bir adımdır. Bu sürecin tüm dünyada büyük yankı uyandırdığını biliyoruz” sözlerine yer verdi.   Süreçte ‘herkesin’ rol oynamalı vurgusu   Bu kritik süreçte herkesin omuzlarına sorumluluk yüklendiğini aktaran Ruçem Vefa Elyakut şöyle devam etti: “Kürt Özgürlük Hareketi’nin, Sayın Öcalan’ın barışa ne kadar samimi yaklaştıklarını; bu ülkenin, halklarının, özellikle Kürt halkının barışı ne kadar çok istediğini ve barışa ne kadar özlem duyduğunu görebiliyoruz. DBP olarak ya da tüm bileşenler olarak halk toplantıları gerçekleştirildi, halkla bir araya gelindi. 27 Şubat çağrısından sonra demokratik siyasetin nasıl yürütüleceği, halkın bu sürece nasıl dahil olabileceği, süreci sahiplenmelerinin ne kadar önemli ve gerekli olduğu tartışıldı ve konuşuldu.   Aynı zamanda bu sürecin kadınlar öncülüğünde yürütüldüğünü, kadınların üzerine daha büyük bir sorumluluk düştüğünün bilinciyle kadınlarla bir araya geldik. DBP olarak özellikle kadınların özgürleşmesinin toplumu nasıl özgürleştireceğini, kadınların örgütlülüğünün toplumu nasıl örgütleyebileceğini konuştuk, tartıştık, atölye çalışmaları yaptık.   Üzerimize büyük yükler düşüyor, bunun farkındayız. Tabii ki siyasi alan olarak, belki de öncüler olarak bunun yürütücüsü olabiliriz. Ancak sadece bir kesimin ya da belli başlı birkaç kişinin bu sürece dair bir şeyler yapması bizi ileriye götürmeyecektir. Halkın tamamının gerçek anlamda özgürce yaşayabileceği, kanın dökülmediği, gençlerin toprağa gömülmediği, toprağa çiçeklerin ekileceği bir baharın yeşertilebileceği bir dünya yaratmak adına herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor.”   ‘Demokratik entegrasyon ile sorunlar çözülebilir’   Ruçem Vefa Elyakut, devam eden savaştan ancak demokratik entegrasyonla çıkılabileceğini dile getirerek, “Demokratik entegrasyondan bahsediyoruz. Kavramları aslında biz biraz fazla birbiriyle karıştırıyoruz sanırım. Entegrasyon denince sanki birileri bir şeylere entegre olacakmış gibi düşünülüyor.   Asimilasyondan bahsetmiyoruz ya da bir halkın diğer bir halkı kendi içinde eritmesinden söz etmiyoruz. Her halkın kendi ana dilinde, kendi kültüründe, kendi yaşam biçimiyle kendini var edebileceği, bir arada barış dolu bir ortamda özgürce yaşayabileceği, kendi varlığının tanındığı bir yaşamdan söz ediyoruz.   Bu Ortadoğu’nun yaşadığı savaş karmaşasından, bu kaos ortamından, bu ateş yığınının içinden Türkiye ancak bu şekilde kendini çıkarabilir. Türkiye içinde yaşayan halkların birbiriyle daha özgür bir yaşam sürdürerek bu savaşın içinden çıkabileceği görülüyor. Bu da ancak örgütlenmeyle olur. Biz DBP olarak hep bunu söylüyoruz: Herkesin kendini örgütlemesi, birbirini örgütlemesi ve örgütlülüğün ancak bunun üstesinden gelebileceği bilincindeyiz. Devletten somut adım beklemek tabii ki herkes için çok önemli” diye konuştu.