Kadınların yürüyüşü Bêrecûk’te: Her adımımız özgürlük için 2025-10-03 15:28:38   RIHA - TJA’nın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü kapsamında başlattıkları “Umutla özgürlüğe yürüyoruz” yürüyüşü Bêrecûk'e vardı. Yürüyüş sonrası yapılan açıklamada,  "Bizlerin her adamı özgürlüğe, demokrasiye, barışa" denildi.   Tevgera Jinên Azad (TJA) tarafından Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle Amed’den Ankara’ya “Umutla özgürlüğe yürüyoruz” şiarıyla başlatılan yürüyüş, üçüncü gününde büyük bir coşkuyla devam ediyor. Kadınlar ilk durak olarak Xelfeti’den Amara’ya doğru yürüyüş gerçekleştirdi. Burada Abdullah Öcalan’ın daha önce kadınlara gönderdiği mesaj, bir kez daha okundu. Kadınlar daha sonra Bêrecûk'e vardı. Burada kadınlar sahil yolunda bulunan köprü üzerinde “Selam selam İmralı’ya bin selam”, “Biji Serok Apo” ve “Jin, Jiyan, azadî azad bike reberti” sloganlarıyla yürüdü.    Yürüyüş sonrası kadınlar açıklama yaptı.    'Kürt halkına ve doğasına şiddet, yok etme politikaları uygulanıyor'   Açıklamada konuşan yerine kayyım atanan Dersim Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan, Kürt halkının ve toprağının yıllardır baskı, şiddet ve yok etme politikalarına maruz kaldığını belirterek, "Bugün yürüyüşümüzün 3’üncü günü. 1 Ekim’de Amed'de başlayan yürüyüş 'Umutla özgürlüğe yürüyoruz' şiarıyla Ankara'da sonlandıracağız. Bizlerin her adamı özgürlüğe, demokrasiye, barışa. Evet, biz kadınlar yıllardır inkar ve imha politikalarıyla köyleri yakılarak zorla göç ettirilen Kürt kadınlarıyız. Bizler inancı küçümsenerek yok sayılan Alevi kadınlarıyız. Bizler faillerini bulmak istemediğiniz Rojin Kabaiş’iz. Bizler 7 gün boyunca cenazesi yerde kalan ve almaya izin vermediğiniz Taybet Anayız. Biz, bu coğrafyada yıllarca savaşın, yoksulluğun her türlü yükünü inatla, ısrarla, dirençle barış umudunu her zaman büyütmüş kadınlarız. Evet, bugün Birecik Köprüsü'nden geçtik. Bu köprü sadece iki yakayı bir araya bağlayan bir köprü değil, geçmişle geleceği, acıyla umudu birbirine bağlayan bir köprü. Buradaki su birçok şeye can oldu ama ne yapıyorlar suyu ticarileştiriyorlar. Üzerine kurdukları barajlarla yaşamımızı yok ediyorlar. İşte bu yüzden ısrarla, inatla diyoruz ki doğamıza dokunmayın. Kürdün doğası her zaman soykırım kıskacında. Barış, HES’lerle GES’lerle gelmez. Barış ‘Güneş'in özgürlüğü ile gelir.” ifadelerini kullandı.    ‘Samimi adımlar atılmalı’ çağrısı   Halkın sürece inanması ve güvenmesi için devletin samimi adımlar atması gerektiğine dikkat çeken Birsen Orhan, “Biliyorsunuz ki içinde olduğumuz süreçte bir komisyon kuruldu. Elbette ki bu komisyon önemlidir. Hem barışın kalıcılaştırılması hem de toplumsallaştırılması neden önemlidir dediğimizde geldiğimiz noktaya bakmak gerekir. Geldiğimiz noktada sürekli süreci zamana yayan; deyim yerindeyse oyalayan bir tavır görülmüştür. Halkların artık buna tahammülü yoktur. Kürtler kandırılmak, Türkler de bölünme korkusunu aşarsa bizler bu barışı getireceğiz. Sizler yıllardır özlemini duyduğunuz barışı bu kadar güçle, coşkuyla karşılamak isterken lütfen ama lütfen siyasi emellere kurban etsinler. Barış sizin siyasi hedeflerinizin üstündedir. Hakların ölmesini istemeyiz. Burada bulunan her bir birey savaşın mağduriyetini yaşayanlardır. İki talebimiz olacaktır. Bunlardan ilki, sürecin muhattabıyla görüşülmesi gerekiyor. İkinci talebimiz ise, ‘Acaba kandırılıyor muyuz?’ kaygısına son verilmelidir” diye konuştu.    Açılamanın ardından kadınlar Dilok (Antep) merkezde yapacakları yürüyüş için yola çıktı.