Farklı yaşamlar aynı sözde buluşuyor: Özgürlük (13) 2025-11-13 09:05:05   Göç eden G.Ç.: Kadın olmazsa yaşam olmaz!   Gülistan Gülmüş   RIHA - DAİŞ saldırısından dolayı Kobanê’den göç ederek Hewag’a yerleşen G.Ç., savaş ve katliamların son bulmasını isteyerek, “Kadın olmazsa yaşam olmaz” diyor.   DAİŞ’in saldırdığı Kobanê’den Kürdistan ve Türkiye kentlerine göç etmek zorunda bırakılan binlerce kadın, bugün hâlâ hem zorunlu göçün yaralarını hem de toplumsal şiddetin izlerini taşıyor. Göç ettikleri her yerde, güvencesiz yaşam koşulları, ayrımcılık ve toplumsal baskılar arasında; fiziksel, ekonomik ve psikolojik şiddetin farklı biçimleriyle yüz yüze kalıyorlar. Kadınlar, hem Kürt hem kadın kimlikleriyle ve yoksulluğun dayattığı hayatlar içinde, çok katmanlı bir erkek egemen tahakküme direniyor.   Bu dosya bölümünde, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle; Kobanê’den Riha’nın (Urfa) Hewag (Bozava) ilçesine göç etmek zorunda bırakılan ve tüm zorluklara rağmen yaşam mücadelesini sürdüren G.Ç.’nin direniş dolu hikâyesini paylaşıyoruz.      ‘DAİŞ hala peşimizde düşüncesine kapılıyorduk’   G.Ç. ilk olarak Hewag’a göç etme hikayesinin nasıl başladığını anlatıyor. G.Ç., “Bizler çok fazla zorluk gördük. İlk başta bizlere ‘DAİŞ üzerimize geliyor’ dediler. Bizler de ‘gelsin bize en fazla ne yapabilir ki’ dedik. DAİŞ geldiğinde kaçtık, buralara sığındık. Buraya geldiğimizde kimseyi tanımıyorduk. Sonra bu köye geldik, burada pamuk toplama işini yaptık. Pamuk tarlasının sahibi bizlere iyi davrandı, bize iyi yaklaşıyordu. Ancak hala üzerimizde öyle bir korku vardı ki, sanki hala DAİŞ peşimizde, bizi takip ediyor gibi düşüncelere kapılıyorduk. Biraz işlerimiz düzelince içinde olduğumuz evi bize tuttular” diye belirtiyor.    ‘Kızımın cenazesini Kobanê’ye yanında kimse olmadan gönderdiler’   Göç sonrası yaşadığı ekonomik sorunları dile getiren G.Ç., bir yandan da çocuğunun göçe maruz bırakılmanın, kendisinde büyük olumsuzluklara yol açtığını ifade ediyor. G.Ç., bu sürece dair ise şunları ifade ediyor: “Çok fazla yoksulluk çektik başta, bazen gidip yerlerdeki poşetleri toplayıp içine kıyafetlerimizi ekleyip üzerine başımızı koyup uyuyorduk. Söylenemeyecek derecede zorluklar yaşadık. Kızımın psikolojisi bozulmuştu, hep buraya nasıl geldiğimizi düşünüyordu, ‘Buralar güzel değil, bu köy güzel değil’ diyordu. Ben de ona ‘birçok kişi geldi, sadece biz gelmedik’ diyordum. Ardından hastalandı, onu götürmediğimiz hastane kalmadı, tedavi ettik, sonra bir sabah ‘ayaklarım ağrıyor’ dedi. Hastaneye götürdük ve orada yaşamını yitirdi. Kızımın cenazesini Kobanê’ye yanında kimse olmadan gönderdiler, bizden birilerinin gitmesine izin vermediler. Onu sınır kapısına götürdük, öylece tek başına gitti. Çok ağladım, keşke ben olsaydım o olmasaydı dedim.”   ‘Hep mi savaş olacak?’   Hâlâ kendisini güvende hissetmediğini söyleyen G.Ç., kadınların artık güvende olması ve haklarını özgürce yaşayabilmeleri gerektiğini kaydediyor. G.Ç., “Hiç gün yüzü görmedim, hayatım her zaman zorluklarla geçti. Hep yoksulluk gördüm, zorlandım. Hiç kimsemiz yoktu. Bazen hala duvarlara baktığımda sanki onlar (DAİŞ) bize gelecek gibi korkuyorum. Gözümün önü kararıyor. İnsan toprağını özlemez mi? Her gün özlüyoruz. Barış olsun istiyoruz, artık kadınlar zorluk çekmesin. Ne zaman bir savaş görsek hep mi savaş olacak diyoruz, artık savaş olmasın. Kadınlar yaşamdır, önemlidir” sözlerine yer veriyor.     ‘Kadınların da hakları var’   G.Ç. son olarak şöyle diyor: “Bütün dünya kadının sırtından geçiniyor, kadın olmazsa yaşam olmaz. Kadın evde, sokakta her yerdedir. Dünya kadından var oldu. Kadınların kıymeti bilinsin. Erkek nasıl ki ‘benim haklarım var’ diyorsa kadınların da hakları var. Artık kadın katliamları son bulsun, hem dünyada hem de 4 parça Kürdistan’da son bulsun.”    Yarın: Kadınlar yargıda yeniden travmatize ediliyor